"Amcolu şunun ucundan tutsana la."
"Geldim geldim amcolu dur."
Taner'le Ramazan yere hazırladıkları yatağın üstüne yorganı sererken, Veysel de normalde Ramazan'ın yattığı yatağı düzeltmekle meşguldü. İşini bitirip derin bir nefes verdi ve arkasını dönüp yatağın kenarına oturdu. Aynı esnada Ramazan da başını kaldırmış ve sırıtmıştı.
"Amcolu valla sağol ya, hazırlamışın yatağımı. Ellerine sağlık he."
"Yürü git lan." dedi Veysel ters ters. "Abim yatacak burada."
"Amcolu ya!" dedi Ramazan isyanla. Veysel ona öldürücü bir bakış attı, kapıya dönüp abisinin hala lavaboda olduğuna, koridorda kimsenin olmadığına emin olduktan sonra dişlerini sıkarak konuştu Ramazan'a:
"Lan oğlum abim yatacak diyorum, başlarım senin çocukluğuna!"
Ramazan bir saniyeliğine itiraz edecekmiş gibi göründü, sonra duraksadı ve hatırladığı şeyle kaşları gevşedi; yüzü biraz daha mahcup bir görünüm aldı.
"Pardon amcolu ya, unutmuşum ben... Alışamadım hala." diye ekledi üzüntüyle.
Veysel hüzün dolu gözlerini yere dikti, modu hemen düşmüştü. "Hangimiz alışabildik amcolu..." diye mırıldandı. "Hala gerçek değişmiş gibi geliyo valla ama işte..."
"Yav tamam oğlum, sıkmayın canınızı ya." dedi Taner yüksek sesle. "Bak benim Kenan abime var ya, hiçbir şey olmaz he. Valla bak. Bu hastalığı da atlatacak, göreceksiniz."
Bunun için önce tedaviye başlanması gerekiyordu ancak Veysel konuşmadı. Kenan'ı bir şekilde tedaviye ikna etmek zorundaydı fakat henüz konuşmaya fırsat bulamamıştı. Ne olursa olsun, abisinin gözünün önünde adım adım ölüme yaklaşmasını izlemeyecekti.
Başını kaldırdığında, Taner'in ona umutla baktığını gördü ve kararlılıkla başka yöne çevirdi bakışlarını. Abisinin zoruyla barışmış olması hiçbir şey değiştirmiyordu. Ona hala kızgın, hala kırgındı. Sırf Kenan'ın hatrı için barışmayı kabul etse de bu eski yakınlıklarının olacağı anlamına gelmezdi.
"Oo, gençler? Maşallah sohbetinize de doyum olmuyor ha." dedi Kenan, banyodaki işini halletmiş bir şekilde odaya girerek. Veysel hızla oturduğu yataktan kalktı.
"Heh gel abi, geç otur."
"Burası mı benim?" diye kaşlarını çattı Kenan. "Oğlum ben mi evleniyorum lan? Sen damatları karıştırdın herhalde. Ramazan sen yatmayacak mısın burada?"
"Yok Kenan abi, başköşeyi sana ayırdık." dedi Ramazan hemen. Kenan gözlerini devirdi.
"Oğlum olmaz öyle ya, geç sen yatağa."
"Mümkünatsız." dedi Ramazan ciddiyetle. Kenan oflayarak Veysel'e döndü, ancak Veysel kaşlarını kaldırarak konuştu:
"Hiç deneme bile."
Taner'e bakan Kenan, ondan da bakışlarıyla aynı cevabı aldığında bir kez daha ofladı. "E siz üçünüz yerde yatarken ben yatakta keyif mi çatacağım?" dedi isyanla.
"Aynen öyle." dedi Veysel, yatağın hemen dibindeki yer yatağına bağdaş kurup otururken. "Hadi yatalım artık, bak sabah düğün var erken kalkacaz zaten, hadi."
"Oh valla yer de ne rahatmış ha." dedi Ramazan, Veysel'in yanına yatarken. Duvar tarafına en yakın olan Taner de yatağına kurulduğu sırada Kenan üçüne de iç geçirerek baktı, sonra mecburen kendi yatağına oturdu.
"Manyaksınız siz ha. Harbiden."
"Rica ederiz." diye sırıttı Ramazan. "Haydi iyi geceler."
**************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günbatımı • Kenan Kaya & VeyKen (Gönül Dağı)
FanficBir güneşin batışı gibi daha da kötüye gitti her şey. Ama herkes, ufuktaki kızıllığın seyrine daldı ve kimse geriden gelen karanlığı görmedi.