12.Bölüm

5 1 0
                                    


Odadan çıkmış ve prenslerle birlikte koridorlarda salona gitmek üzere ilerliyorduk. Amon için kapıya birini koymuşlardı, salona adım attığımız vakit kral ve kraliçeyi de görmüştüm. Kral ve kraliçe bu tarafa dönünce önceki gibi selam vermiştim ve o sırada prens hoseok lafa girmişti.

Jh: Eğer izniniz olursa dışarı çıkıp dolaşmak istiyoruz. 

Şaşkın şaşkın prenslere bakarken  kral ve kraliçeye baktığımda onaylar şekilde başlarını sallamışlardı.

Krl: Tek başınıza gitmeyin. Kapıdan 5-6 kişi alıp öyle gidin.

Onaylar şekilde mırıltılar çıkarıp çıkmaya başlamışlardı. Ben hayla ne olduğunu anlamak için çabalıyordum Prens jungkook gelip beni arkadan ittirmeye başladığını fark edene kadar hareket etmediğimi fark edememiştim. Hızlıca toparlayıp ilerlemeye başlayınca prensler benim hareketime gülerken sarayın iç kapısından çıkmıştık.


❁           ❁          ❁


Atlı arabadan indiğimizde etrafı inceliyerek ilerliyordum ki tekrar omuzum'dan tutulmuştum, arkamı dönmemle veliaht prensle göz göze gelmem bir oldu.

Yg: Eğer kaybolmak istemiyorsan bize ayak uydurman senin için daha iyi olur.

Olumlu anlamda başımı sallayıp kendimi geri çekmiştim. Diğerleri'de ilerlemeye başlayınca söylediği gibi onlara ayak uydurarak ilerlemeye başlamıştım ve aynı zamanda da etrafa göz alıcı şekilde bakıp inceliyordum. Baya ilerlemiştik.

Gözüme ilişen tavşanla diğerlerine bakmıştım. Fark etmemiş olucaklardı ki aynı şekilde ilerliyorlardı. Mecburen tavşanın yanına hızlı adımlarla ilerlemiş ve çalıların arasında debelenen tavşana doğru eğilmiştim. Yavaşça canını acıtmamaya dikkat ederek çıkarmıştım onu. Elime alıp baktığımda bacağının kanadığını fark etmiştim, yüzümü buruşturmuş onunla ayağa kalkmıştım.

Yg: Yarası kötü değil gibi.

Sesin ardından veliaht prens yanımda belirmişti. Tamamen ona dönmüş tavşanın yaralı bacağını iyice ona döndürüp konuşmaya başlamıştım.

Adl: Bilmiyorum, baya kanıyor gibi... Şey-

Zaten şatolarında kalırken bide bunu istemenin kabalık olup olmayacağını bilmiyordum. Prens söyleyemediğimi fark edip gülmüştü.

Yg: Söyle hadi.

Adl: Eğer kabul ederseniz şatoya getirmek istiyorum, yani sizde kabul ederseniz.

Yg: Bunun için mi bu kadar zorlandın. Şatoya götürüp orda ki hekimlere gösteririz.

Gülümsemiş ve tavşanı iyice kendime yaslayıp ilerlemeye başlamıştık. Ama onların yani diğer prenslerin nereye gittiklerini bilmediğimi fark edip prense bakmıştım. Veliaht prens etrafına bakarken sanki anlamaya, çözmeye çalışıyormuş gibiydi. Oflayarak durduğumda oda durmuş bana dönmüş ve noldu dercesine başını sallamıştı.

Adl: Biz kaybettik dimi..

İlk bana sonrada etrafa bakıp ensesini kaşımıştı.

Yg: Buraları normalde Namjoon bilir, hepimiz farklı bölgelerden sorumluyuz. Yani burayı bilirim ama çok da bir bilgim yok.

Cidden kaybolmuştuk.





.....

Kitaprensi -Min yoongi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin