21.Bölüm

1 0 0
                                    

Kahvaltıdan sonra izin isteyerek ordan çıktıktan sonra merdivenlere yönelmiştim. Odaların olduğu kata gelip amon'un odasına girmiştim. İçeri girdiğimde amonu birkaç oyuncakla oynarken bulmuştum. Amon beni görünce ayaklanacakken  onu durdurmuştum.

Adl: Amon sen oynamaya devam et tamam mı, benim ufak bir işim var.

Başıyla onaylayınca direk dolapları çekmeceleri karıştırmaya başlamıştım. Amon bana garip garip bakınca gülümseyip geçiştirmiştim. Biran önce buradan gitmenin bir yolunu bulmalıydım. Gerçi bu yaptığım dışarıdan bakıldığından komik görünüyordu ama dışarı çıkıp ta arayamazdım, prenslerin odasına da giremezdim. Bu şekilde saçmalamaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. En azından anahtar,kitap falan bulmayı umut etmiştim ama cidden hiçbir şey yoktu. Ellerim yine bomboş kalmıştı. Başka yer kalmayınca amonu yanağından öperek çıkmıştım odadan. Koridorda prens jin'i görünce selam vererek merdivenlere yönelmiştim. Bana yetişince beraber inmeye başlamıştık.

Jn: Ee amon napıyordu?

Adl: Oyun oynuyordu oyncakla, birazdan bende gidicem yanına veya hwanla oynarlar.

Jn: Hwanla iyi anlaşıyosunuz galiba

Adl: Yani.. Evet amonla oyun arkadaşı gibiler.

Jn: Hmm, iyii..

Başımı sallayıp kapıdan çıkınca bahçenin köşesinde hwan gözüme çarpmıştı. Oraya doğru gidecekken prens jin'in seslenmesiyle ona dönmüştüm.

Jn: Biz orda oturuyoruz sende bizim yanımıza gel biraz sohbet ederiz

Gösterdiği yere baktığımda çardak gibi bir şeyin içinde oturduklarını görmüştüm. Diğerleri bizi görünce el sallayıp gelmemizi işaret ediyolardı. Prens jin'e dönüp başımı sallayıp oraya doğru gitmeye başlamışken yanımızdan geçen birkaç hizmetli kadının benim hakkımda konuşmalrını duymuştum. dedikleri gibi beni suçluyolardı. Prens jin'e döndüğümde gülümseyip omzumu patpatlayınca bende tebessüm etmiştim.

Yanlarına vardığımızda prens jin, prens jhope ve prens tae nin arasına oturmuştu. Bende tek boş kalan yere yani veliaht prens yoongi ve prens namjoonun yanına oturmuştum. Bu ikilinin arasına oturduğum için aşırı gerilmiştim. Prens jimin bunu farketmiş olucak ki konuyu dağıtmak için diğerleriyle normal saray işleriyle ilgili konuşmaya başlamıştı. Bir süre sonra konu beni bayınca etrafı incelemeye başlamıştım, sera gibi bir yerin önünde hwan'ı görmüştüm. Ama anladığım kadarıyla o uzun zamandır burayı dikizliyormuş zaten. Ona baktığımı fark etmiş olucak ki gelmem için işaret yapmıştı, ona bir tepki vermeden prenslere baktığımdan konuşmalarına devam ediyordu. Ben ayağa kalkınca sessizleşip bana dönmüşlerdi.

Adl: Eğer izniniz olursa ben hwan'nın yanına gitmek isterim.

Hepsi onaylar şekilde mırıltılar çıkarınca kısa bir selam verip hwan'a doğru hızlı adımlarla gidiyordum.  Yanına vardığımda gülümseyerek karşılamıştı. Bende gülümseyince seranın içine doğru ilerlemişti. Bende peşinden girdiğimde beni çiçeklerle dolu bir cennet bekliyormuş meğerse, çiçeklere dokunarak etrafa büyülenmiş gibi bakıyordum. Hwan bu halime gülüp elini yüzümün önünde sağa, sola sallayınca ilk başta naptığına bakmış sonrada kıkırdamıştım. Beni elimden tutup beklemeden uzuun sera'nın sonuna doğru ilerlemişti. Direk elimi çekip ona bakınca ellerini havaya kaldırıp bir adım gerilemişti.

Hw: Sakin ol, birşey yapmıcam, sadece birşey göstercektim.

Adl: Ne gibi?

Hwn: Sera'da olduğumuza göre at göstericek halim yok herhalde.

Gülüp başımı sallayınca elimi tutup bir, iki adım ilerledikten sonra sağ'da kalan bir çiçek görmüştüm. Bu çiçek daha önce gördüklerimden daha güzel ve daha farklıydı.

 Bu çiçek daha önce gördüklerimden daha güzel ve daha farklıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hwn: Kendisi gibi kokusu da harikadır. Benim en sevdiğim çiçeklerden  biridir.

Gülüp çiçeği koklamıştım. Cidden dediği gibi çiçek çok güzel kokuyordu, içmeden sarhoş oluyormuşum gibi hissetmiştim. Hwan'a doğru döndüğümde garip birşey fark etmiştim.


.....

Kitaprensi -Min yoongi-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin