~ Bismillahirrahmanirrahim ~
{12.Bölüm}
Salonumuzda oturmuş halı deseni inceleme seansına girmiştim yine.
Görücüler çoktan gitmişti. Dedem de "Ali Haydar bir demedin diyeceğini oğlum. Ben gidiyorum, uyuyacağım." deyip gitmişti bir kaç dakika önce. Fakat babaannem pür dikkat bir Ali'ye, bir bana bakıyordu.
Keza odadaki herkes yapıyordu bunu! Ne demeye çalıştıklarını anlayacak yaştaydım ancak öyle bir şey söz konusu bile değildi.
Doğru, görücüye yol vermiştim. İstemediğimi söylemiştim. Ki zaten güzellikle de olsa bunu diyecektim gelenlere. Ama Ali'nin ön görülemez tavrı ortalığı birbirine katmıştı!
"Ee oğlum. Bize bir şey demeyecek misin? Dedenin bir saattir söz ettiği şey ne?" diyen enişteme baktım utançla. Adam kim bilir ne düşünüyordu?!
Ali ise "Baba, izin verirseniz biz bir Nazenin'le konuşsak önce..." deyip bana döndürdü yüzünü.
Nasıl ya? Biz ne konuşacaktık ki öyle baş başa?!
Ayağa kalkıp "Nazenin bir gelir misin?" dediğindeyse bakışlarım önce onu sonra da yanımda oturan annemi buldu. Annemden onayı aldıktan sonra da kalkıp Ali'yi takip ettim. Mutfağa gelip kapıyı kapattığındaysa heyecanımı duyumsamasından ölesiye korkmuştum.
"Ne oluyor Ali? Ne bu şimdi? Herkes ne düşündü, haberin var mı?" deyip bir cevap beklediğim adam sandalyeye oturup başını ellerinin arasına almıştı.
Daha sonra gözlerime bakıp "Nazenin, otur lütfen." dediğinde komut almış gibi anında dediğini yaptım. Bir an önce ne diyecekse demesini ve bu baş başa kalma saçmalığını bitirmek istiyordum!
"Seni dinliyorum."
"Bunu nasıl diyeceğimi bilmiyorum Nazenin ama dayım, yani baban... Of! Bu içeriden az önce gönderdiğimiz adamlar var ya, hah işte o adamlar asla tekin insanlar değil. Dertleri evlilik de değil. Dertleri sensin, dertleri baban ve ailesi." dediğinde onu anlamak için kendimi çokça zorlasam da bu duruma bir mantık çerçevesinden bakamıyordum.
"Nasıl yani? Benim babamla ve bizle kimin ne işi olur? Üstelik ölmüş bir adamla!"
Aklım almıyordu dediklerini.
"Bak Nazenin, biliyorum anlayamıyorsun. Sana hak veriyorum çünkü bilmediğin çok şey var. Fakat dayım... sadece bir marangoz değildi!" deyip yüzünü avuçladı ve kızartana kadar kazıdı sanki.
"Nasıl?"
Ben öyle bomboş anlamsızca baktığımdaysa devam etti.
"Şu kadarını söyleyeyim, baban vatanı için çalışan ve vatanı için canını ortaya koymaktan asla çekinmeyen bir adamdı. Marangozluk onun görünen mesleği..."
Kafama tonla ağırlık çökerken bu bilgileri neden şimdi bana aktardığını da anlamaya çalışıyordum Ali'nin. O dizilerdeki gibi, bir kahraman mıydı şimdi benim babam?
Ama nasıl?
"Yani babam istihbar-"
"Sakın! Sakın bunu dillendirme bile. Bak güzelim, deminki insanlar senin de benim de normal bir hayat yaşadığımızı düşünüyorlar. Aramıza sızıp, babanın eski defterlerini karıştırmak dertleri. Öyle evlilik falan, formalite! İşleri bittiği gibi gözleri ne anneni görür, ne Enes'i özellikle de seni..." deyip kıstığı gözlerle öne doğru eğildi. Bense duyduklarımı sindirmek için uğraşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNEMEÇ
Romanzi rosa / ChickLitİstihbaratta gizli görevde olan Ali Haydar ve babasını aynı uğurda kaybetmiş Nazenin'in aile apartmanında geçen aksiyon dolu aşk hikayesi. Adam sır küpüydü, kadınsa sabır... Adamın sırrı kadının sabrına mağlup olmamalıydı. Fakat hayat bu ya; hep olm...