1.3

1.1K 79 42
                                    

Yorumlarınızı görürsem bölüm hızlı gelir demiştiimmm.

-

Tutku yukarısında kalan Ay'a karşı gözlerini açtı, sonra dikleşti suyun üzerinde, saçlarını geriye doktu attığında bir adım daha yaklaştı Ferdi'ye.

Tutku hafifçe kafasını salladı aşağı yukarı, izini verdi Ferdi'ye. Tutku'nun içinde birikmiş olan o yegane isteği Ferdi sunmuştu ortaya, bu kurak çölde yetişen bitkiye su vermekten başka çareleri yoktu.

Tenleri temas edecek, birbirlerini besleyeceklerdi.

Ferdi karşısında kırılmaya yüz tutmuş bir porselen varmış gibi yavaş, bir o kadar naifçe sardı Tutku'nun belini. Tutku yumuşacık elleri ile sarılmayı bekleyen geniş omuzlara doladı kollarını, çok geçmeden o ellere ait bordo oje sürülmüş tırnaklarının kıvırcıklara ait geniş omuzları tırmalayacağını bilmeden sarıp sarmaladı onları.

Suyun verdiği ıslaklıkla tamamen bir bütün gibi hissettiriyordu bu iki ten, kimyalarının tamamen uyuştuğu aşinaydı.

Ferdi daha sıkı sardı Tutku'nun belini, dudağının kenarına küçük bir sırıtış yayıldı Tutku'nun, kulağına eğildi Ferdi'nin.

Tutku," Daha fazlasını istiyorsun.. Neden?"

Doktorunun fısıltı ile söylediği bu kelimeleri yanlış anladım korkusu ile dondu kaldı Ferdi, aklını mı okuyordu bu kadın?

Ferdi," Efendim?"

Tutku," Çıksak mı artık sudan dedim."

Ferdi onaylar biçimde kafa sallarken Tutku'nun söylediği sözlerin bambaşka olduğunun farkındaydı fakat fazla üstünde durmadan onayladı çünkü doktorunun hasta olmasına dayanamazdı.

Kumların üzerine attığı kıyafetlerini almak üzere eğildiğinde elini arkasında kalan tişörtünün eteklerini çekiştirerek kullandı.

Hava esiyor, yüzüne sahile inşa edilmiş sıralı dizimi olan lambalardan sarı ışık vuruyor, Ferdi'nin kıyafetlerini almasını bekliyordu.

Ferdi," Doktor Hanım hava esiyor, o ıslak tişörtünüz sizi hasta eder."

Tutku," Yanımda kıyafet yok."

Dedi çoraplarını giydiği ayaklarına ayakkabısını geçirirken, Ferdi ise hiç düşünmeden elindeki kuru tişörtünü Tutku'ya uzattı.

Tutku," Sen hasta olacaksı..

Ferdi," Senden önemli değil."

Diyerek Tutku'nun sözünü kestiğinde elindeki tişörtü çoktan kızıllara vermişti.

Ferdi kumların üzerine oturmuş denize doğru döndü, Tutku ise biraz geriye gitmiş, ilk olarak tişörtünü daha sonra tişörtü kadar ıslak olan sütyenini çıkartarak üzerine geçirdi Ferdi'nin kokusunun dolup taştığı tişörtü.

Sütyeni tişörtün içine koyarak sardı ve yavaş adımları ile Ferdi'nin yanına oturdu.

Ferdi," Duygularıma ışık tuttuğunuz için teşekkür ederim."

Kumun üzerine koyduğu eşinin üzerinde hissettiği el ile birlikte irkildi, bakışlarını kızıllara çevirdi, beyaz tutam aynı Ay gibi parlıyordu.

Tutku," O gece de aynı bu şekilde karanlıktı fakat şuan yalnız değilsin, sana ışığımı verdiğime göre kendi kitabında yazılanları okumanı istiyorum."

Ferdi elinin üzerindeki elden bakışlarını ayırmayarak parmaklarının altında kalan kumları avuçladı, yutkundu.

Ferdi," Korkunun verdiği puslu tat ağzımdaydı, dilimin ucundan mideme kadar akıyordu."

Ferdi," Bilmiyorum doktor hanım, bilmiyorum.. Kargaların, farelerin, tahtanın çıkardığı sesler, gıcırtılar hâla daha kulağımı tırmalıyor."

Ferdi," Kulağım gibi aklım da tırmalanıyordu, anneme bir şey yaptı ise korkusuyla."

Ferdi," Anneme zarar geldi düşüncesi ile ben ölmüştüm. Kirpiklerimden kurtulup yanağıma düşen yaş ile kafama dayatılan silaha ihtiyaç duymadım. İçimde annemi de gömmüştüm kendimle beraber."

Ferdi," Sadece yaşamaya cesaret edememiştim, kendimi boğazlamış ve kendimden gizlemiştim; fakat şimdi bütün o baskı altındaki güç patlamıştı, yaşam denen o zenginlik, o tarifsiz kudret bana galip geldi.

Ferdi," Sizi verdi."

Tutku ayağı kalktığında elini Ferdi'ye uzattı, kendisine uzanan eli tutup kalktığında Doktoru Ay'a döndü.

Tutku," Eğer tren enkazında sıkışmış gibi hissediyorsan ve henüz ölmeye hazır değilsen sesini kullan, bağır. Şu şekilde"

Ay'a tamamen dönen kızıllar sanki Ferdi'ye bunu göstermek bahaneymiş gibi içine yapışan iltihaplı yarayı bağırarak söküp attı vücudundan, sanki ses telleri yırtılıyordu.

Arkasını döndüğünde ona bakan kıvırcıklara arkasında kalan Ay'ı işaret etti, sıranın onda olduğunu belli etti.

İçindeki hırçın fırtınanın dinmemiş olduğunu kıvırcıklar doktorunu taklit etti, tüm gücü, gerçek anlamda tüm gücünü kullandı. Ay'a dönmüş bağırırken yere çöktü, avucunun altındaki kumları yumrukluyor, sağa sola savuruyordu.

Omzunda hissettiği kollar ile yumruklar yerini göz yaşlarına bırakmıştı, Arkasını döndü, omzunu tutan kişiyi kendine çekti, sarıp sarmaladı ya da kendisi sarıp sarmalanmak istedi.

Tutku," Geçti.. Geçti.. Sakinleş Erenay.."

Annesinin kullandığı ismiydi Erenay, Tutku onu can evinden vurmuştu, daha sıkı sarıldı kızıllara.

Çok geçmeden kollarını gevşettiğinde dip dibe kumların üzerinde duruyor, kasırgayı dindiriyorlardı.

Tutku," Ne demiştim ?"

"Tepki verebilmek kendini ruhuna yerleşmiş olan donukluğa karşı savunabilmektir."

-

Bölümü nasıl buldunuz? 

Betimlememi beğeniyor musunuz?

Bir süre sonra aksiyon olacak biraz. Birazcık ya.

Gece Seansı' Ferdi Erenay KadıoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin