2.5

924 90 43
                                    

Ne kadar çok yorum o kadar hızlı bölüüüm.

-

Tutku soluklandı bir saniyeliğine, arkasını döndü, uzandığı yataktan kızıllara bakan bir çift kahverenginin her tonunun gezdiği gözle karşı karşıya kaldı.

Kafasını salladı kızıl olan hafifçe, sandalyeyi tekrardan yatağın kenarına çekti, elini Ferdi'nin elinden hiç çekmedi bunları yaparken.

Sandalyeye oturduğu sırada elini tutan el onu yatağa doğru çekti.

Ferdi," Sandalyede oturmana göz yumacağımı sanmadın herhalde.. Değil mi?"

Tutku," Peki ya sence bu doğru mu?"

Dedi eli ile yatağın içinde bulundukları hali işaret ederken, Ferdi kenarda bu odada fazla olan yastığı alıp aralarına koydu.

Tutku," Şimdi de ilişkilerinde sorun olan karı-kocalar gibiyiz."

Ferdi," Tamam, bizde sorunsuzlardan oluruz."

Dediğinde pot kırdığını geç anladı, Tutku onun o ise Tutku'nun gözlerine değdirdi bakışlarını. Ferdi tekrardan bir yegane istek sunmuştu ortaya.

Ferdi," Şaka.. Şaka yaptım."

Kızıl olan dudaklarını birbirine bastırarak kafasını salladı anladığını belli etmek amacı ile. Doğrudan tavana çıkardı bakışlarını, şimdi ortalıkta ses seda yoktu.

Düşsel olarak iç içeydi kıvırcık topçuyla, hastası olması işi zorlaştırıyor, kafasını karıştırıyordu.

-

Kıvırcığın gözleri aralanıyordu pencereden içeri vuran Güneş ışığı sayesinde, hafifçe sağına döndü, doktorunun olması gereken yerde bir kağıt parçası duruyordu.

Yerinde doğrulurken gözlerini ovuşturdu hafifçe, eline aldı kağıdı gün başlangıcının izin verdiği sürece algılamayı denedi kelimeleri.

"Günaydın, bir dahakine benim odamda buluşalım."

Dudağının kenarına bir tebessüm yayıldı hafifçe, ayaklandı hızla, elini yüzünü yıkarken dişlerini fırçalamayı es geçmedi. Mutfağa girdi kendisine kahvaltı hazırlamak üzere.

Dolaptan çıkardığı yumurtaları tezgaha koydu, kapattı kapısını. İçinde tereyağının eridiği tavaya iki yumurta kırdı, kabukları atmak üzere çöpe uzandığında gözüne çerçeve ilişti.

Doğru mu görüyorum diye gözlerini kırpıştırdı, evet doğruydu, doktoru atmıştı tahta parçasının çerçevelediği dandik fotoğrafı. Dudakları tebessüm ile genişledi, yumurta kabuklarını atıp çöpün kapağını kapattı üstüne.

Bitmişti sarışınla olan münasebeti, ne aklında ne kalbinde geziyordu adı, sonuçta ruhuna işleyen merhemi bulmuştu, gerek var mıydı diğerlerine?

Geceyi seyrede seyrede öğrendi ki ışık insanın içine yansımıyor ise yüzüne vurmuyor. Varsın olsun, geceler Tutku ile yaşanmaya başlamıştı ya.

Al aşkım beni yanına, dalmışım sarhoşluğuna,
Bir ömrü senle aşalım, al uçur beni sonsuza.

-

Tutku," Günaydın İzge."

İzge," Günaydın Leyla Hanım."

Tutku İzge'ye gülümseyip hafifçe kafasını sallarken duvarda asılı olan programa göz gezdirdi.

Pek seans yoktu bugün, saat 14:00'da Oğuz, 18:30'da Hülya ve en son saat 19:00'a kıvırcık adam kalıyordu.

Tutku," Ben odama geçiyorum İzgecim."

İzge kafasını salladığında Tutku odasına geçti, paltosunu askılığa astı, koltuğuna oturdu.

Kulaklığını taktı cebinden çıkararak, telefonundan müzik uygulamasına girdi,  "Dilek Taşı" şarkısını seçerek tıkladı, arkasına yaslandı iyice.

-

Saatler sabah 06:00ı gösterirken yavaş hareketler ile eve girdi Tutku, kapalı kapının ardından sesler geliyordu, yaklaştı.

Süreyya," Gözümde canlanır koskoca mazi.."

Aralı kapının yarattığı boşluk sayesinde içeriyi gözledi kızıl olan.

Süreyya," Sevdiğim nerede, ben neredeyim? Suçumuz neydi ki, ayrıldık böyle.."

Eski sevgilisineydi bu sözler, yıpratıyordu insanı kelimeler, hiçe sayıyordu.

Süreyya," Kaybolmuş benliğim, ben ne haldeyim.."

Üzülüyordu Tutku, babasından önceki bu kadar değer görmüştü, babasına kalmamıştı bir damla sevgi.

Süreyya," Efkarım birikti, sığmaz içime. Bin sitem etsem de azdır kadere."

Gözünü yumdu işittiklerine.

Süreyya," Gülmeyi unutanın yaşlı gözleri."

Kafasını kapalı kapıya yasladı, iyice kastı kendini, eşlik etti anne dediği kadına.

Süreyya&Tutku," Mutluluktan haber ver dilek taşı."

Süreyya," Leyla?"

Dediğinde Tutku oflayarak kafasını yasladığı yerden çekti, arkasını döndü, odasına yürüdü.

Süreyya," Neredeydin sen?"

Alayla annesinin sözlerine güldü odasına girerken kızıl olan.

Tutku," Şu çok umurundaymış gibi sorularına bayılıyorum."

Kapattı annesine sınırlar çizdiği dünyanın kapısını.

-

Yaslandığı sandalyede doğruldu "Acaba umurunda mıydı? Ufacık, minnacık dahi olsa umursamış mıydı?" sordu kendisine, kim bilir belki değer arz ediyordu annesine.

-

Bölümü nasıl buldunuz?

Oylamayı unutmayalım.

Bu sefer gerçekten söylüyorum, son maçta Szymanski olsun, Dzeko olsun berbat oynadılar.

Gece Seansı' Ferdi Erenay KadıoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin