3.1

734 79 85
                                    

Rica etsem satır aralarına yorum yapar mısınız?

Sınır: 50 oy, 65 yorum

-

Bir şey demeden ve aynı zamanda adımları kuma batarken oturdu yanına.

Alioski," Vazgeçmenin sırası mıydı?"

Tutku hafifçe döndü sarışın adama, kor gibi alev alevdi yanakları, dudaklarına yayılıyordu ısı.

Tutku," Neyin sırası peki?"

Omuz silkti.

Alioski," Üzerine gitmenin."

Tutku," Yapacaktım, yapacaktım ama o benim üzerime geldi. Ben de kaçtım."

Alioski," Bencil olduğunu bilmiyordum."

Bu sefer Tutku omuz silkti.

Tutku," Bazen öyle olmak gerekir, bunu kendime ikinci kez yapamam."

Alioski," Ama Ferdi'ye yapabiliyorsun."

Tutku'nun içi yandı "Ferdi" ismini duyması ile, elini göğüsüne götürdü hafifçe.

Nasıl savaşıyordu kalbi ve aklı?

Tutku," Yapamıyorum, yapmak zorundayım."

Ayaklandı oturduğu yerden Alioski, elleri cebindeyken Tutku'ya baktı yukarıdan. Derin nefes verdi.

Alioski," Ferdi gönderdi, o şimdi sahildedir, üşür. Al bunu ona götür dedi."

Yutkundu kızıl olan, Alioski hala elleri cebinde ayaktayken Tutku'ya doğru eğildi, saçlarını çekti omzundan, yavaşça fısıldadı kulağına.

Alioski," Kaçma. Aşktan kaçılmaz."

Artık rüzgar sadece dışarıda, dalgaların üstünde veya saçlarının arasında gezmiyordu, kafasının içinde de esiyordu şimdi.

-

Tutku," Çıkmıyor musun İzge?"

Dedi kahvesini yenilemek üzere odasından çıkmışken.

İzge, Biraz işlerim var da."

Tutku," Boş versene, bırak. Eve git oğlunla vakit geçir."

İzge gülümsedi bilgisayarını kapatırken, hemen sonra çantası ile ayaklandı.

İzge," İyi akşamlar o zaman Leyla Hanım, teşekkür ederim."

Tutku," İyi akşamlar İzgecim."

İzge klinikten çıktığı sırada Tutku'da kahve için mutfağa gitti.

Taze kahvesi ile mutfaktan çıktığı sırada gözü sağında kalan duvardaki aynaya takıldı, rastgelen topladığı saçının bağını açtı, usulca izledi kendisini.

Kulağının arkasına aldığı tutamdan sonra tekrar odasına yürüdü, laptopunu kapattı, kitaplığın önünde durarak göz gezdirdi, Suç Ve Ceza'yı alarak kanepelere yöneldi.

-

Kendisi ile geçirdiği bir saatin ardından ayaklandı, kitabı kitaplığa, fincanı mutfağa bıraktı..

Paltosunu giydiği sırada ışıkları kapattı ve klinikten çıktı.

Çantasının içinde motorun anahtarını ararken gözüne çarptı karşı kaldırımdaki sokak lambasına yaslanmış kıvırcık adam.

Nutku tutuldu bir kaç saniyeliğine.

Bakışlarını tekrardan hızla çantasına çevirdiğinde süratini arttırarak indi merdivenleri, hızla diğer sokağa yürürken Ferdi yaslandığı yerden sırtını çekerek ona doğru hızla adımladı.

Kolunu tutan el ile durdu Tutku, yavaşça döndü ona. Emindi kalp ritminin dışardan da duyulduğuna.

Ferdi," Doktor Hanım.."

Dedi kekelemeye yüz tutmuş sesi ile.

Tutku," Neden geldin Ferdi?"

Ferdi," Neden mi geldim? Asıl sen söyle, neden bıraktın beni?"

Yutkundu Tutku, ne diyecekti şimdi?

Tutku," Öyle olması gerekti."

Ferdi," Oyuncak gibi oynadın mı benimle?"

Sesi ağlamaklıydı fakat yanağında tek bir damla dahi yoktu.

Tutku," Hayır Ferdi.."

Ferdi," Ben de senin akıl sağlığından şüphe ediyorum ve şuan psikolog olan benim."

Ferdi," Şimdi söyle bana, neden git dedin? Neydi amacın?"

Tutku," Ferdi."

Dedi sıkıştığını fark ettiğinde, şuan kaçacak deliği yoktu.

Kıvırcık oğlan cebinden ani hareket ile para çıkartıp Tutku'nun eline tutuşturdu, nefes nefeseydi.

Ferdi," Ne kadarsa, ne ediyorsa tek bir seans, al."

Sesi yalvarırcasına çıkıyordu, etrafa yayılıyordu harareti.

Ferdi," Lütfen."

Tutku elindeki paraya baktı, sonra tekrar Ferdi'ye döndü bakışları. Aşkına hakaretti bu, siniri kabardı aniden. Elindeki paraları fırlattı kıvırcık olanın yüzüne.

Tutku," Aptalsın, hiç bir şeyi anlayamayacak kadar aptal."

Omzundan ittirip geçti yanından, adımları hisleri kadar sert, kalbi de bir o kadar paramparçaydı.

Yine, yine ve yeniden tırnakları avuç içini buldu.

-

Gözlerinde göğüme sayısız yıldız akar,
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar.

Tutku," Ben kendimi sensizliğe alıştırıyorum, sen de kendini bensizliğe alıştır diye."

Fısıldadı motoru ile son sürat asfaltın üzerinde kayıp giderken.

Elleri gevşekti, hiç tedirgin değildi bu durumdan ötürü. Gözlerini kıstı dünyaya, hiç bir şey net değildi bu sıralar.

Yüzünü görmek dahi kalbini bu denli attırırken ondan uzak kalmak aynı şekilde durduruyordu, yaşarken ölüyordu insan.

Evin önüne geldiğinde indi motordan, apartmana girdi ve eve geçti, anahtarı kenara bıraktığında salondan yükselen müzik sesi kızıl kadını içine çekti.

Tutku," Gözümden gitmiyor güzel gözlerin."

Salona adımını attığında
Süreyya ile göz göze geldi, paltosunu hafifçe üstünden attı, elini uzattı annesine.

Tutku," Uzaktayken bilsen, nasıl özlerim?"

Süreyya kızının ellerini tuttuğunda ayaklandı, kalçaları kıvırıyordu hafifçe, zihinleri de şarkı ile sarhoş olmuştu.

Bir daha mı tövbe,
Aşık olamam.
Bir daha mı tövbe,
hayal kuramam.

-

Kızıl kadının bıraktığı yere saplanmıştı ayakları, yanağından süzülen yaş ile gerçekliğini kavradı, kaldırıma çöktü nefesi titrerken.

Ferdi," Sen tüm umutlarımın insan suretine bürünmüş haliydin."

-

Bölümü nasıl buldunuz?

Fikirlerinizi belirtmeyi ve oylamayı unutmayın ♡

Gece Seansı' Ferdi Erenay KadıoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin