Last Stop New York ♡

10.7K 287 22
                                    

Merhaba,
Kitabın okunması çok fazla iken neden oy sayısı az hâlâ çözebilmiş değilim. Hayalet okuyucu olmak yerine varlığınızı belli etseniz? Her neyse bir de yeni kurgu daha yayınladım hoşunuza gidebilir bakmanızı tavsiye ederim.

İyi okumalar.

Uzun zamandır gitmek istediğin şehire gitmene saatler kalmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun zamandır gitmek istediğin şehire gitmene saatler kalmıştı. Giyinme odana koşarcasına girmiş ne giymen gerektiğini düşünmeye başlamıştın.

Gözüme çarpan beyaz elbise ile suratımda kocaman bir gülümseme oluşurken hızla üstüme geçirmiştim (medyada elbisenin fotoğrafı var detaya girmedim o yüzden.) Yüzümdeki makyajın beni idare edebileceğini düşünerekten odamdan çıkmış, Tom'un çalışma odasına gelmiştim. Kapıyı çalmadan içeri girmiş, camın önünde dışarıyı izleyip viskisini içen Tom ile gözlerimi devirmiştim.

"Sana kaç defa diyeceğim? Kapıyı çalıp içeri gir!" Sinirliydi, hemde hiç olmadığı kadarıyla. Normalde içeri direkt girsem bile kendini kontrol eder bir şey demezdi, ancak şu an bir sorun vardı ve ben bu sorunun ne olduğunu gram merak etmiyordum. Hayır, ediyorsun seni aptal. Tamam, az buçuk merak ediyordum o kısım doğru.

"Sadece üstümdekileri göstermek için gelmiştim, Tom." Sahte üzgün ses tonum ile dediğim cümleye aldırış etmemiş arkası dönük bir şekilde viskisini içmeye devam etmişti.

"Hey, bakmayacak mısın?" Yanına yaklaşmam ile omzunun üzerinden bana bakmış sonra derin bir nefes alıp bana dönmüştü. Yüzünde hiç bir tepki olmaması hiç hoş değildi çünkü onu tanıyordun eğer sinirlenirse bunu belli etmez, ancak her an patlayabilirdi.

"Flora, beni sınamaya mı çalışıyorsun?" dedi,

Tanrım, hâlâ aynıydı. Bir kere olsun 'çok güzel olmuşsun' lafını dudaklarından duymak istiyordum, ancak bu imkansızın ötesindeydi.

"Mağrandan çık, Riddle!" Dediğim şeyle kaşlarını çatmıştı. İşte şimdi sinirlenmişti. Aptal Flora, ne diye öyle dedin ki? Tam gideceğim sıra kolumda tuttu ve bir an havalanıp kendimi çalışma masasının üzerinde yüz üstü bulmam bir olmuştu. Siktir, yine ceza verecekti. Her defasında uyarmasına rağmen ben bu uyarıları pek takmayarak önüme geleni söylüyordum. Bu da benim aptallığımdı.

Elleri elbisemin eteklerine gitmiş kalçama kadar sıyırmıştı.

"Sana kaç kere diyeceğim? Benimle düzgün konuşmayı öğreneceksin, Flora. Yoksa böyle acı çekersin." Son cümlesini derken kalçama tokat atmış olduğum yerde kıvranmama sebep olmuştu.

"Say," dediği gibi yine kalçamda acı hissetmemle inlemiştim.

"Say, dedim." tekrarlamış yine sertçe vurmuştu.

"Bir..."

(...)

"Otuz," en son duraksamıştı kapının çalınmasıyla. Her kim geldiyse beni kurtarmıştı. Tanrıya şükrederken, Tom kapıyı açmış gelen kişiyle konuşmuş ardından geri kapatmıştı kapıyı.

"Kurtulduğun için şanslısın, şimdi hazırlan çıkıyoruz." Dedi,

Trip atarcasına bir şey dememiş odadan çıkmıştım. Odama girdiğimde kalçamdaki kızarıklığa baktım. Sanırım bu elbiseyi giyemeyecektim. Sesli bir küfür ettim ve tekrar hazırlanmak için giyinme odasına gitmiştim. Üstüme uzun bir elbise geçirdikten sonra son kez odaya bakmış ardından Tom'u bekletmeden aşağı inmiştim.

Bekle beni New York!



Oy vermeyi unutmayın.

Sizi seviyorum.

daddy's girl ★ tom • mattheo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin