❝Ağlamayı kes küçük kız
yoksa seni çok fena becereceğim.❞
[yetişkin içerik • yaş farkı • aşk üçgeni] ♡ 12.01.24
Tom Marvolo Riddle ✗ Flora Athena Evans ✗ Mattheo Riddle • fanfiction +18
tamamlandı - 18.04.24
Merhaba, ben bunları abi-kardes birbirlerine düşürmeyi düşünüyorum. Flora'da arada kalsın napalım yani simdi aipsusğqüwodks
neyse neyse iyi okumalar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mattheo, ile bir süre birlikte takılmıştık. İster istemez ikimizde eve doğru yürürken derin sessizlik hakimdi.
Eve girdiğimizde hizmetlilerin koşuşturma içinde olduğunu fark etmemle kaşlarımım hafifçe yukarı kalktı.
"Ne oluyor, biliyor musun?" Diye fısıladım Mattheo'ya.
"Bilmiyorum, Theodore ve Lorenzo'dan öğrenirim sen fazla ortalıkta gözükmek." Dedi ve yanımdan ayrıldı.
Derin bir nefes aldım ve kargaşa çıkan mutfağa ilerledim. Her biri kendilerine verdikleri görevi yaparken merakla kapıya yaslandım ve onları daha dikkatli incelemeye başladım.
Arkamdan gelen topuklu ayakkabı sesleri büyük koridorda yankılanırken, omzumun üzerinden gelen kişiye baktım.
"Seni görmek güzel, Flora." Tilt edici sesiyle konuşurken hizmetlilerden birkaçı ben ve Clarine'a bakmış sonra ise bizi umursamadan kaldıkları yerden devam etmeye başlamışlardı.
Ona doğru döndüm ve kendisini baştan aşağı süzdüm. Derin bir nefes aldım ve onun yanından geçerek yanından ayrılacağım sıra kolumda ellerini hissetmemle birlikte olduğum yerden ona baktım.
"Yüzüne ne oldu." Elleri merakla çenemi bulurken hızla elini kendimden uzaklaştırmış, kolumdaki ellerini hızla kendime doğru çekmiştim.
Önüme döndüğümde bize şaşkınlıkla bakan Draco ile gerildim. Büyük ihtimalle son yaptığım hareketi görmüş olmalıydı. Normalde böyle biri olmadığım için şaşırmış olsa gerekti, çünkü gözleri ben ve Clarine arasında gidip geliyordu.
Draco'yu umursamadan oradan uzaklaşırken salonun önünde duraksadım. En son bıraktığımda berbat haldeydi, şu an ise her şey yerli yerindeydi sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi.
Bilmem kaçıncı kez kolumdan çekilmem ile derin bir nefes aldım.
"Canın acıyor mu?" Gözleri bu sefer bacaklarımda geziyordu. Berbat haldeydim ve şu an onun karşısında iğrenç görüntümle duruyordum.
"Hayır, acımıyor." Diye mırıldandım.
Merdivenlerden inen Mattheo'nun gözleri Draco ve benim aramda gidip gelirken kolumu Draco'nun kollarından kurtardım ve Mattheo'ya soğuk ses tonumla konuştum;"Matt, odandaki lavaboyu kullanmamda sakınca var mı?" Dedim,
"İstediğin zaman kullanabilirsin"
Onları arkamda bırakırken ister istemez Tom ile kaldığımız odaya çıktım. Şu an yeter ki Clarine ve Tom'un gözüne gözükmeyeyim.
Odanın kapısını ister istemez açarken balkonda sigara içen bedeni görmemle yüzümü buruşturdum. Gözleri hafifçe açık kalan perdenin arasından beni bulurken göz devirmiş, onu umursamdan Gardropta elime geçen ilk kıyafeti almıştım.
"Flora," balkon kapısının eşiğinden bana bakarken derin bir nefes aldım.
"Ne var?"
"Yaptığın yanlış şey için özür dilemeyi ne zaman düşünüyorsun?" Dedi,
"Yine ne saçmalıyorsun, Tom?" Bu sefer sakin ses tonumla konuşuyordum sabahkinin aksine.
Cevap vermemesini önemsemeden makyaj masamın önüne geldim, Mattheo'ya verdiğim kapatıcıyı burada görmemle kaşlarımı çattım. Ne ara getirip koymuştu bu çocuk? Her odama girdiği zaman fark etmiyordum cidden çok tuhaftı.
Belimde hissettiğim eller ile irkilirken Tom'dan uzaklaşmak için bir adım geriledim ve makyaj masasına çarptım.
"Uzak dur benden!" Diye bağırmamla yüzünde alaycı sırıtma belirdi. Belimdeki elleri kalçama doğru inerken yüzümü buruşturdum.
"Babana aşık olman ne kadar içler acısı." Diye mırıldandı.
"Sen benim hiçbir şeyimsin." Deyip onu ittirmiştim.
Ondan kurtulduğumda hızla odadan çıktım. Nefes alış-verişim fazlasıyla düzensizken aşağı indim ve Mattheo'nun odasına girdim.
Odada olmamasını fırsat bilerek direkt lavaboya girmiştim duş almak için.
(medyaya ne giyindiğini koydumm)
🌷
Akşam yemeğine gelenler beni beklemeden çoktan yemeye başlamışlardı. Tom ve Mattheo'nun yanları boşken Tom'dan oldukça uzak tarafa yani Mattheo'nun yanındaki sandalyeye oturdum.
"Oraya değil, buraya oturacaksın Flora." Tom'un soğuk sesini duymamla parmağı ile gösterdiği sandalyeye baktım.
Clarine, masadaki gerginliği bozmak için konuştu;"Baba Tom'un biraz düzen takıntısı varda. Herkesin kendi yerinde oturmasına özen gösterir."
Mattheo, Clarine'a 'ne diyor bu?' bakışları atarken kıkırdamamak için zor durdum. Bacağımda hissettiğim eller ile yüzümdeki gülümseme silinirken, kulağıma yaklaşan Tom ile geriledim.
"Önüne dön Flora, sevgili kardeşime bakmanın sırası değil." Diye mırıldanmıştı.
Clarine'ın babasının bize tuhaf bir şekilde bakmasıyla önüme dönmüş yemeğimi yemeye başlamıştım.
Saçma sapan iş mevzularının konuşulduğu ortamda şu an aşırı gereksiz biriymişim gibi hissediyordum.
Yemek boyunca Clarine'ın Tom'a sarkıntılıklarını izlemiş, tamı tamına on kere ise göz devirdim.
Herkes salona gitmek için ayağa kalkarken ben hâlâ oturuyordum. Mattheo, bana bakmış kalkmadığımı fark ettiği zaman yanımdan geçip giderken omzuma dokunup öyle çıkmıştı. Tom, Mattheo'nun bu hareketine karşılık bize iğrenircesine bakarken onu aldırış etmemiş ayağa kalkmıştım.
Salona geçtiğimde herkes çok resmi şeyler konuşurken Draco ve Mattheo'nun arasına oturdum.
"Ne gerek vardı bu akşam yemeğine?" Diye mırıldandım.
"Açıklamaları gereken önemli bir durum varmış." Draco aynı benim gibi mırıldanarak konuştu.
O önemli açıklama her neyse şu an gram ilgimi çekmiyordu. Tek istediğim bir an önce şu gerici olan ortamdan çıkıp sahilde vakit geçirmekti.
Salona el ele giren Tom ve Clarine'ın birleşmiş ellerine bakarken ellerimi yumruk yapmış öylece onlara bakıyordum. Yumruk yapttığım elimin üzerinde hissettiğim sıcak eller ile Mattheo'nun ellerini ellerimin arasına almıştım.
"Sizi bu akşam bir şey açıklamak için davet ettik," dedi ve devam etti.
