kavga

33 7 0
                                    

Burak ve Ege bizi korurken Gece ile ben sandığı ses çıkarmadan açmaya çalışıyorduk. Yavaşça sandığa duğru ilerledik. Sandığı açtım ve anahtarlardan herhengi birini alıp sessizce yine sandığı kapattım. Gece Ege ve Burak'a aldığımızı işaretlerle söyledikten sonra merdivenlere doğru ilerledik.

Ancak elimdeki anahtar elimden kaydı ve yere büşmesiyle ses çıktı. İklim senin ben... Herkes sesin geldiği yere baktı. Yaratıklar bir anda oldukları yerde donup kaldılar. Yaratıklardan birisi 1-2 saniye durduktan sonra saldırıya geçti ve bize doğru gelmeye başladı. Hepimizin ağzı bir metre açık kalmıştı. Ege "koşun!" Diye haykırınca hemen kendimi toparlamaya çalışarak yerdeki anahtarı aldıktan sonra Gece'nin elini tutup bütün gücümle koşmaya başladım. Yaratıklar hemen arkamdalardı. En arkada ben vardım. İçimden bildiğim bütün duaları ettikten sonra Allah'a yalvarmaya başladım koşarken. Lütfen sonum böyle olamaz.

Merdiven çıkmayı bitirdikten sonra sınıfa doğru koşmaya başladık. Gece koşarken ayağı ölü bedenlerden  birine çarpıp yere düştüğünü gördüğüm anda hemen Gece'nin diğar kolundan tutup yerden kalkmasına yardım edip koşmaya devam ettik. Tam sınıfa girerken ayağımda birşey hissettim. Gece'nin elini daha sıkı tuttum. O sırada Burak ve Ege çoktan sınıfa girmiş bizi bekliyorlardı. Yavaşça göz ucuyla ayak bileğime baktığımda gözleime inanamadım.Olamaz yaratık ayaklarına dokunuyor!! Yerimde durdum ve kıpırdamadım.

Ancak bir gariplik vardı yaratık sanki bana birşeyler yapıyordu. Sülük gibi ayağıma yapışmıştı. Gerçekten iğrenç bir histi. Gece'de sanki olduğu yere çivilenmişti öylece yaratığa bakıyordu. Sınıfa baktığımda kapı açıktı ve bir anda kapının ucundan Burak ve Ege gözüktü. Bizi öyle görünce tam harekete geçeceklerdi ki onlara kaş göz yaparak buraya gelmemeleri gerektiğini söyledim. Ne dediğimi anladıktan sonra onlarda kıpırdamadılar. Yaratık biraz daha ayağımda hareket ettikten sonra yavaşça olduğumuz yerden uzaklaştı. O gidene kadar asla hareket etmedik. Yaratık gözümün açısından çıktıktan sonra hızlıca Gece'yi de peşimden sürükleyerek sınıfa soktum. Arkamızdanda Burak ve Ege geliyordu. Burak tekrardan kapıyı kapattı. Çok güçsüzdüm ne oluyor? Korkmaya başladım. Nefes alıp vermem iyice zorlaşmıştı.

Gece "İklim iyimisin ne oluyor?" Diye sordu endişeli bir şekilde.

"Bilmiyordum ama tek bildiğim o yaratığın bana bir şey yapmış olması."

Elif "off numara yapma İklim." Dedi ve gözünü devirdi. Pardon bu kendisini ne sanıyor götümün içindeki bok. "Sana şuradan bir çakarım numara yapmayı görürsün!" Diyerek haykırdım. Haykırdığım anda başıma fece bir ağrı girdi. Elif " sen kendini ne sanıyorsun?" Diyerek üstüme doğru yürümeye başladı. Tamam İklim sakin ol kavga etmeyeceksin. Çok yorgundum. Yaratık bana ne yapmıştı. Sakin olmak zorundaydım. Bırak konuşur konuşur susar.

"Cevap versene aptal!"

Ben kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum ama bu daha zorlaştırıyor. Sabır yarabbi. Sinirime hakim olarak en arkadaki sıralardan birine oturdum. Selim " bu arada anahtarları aldınız mı?" Diye sordu. Şükür yarabbi bir akıllı. Koşarken cebime sıkıştırdığım anahtarları çıkarmak için elimi cebime attığımda cebimde olmadığını fark ettim. Hızlıca diğer elimi diğer cebime attım. Orda da yoktu. Hayır olamaz! Anahtarlar yoktu! Benim yüzümden, beni yüzümden oldu? Selim bir terslik olduğunu fark etmiş olmalıki yanı başıma geldi ve elini uzattı.

"Anahtarları versene İklim."

"Ee... şey... anahtarlar yok!"

Herkes bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Boşuna gitmiştik.
Elif "şaka değilmi? Olamaz bu!" Dedi. Hava iyice kararmaya başlamıştı . Ailem ya onlara birşey olduysa?  Aklımda sadece negatif düşünceler vardı. Burak "ne yapacağız Şimdi?" Dedi kısık bir sesle. Ne yapmamız gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Başım fena halde ağırıyordu.

Asya, Elif ve Yağmur ağlıyordu. Yağmur'u teselli amaçlı ona sarılmak için ona doğru ilerledim ve sarıldım. "Tamam sakin ol yağmur." Gibi şeyler söyleyerek Yağmur'u teselli etmeye çalışıyordum. Elif çok yüksek sesle hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sesine bile tahamül edemiyordum. Elif ve Asya teselli edilecek insanlar değillerdi. Onlar kendilerini birşey sanatlardı ve sürekli insanlara zorbalık yapmakta usta hale gelmişlerdi.

Yağmur,Gece ve ben bir sıraya oturduk. Başımı Yağmur'un omzuna yasladım. Uykum vardı ve çok yorgundum. Evet bu durumda uyuyacaktım. Bazılarınız bana deli diyebilir ancak bunu ben istemiyordum. Piskolojik ve fiziksel bir hastalığım vardı. Tıpta buna hipersomnia deniyordu.

Yani uyku hastalığı. Her yerde uyuyabilirdim uyumamak için dirensemde daha çok uykum gelirdi ve hemen uykuya dalardım. Yorgun olmadığım halde süreki yordun ve bitkin bir şekilde etrafta dolaşırdım. En kötü hastalık bu diyebilirdik. Bu olmasada benim için öyleydi. Kendimi çok yorgun hissediyordum.

Uyumak istiyordum ama ya ben uyurken içeri bir yaratık girer diye uyumak istemiyordum. Hastalığımı bütün sınıf biliyordu. "Gece çok uykum var." Dedim esneyerek. Gece " uyu sen birşey olursa seni uyandırırım." Dedi gülümsemeye çalışarak. Gözlerimi kapattım.

"Biz bu haldeyken gerçekten uyuyacakmısın?"

"Hipersomnia hastasıyım." Diyerek kısaca açıkladım ve gözlerimi açtım.

Burak "hipersomnia'mı o nasıl bir hastalık?" Diye sordu meraklı bir şekilde. "Biriniz Burak'a anlatabilir mi? Yorgunum biraz sonra uyurum." Diyerek sızlandım ve tekrardan gözlerimi kapattım.

"Sürekli uykusu var yorgun olmadığı halde sürekli yorgun ve bitkin oluyor."

"Tamam anladım."

Sen ciddimisin? En azından geçimiş olsun falan dersin ya. Bunu söylerken bir mimiği bile oynamamıştı. Ahh bunun nesi var? Ben kendi kendime konuşurken uykumla olan savaşımda yenilerek kendimi uykunun kollarına bıraktım. Gözlerimi aralayıp uyumuş olan Tağmur'un omzundan kafamı yavaşça kaldırdım. Herkes uyuyordu. Etrafa baktığımda bir kişinin eksik olduğunu gördüm. Burak yoktu. Kafamı pencereye döndürdüğümde Burak'ın camdan dışarıyı izlediğini gördüm. Yavaş yavaş ayağa kalktım ve Burak'ın yanına gidip yanında durdum. Beni daha fark etmemişti. Kafamı cama çevirdiğimde güneşin daha yeni doğduğunu fark ettim. Çok güzel bir manzara vardı karşımda.

"Sen niye uyumadın?"

"Sen niye uyandın?"

"Ben daha şimdi uyandım seni göremeyince bişi oldu sandım."

Burak kaşlarını çattı ve şaşkın şaşkın bana dönüp bakmaya başladı. Hayır az önce ben ne dedim?! Burak "benim içi- neyse boşver şey birinin bir şey olursa diye nöbet yapması gerkiyordu. Bende gönüllü oldum." Dedi ve önüne döndü.

Kıyamet (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin