yara izinin içindeki yaratık

15 6 0
                                    

Ne yapmamız gerekiyordu? Ablamın belinde neden aynı yara izi var? Ahh aklım allak bullak olmuştu. Gece yanıma geldi ve "İklim ne yapıyorsun burada?" Diye sordu. "Gece ablamın belindede aynı yara izi var." Dedim parmağım ile ablamın belini göstererek. Gece "başlayayım böyle işe ya." Dedi sızlanarak. Asya "off burası çok fazla ceset koktu atın şu cesetleri dışarıya." Dedi bir anda. Pardon. Efe ve Selim bana doğru gelmeye başladılar. "Bir adım daha atarsanız ikinizide yok ederim." Dedim parmağımı sallayarak. Selim "Bak İklim gerçekten üzgünüm ama bari balkona götürelim." Dedi. Gece "siz ne dediğinizin farkındamısınız? Ailesini ev kötü kokuyor diye balkona veya dışarı atamazsınız İklim'den önce ben sizi yok ederim." Diye haykırdı. Efe ve Selim geri adım attılar. Burak odaya girdi ve " ee aranızda yemek yapmayı bilen birisi varmı?" Diye sordu. Gerçektende hepimiz çok acıkmıştık. Ben makarna yapmayı biliyordum. " Ben makarna yapabilirim isterseniz." Dedim. Yağmur "İklim sen kendini yorma nasıl yapıldığını söyle biz yaparız." Dedi. Burak "evet gel sen mutfakta otur bize söyle biz hallederiz." Dedi. Gece'ye tutunarak mutfağa doğru gittik. Ben mutfakta duran bir sandalyeye oturdum ve diğerlerine ne yapmaları gerektiğini söyledim. Herkes bana "tuz nerede? Şu nerede bu nerede bunu yaptıktan sonra ne yapacağım?" Gibi şeyler söyleyerek başımı şişiriyorlardı. "Oho siz bu hızla devam edeceğinize verin ben yapayım daha hızlı yaparım." Dedi. Ege "hanımefendi için yemek yapıyoruz birde beğenmiyor." Dedi gülerek. Gece makarnanın sosunu yaparken "ya siz konuşmadan bir iş yapamıyormusunuz susun da!" Dedi. Hepimiz Gece'nin söylediği şeye güldük. Bir saat içinde makarna hazır olmuştu. "Yağmur "bitti buyurun makarnanız!" Dedi mutlu bir şekilde. "Allahıma şükürler olsun bugünde aç kalmayacağız." Dedi Kerem. Hepimiz yemek masasına oturduk ve afiyetle yemekleri yedik. Elif "off ben bunu yemem." Dedi. "Beğenmiyorsan kapı orada." Dedim gözlerimi devirerek. Elif sızlanarak çatalını aldı ve tabağındaki makarnayı yemeye başladı. Karnımızı doyurduktan sonra hepimiz salonda toplandık. Çok uykum vardı uyumamak için kendimi zor tutuyordum. Gece bunu fark etti ve "canım uykun gelmiş çok belli hoş gelmiş benim uykumda geldi gel birlikte uyuyalım." Dedi gülümseyerek. Olur anlamında başımı salladım ve birlikte annemin odasına girdik. Annemle babamın yatağına birlikte uzandık. Anında uyumuştuk. Uyandığımda Gece bana sımsıkı sarılmıştı. Onu çok seviyordum. İyiki arkadaş olmuştuk. Gece gözlerini açtı ve "Ne zaman uyandın?" Diye sordu. "Az önce." Diyerek yanıtladım. Birlikte ayağa kalktık ve diğerlerinin yanına gittik. Diğerlerinin yanına giderken balkondan sesler gelmeye başladı. Balkona doğru gitmeye başladım. Balkona çıktığımda gözlerime inanamadım. Rüzgar,Selim,Kerem,Ahmet,Asya ve Elif aliyenin cesetlerini balkona taşımışlardı. Bunlar kimden izin aldı? "SİZ NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ?" Diye haykırdım. Bu kadarı çok fazlaydı. Hepsi beni ve Gece'yi görünce telaşlandılar. Gece "siz kimden izin aldınız lan?!" Diye haykırdı. Diğerleri de koşarak yanımıza geldiler. Burak "ne oluyor bur-a-da?!" Dedi. Burak diğerlerini görünce şoka girmiş gibi bakmaya başladı. Burak'a döndüm ve "neden engel olmadın onlara?" Diye sordum kaşlarımı çatarak. Burak "bilmiyordum bilseydik engel olurdum zaten!" Dedi kendini savunmaya çalışarak. Diğerlerine döndüm ve "bu fikri ortaya kim attı?" Diye sordum. Herkes parmakları ile Asya'yı ve Rüzgar'ı gösterdi. Rüzgar'ın yanına gittim ve ona güzel bir tokat attım. Ama güzel bir ses çıktı. Çok sinirlenmiştim. Rüzgar'a tokat attıktan sonra sıra Asya gerizekalısındaydı. Asya'nın yanına gittim ve saçından tuttum kulağına "Bir daha bana ve sevdiklerime dokunursan seni bu balkondan atarım orada ölmasanda yaratıklar seni öldürür." Dedim sonrada saçını bıraktım. Gerçektende bu kadarı fazlaydı. Çok sinirlenmiştim. "Hepiniz defolun!" Dedim. Herkes balkondan çıktıktan sonra yere oturup ağlamaya başladım. Ben ne kadar güçlü durmaya çalışsam diğerleri güçlü durmamam için ellerinden gelen her şeyleri yapıyorlardı. Yerde yatan babamın cesedine sarılarak ağladım. "Baba sana çok ihtiyacım var neden beni bıraktın?" Dedim. Korkuyordum her şeyden çok korkuyordum. Çok çaresizdim ve çok bitkindim. Yarım saat babama sarılarak ağladıktan sonra bir ses duydum. Efe'nin çığlık sesiydi. Hızlıca ayağa kalktım ve koşarak diğerlerinin yanına gittim. Salona girdiğimde yerde acı içinde kıvranan elini sıkıca tutmuş Efe duruyordu. Diğerleri korku ve endişe içinde sadece Efe'ye bakıyorlardı. Ama neden benim ayağım acımıyordu. Normalde aynı anda aynı acı oluyordu. Ama benim ayağım acımıyordu. Ancak bir anda Efe'nin kolunda olan yaranın içinden bir yaratık çıktı. Gözlerime inanamıyordum. Çok iğrençti. Hiç ses olmamasına rağmen yaratık bize doğru saldırıya geçti. Burak hızlıca elindeki bıçağı yaratığa sapladı. Efe'ye tekrar baktığımda yerde baygın duruyordu yada ben öyle sanıyordum. Yavaş yavaş Efe'ye doğru ilerledim. Yanına gidip nabzına baktığımda nabzının atmadığını hissettim. Hayır gerçekten ölmüşmüydü? Diğerlerine baktım ve sadece "malesef.." diyebildim. Bu ne demekti. Koluna baktığımda yaranın içinden yaratık çıktığı için yara izi genişlemişti. Yaranın içinden tekrar yaratık çıkar diye Efe'den uzaklaştım. Hepimiz çok korkuyorduk. Gerçekten ne olacaktı bize? Bu sorular kafamda dolaşırken Burak masanın üstündeki beyaz örtüyü kaldırıp Efe'nin üstünü örttü. Kalbim çıkacakmış gibi atıyordu. Bir saniye Efe'nin kolunda olan yara izi bendede olduğuna göre benim ayağımda olan yara izindendemi yaratık çıktıktan sonra ölecektim? Hayır ölmek istemiyorum. Ne yapmam gerekiyordu? Bendemi ölecektim. Ayağa kalktım ve koşarak ablamın belindeki yaraya bakmak için tekrar balkona çıktım. Ablamın belindeki yara izine baktığımda aynı izin Efe'de de olduğunu anladım. Ahmet ve ben ikimizde ölecektik. Sakin olmam gerekiyordu. Ama nasıl olayım ölecektim. Çok korkuyordum. Bundan kimseye bahsetmedim çünkü öleceğim gerçeği en çok Gece'yi ve Yağmur'u çok kötü etkileyecekti. Gece oldu. Herkesin uyduğundan emin olduktan sonra odama gittim ve çalışma masama oturarak veda mektubumu yazmaya başladım.
Mektupta;

Canım arkadaşlarım bunu okuyorsanız muhtemelen ben ölmüşüm demektir. Gece özellikle sana söylüyorum canım kedim seni çok seviyorum ben ölünce kendine zarar verirsen bir daha dirilirim seni dövüp bir daha ölürüm. Seni çok seviyorum kendine çok iyi bak. Yağmur canım sen benim ikinci annem gibisin kendine çok iyi bak kendini sakın üzme seni seviyorum. Diğerlerine söyleyeceğim tek şey kendinize iyi bakın. Ege sen Gece sana emanet ona iyi bak olurmu? Burak belki yüzüne karşı söyleyemem ama sana çok aşığım.

Son yazdığım kelime bana çok yabancıydı. Bunu babam ve abim hariç kimseye söylememiştim. Bu bir ilkti. Ben masada otururken arkadan bir ses geldi. Telaşla arkamı döndüğümde karşımda ne yaptığımı anlamaya çalışarak bakan Burak'ı gördüm. Burak "burada ne yapıyorsun?" Diye sordu. "Hiiç şu içmeye gitmiştim burada bir şey gördüm sandım ama bir şey yokmuş uyumaya gidiyordum bende." Dedim telaşla. Burak uykulu olduğu için bir şey demedi. Ayağa kalktım ve yatağıma geri döndüm. Yatağıma döndüğümde aklıma mektubun açık olduğu geldi. Hayır umarım görmemiştir. Gidip alamamda. Off ne yapacağım. Umarım görmez düşüncesiyle uykuya daldım...

Kıyamet (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin