Neden bunları ben yaşamak zorundayım? Yere oturdum ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Buna inanmak istemiyordum ama ben evlatlıktım! Gece gözleri dolmuş bir şekilde yere çöktü ve bana sımsıkı sarıldı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Biraz ağladıktan sonra birazda olsa sakinlemeyi başarmıştım. Gece ve Burak zar zor beni ayağa kaldırıp bir koltuğa oturttular. Burak Gece'ye kaş göz işaretleriyle bana şu getirmesini istedi. Gece başını sallayarak yanımızdan ayrıldı. Burak önüme çöktü ve ellerimi tuttu. Onunda gözleri dolmuştu. Biz burada olmasak ağlayacak gibi bakıyordu. Gözlerinden her şey anlaşılıyordu. Burak "İklim güçlü dürmeye çalışma sen güçlü değilsin herşeyi içine atma. Şuan ağlamak yerine bir şeyleri kırmak istiyorsun ama yapamıyorsun gücün yetmiyor. Bu yüzden her zaman yaptığın gibi şimdide ayağa kalk ve gerçeklerle savaş. Benim tanıdığım İklim bunu yapardı..." dedi beni sakinleştirmeye çalışarak.
Gözlerimden istemsizce yaşlar akıp gidiyordu. Burak iki eli ile gözyaşlarımı sildi, ayağa kalkarak elini bana doğru uzattı ve "Gece ile benimle buradan kurtulmak istermisin tilki?" Dedi gülümseyerek. Gülmek istiyordum ama yapamıyordum. Zorda olsa yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirerek Burak'ın elinden tutup ayağa kalktım.
O sırada yanımıza elinde bir bardak su olan Gece geldi. Gece odaya girdiği anda koşarak ona sımsıkı sarıldım. Oda bana karşılık verdi. Gece'den ayrıldıktan sonra gözlerimden sebepsizce akan gözyaşlarımı ellerimle sildim. Gece "İklim daha iyisin değilmi?" Dedi endişeli bir ses tonuyla. "İyiyim ben." Dedim halsiz bir gülümsemeyle.
Burak "herkes iyiyse artık buradan gidebilir miyiz? Bıktım usandım." Dedi. Çok haklı. Gitmemiz gerekiyor. Evde bizi koruyacak birkaç eşya aldıktan sonra üçümüzde evin kapısının önünde toplandık. Eğer buradan çıkarsak ya ölücektik, yada kurtulacaktık. Hem korkuyordum hemde buradan kurtulma şansım azda olsa olduğu için heyecanlıydım. Burak kapıyı sessizce açtı ve birlikte yukarı çıkmaya başladık. Binanın kapısına vardığımızda hepimiz birbirimize baktık.
Çünkü buradan çıkarsak yüksek bir ihtimalle ölecektik, ancak buradan kurtulma şansımızda vardı. Birbirimize baktıktan sonra yavaşça kapının koluna elimi uzattım ve kapıyı açtım. Yavaş adımlarla dışarı çıktık. Etrafta hiç canlı yoktu sadece birsürü ceset ve yıkılmış binalar vardı. Gece arkadan yaratık saldırabilir diye sürekli arkaya bakıp duruyordu. Ve öylede oldu, bir anda Gece "yaratıklar koşun!" Diye haykırdı.
Arkamı döndüğümde bize doğru koşan yaratık sürüsünü gördüğümde gözlerim kocaman açıldı. Burak bir anda elimi tuttu. Burak'a döndüğümde "sadece koş hadi!" Dedi Burak. Tamam anlamında başımı salladığımda Gece'nin de elinden tutup koşmaya başladık. Bir yandan koşarken bir yandanda güvende olacağımız bir yer arıyordum. Yaratıklar bize yaklaşmışlardı.
Gece bağırdı "yapamıyorum, koşamıyorum!". Hayır hayır koşması gerek! "Gece koşmak zorundasın hadi yaparsın sen!!" Dedim onu güçlendirmeye çalışarak. Burak bir anda haykırdı "KOŞUN AVM'YE!!" Dedi parmağıyla karşıdaki avmyi göstererek. Hızlıca avmye doğru koşmaya başladık. Avm nin kapısına vardığımızda hızlıca kapıyı açıp içeri girdik. Allahtan kapı kilitli değildi.
İçeri girdiğimizde birkaç tane yaratık vardı. Üçümüzde yaratıklara elimizdeki bıçakları saplamaya başladık. Üçümüzde farklı yerlere ayrılmıştık. Ben tam yaratıklardan birine saplayacakken Gece'nin olduğu taraftan Gece'nin çığlık sesi geldi. Ben Gece'nin olduğu tarafa doğru kafamı çevirdiğimde yaratık bana doğru saldırıya geçti. Bir anda arkamda bir şey hissettim. Arkamı döndüğümde Burak yaratığa bir bıçak saplamıştı. Gözlerim kocaman açılmıştı.
Burak "biraz daha dikkatli ol be güzelim." Dedi bana göz kırparak. Ne demeliydim? Durduk yere neden bana iltifat etti ki? Ama şuan tek düşünmem gereken şey Gece'ye ne olduğuydu. "Onu bunu boşver de Gece'nin yanına gitmeliyiz." Dedim ve arkamı dönüp Gecenin olduğu tarafa doğru koşmaya başladım. Gece'nin olduğu yere gittiğimde Gecenin yerde acılar içinde kıvrandığını gördüm.
Ancak bir gariplik vardı Gece omzunu tutuyordu. Hızlıca yanına gittim ve "ne oldu iyimisin?!" Diye sordum. Gece " y-...yara i-zi..." diyebildi zar zor. Nee!? Hayır olamaz! Elini omuzundan çektiğimde benim ayağımda olan yara izini aynısı Gece'nin omuzunda da vardı. Olamaz! Hayır kabul etmiyorum. O ölemez. "HAYIR OLAMAZ ÖLEMEZSİN SEN!!" Diye haykırdım.
Hemen Gece'ye sıkıca sarıldım. Burak'ta yanımıza geldi. Bir anda arkamdan tanıdık bir ses geldi. Ses Ege'ye aitti ve Ege "Gece... yaşıyorsunuz." Dedi. Gece'den ayrıldıktan sonra arkamı döndüm ve karşımda Ege, Sevgi,Elif, Asya, Selim ve Rüzgâr vardı. İyide diğerleri... diğerleri neredeydi? Diğerleri hızlı adımlarla yanımıza geldi. Burnum sızlamaya başlamıştı.
Ege hızlıca Gece'ye sarıldı. Ege'nin gözlerinden Gece'yi çok özlediği çok net bir şekilde belli oluyordu. Abicim diyorum "sana aşık" diye inanmıyor Gece. Ama hala onlara kızgındım. Bizi bırakıp gitmişlerdi. Ege Gece'den ayrıldıktan sonra ayağa kalktı ve Burak'a sarıldı. Burak ve Ege yakın arkadaşlardı.
Ayağa kalktım, gözlerim yavaştan dolmaya başlamıştı. Nedenini bilmiyorum. Ancak bir anda benim ayağımda olan yara yine acımaya başladı. Ama bu acı diğerlerinden çok farklıydı, çok fazla acıtıyor ve yanıyordu. Bu acı kelimelerle anlatılamazdı. Bir anda çığlık attım ve yere düştüm.
Ayağımdaki yara izine baktığımda yara daha da büyümüştü. Ahmet'e de aynısı olmuştu çünkü oda acı içinde bağırmaya ve yanağını tutmaya başlamıştı. En korktuğum şey ise Gece'ye bir şey olmasıydı. Gece'ye baktığımda oda bir anda çığlık atmaya başladı. Omuzunu sıkıca tutmuştu. Diğerleri üçümüzün başına toplanmıştı. Burak "ne oldu yine yara izimi?" Diye sordu endişeyle. "B-bu se-sefer f-arklı bu d-dayanılmaz!" Diyebildim zar zor.
Ayağımı koparıp atmak istiyordum. Çok acıyordu, zorda olsa Burak'ın da yardımıyla ayağa kalkmaı başarmıştım. Hızlıca bir mağazaya girdim ve kasanın olduğu tarafa doğru ilerledim. Burak'ta peşimden geliyordu. Kasanın çekmecelerine bakmaya başladım belki orada ağrı kesici olur umuduyla. Son olarak kırmızı bir çekmeceyi açtım.
Şükürler olsun! Çekmecede bir tane ağrı kesici ve bir adet te krem vardı. Hızlıca ağrı kesiciyi kaptım ve bu sefer su aramaya başladım. Muhtemelen yemekhanede vardı. Burak ve diğerleri bana şok içinde bakıyorlardı. Bunları yaparken ayağım çatlamak üzereydi. Bir anda durdum ve diğerlerine dönüp "öyle aval aval bakacağınıza gelinde yardım edin, ayağım çatlamak üzere." Dedim.
Allahım neden her şeyi ben yapıyorum ya? Suyuda aldıktan sonra ağrı kesiciyi ağzıma attım ve üstüne bir bardak su içtim. Gece ve Ahmet'e ağrı kesicileri içtikten sonra hepimiz bir mağazada oturduk. Çok yorgundum koşmaktan ayaklarım ağrıyordu. Gece bir anda "neden bizi beklemediniz?" Diye sordu diğerlerine öldürücü bakışlar atarak. Ege "söyledim size bakın sizin yüzünüzden Gece'de yaralandı." Dedi sinirle.
Burak "hayır sen neden gittin aga?" Dedi Ege'ye dönerek. Gece kaşlarını çattı ve Ege'nin cevabını beklemeye başladı. Ege tam ağzını aralayıp konuşacaktiki Elif Ege'nin lafını bölüp "beni bırakmak istemedi belki." Dedi. Ooo Elif onu demeyecektin işte. "Evet Elif'in helvasını kim kavuracak." Dedi Sevgi. Çok da haklıydı. Gece'ye baktığımda Elif'e öldürücü bakışlar atıyordu.
Gece'nin elini tuttum, Gece bana döndüğünde yapma değmez dedim ağız hareketlerimle. Gece tamam dermiş gibi bir bakış attı. Gece ölüne döndü, aklımda binlerce soru vardı. Ablam neden benden nefret ediyordu? Evlatlık olduğumu bana neden söylemediler? Bunları düşünmek bile benim üzülmeme yetiyordu.
Herkes bir şeyler saçmalıyordu. Çok gürültü vardı. Ahh bu ses dayanılmaz. Ayağa kalktım ve bulunduğumuz mağazadan çıkıp avm nin içinde dolaşmaya başladım. Diğerlerinin yanından uzaklaştıktan sonra rahatladım. Sessizlik bana çol iyi geliyordu. Etrafa bakıştırırken bir oyuncak mağazası gördüm ve içeri girdim. Küçükken sürekli benden bir yaş büyük olan ablamla buraya gelip oyuncak almak isterdik.
Ama babam burası çok pahalı olduğu için bize almadı. Artık asla alamayacak. Ben oyuncaklara bakarken bir anda arkadan Burak'ın sesini duydum. Hızlıca arkamı döndüğümde hayranlıkla beni izleyen Burak'ı gördüm. "Burada ne yapıyorsun?" Diye sordu. "Hiiç boşver, bir şeymi oldu?" Dedim elimdeki oyuncağı tekrardan yerine koyarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamet (Düzenleniyor)
Horrorİklim her zamanki gibi okuluna gider. Tam sınava başlayacakken bir anda deprem olur ve bazıları telaşla birbirlerini ezerek dışarı çıkmaya çalışırken , bazıları ise çök kapan tutun hareketini yaparak kendilerini korumaya çalışıyorlardı. İklim orad...