1 Hafta sonra
Gerçekten ne yapacağım seninle?
1 hafta önce ben uyumadan önce demişti bunları bana. Allah bilir ne demek istemişti. Bana güzelsin demeden güzelsin demişti. Bu adam beynimi yakıyor yemin ederim. Mamanın kapağını açıp Kıtırın kabına döktüm. Kıtır hemen gelip mamasından yemeğe başladı. Ben de üstümü düzelttim. Bu gün askeriyeye gidecektim. Hem Yaşar amca için hem de timle doğru düzgün tanışmak için. Üstüme beyaz bir kapşonlu, altımda bol paçalı pantolon giymiştim. Beremi ve eldivenlerimi giydikten sonra Ezgi'nin odasına doğru ilerlemeye başladım.
Ezgi de benimle gelecekti. Israrlarımla. Zar zor ikna etmiştim. Ezgi de üstüne yeşil bir kazak, altına da eşofman giymişti. Beresini ve eldivenlerini eline alıp yanıma yürüdü. "Hadi çıkmıyor muyuz?"
"Yürü yürü." Ayakkabılarımızı giyip yürümeye başladık. "Sende çok güzel olmuşsun, kimin için süslendin?" Ters bir bakış attı. "Biri için süslenemem mi gerekiyor, ben kendimi beğendiysem diğerlerinin düşünceleri umurumda değil." Kaşlarımı kaldırdım. "Tamam be bir şey demedim."
"Sen kimin için giyindin, yoksa Yiğit için mi?"
"Ezgi bir siktir git gözünü seveyim. Ben ne duydum bil bakalım."
"Dedikodu."
"Evet, bu Serpil Hemşireyle, Kalp Cerrahı Kadir var ya..." Ezgi den şaşırmış bir nida çıktı. "Ne diyorsun."
"Valla hastanede birbirlerine gülümsüyorlar. Kadir zaten çok soğuk biri."
"Ay bence hiç de yakışıklı değil, Serpil nasıl bakmış hiç anlamadım. Çok güzel, olgun bir kız."
"Dimi?" Abartarak söylediğim bu cümleye kahkaha attı. Askeriyeye gitmeden önce pastaneye uğrayıp baklava aldık. Artık askeriyenin önüne gelmiştik. Kapıda ki asker bize bakarken konuştum. "Yaşar Albay'ın ziyaretçisiyiz." Asker hemen kapıyı açtı. Yaşar Amca'nın kapısının önüne gelince kapıyı tıklattım. İçeriden Gel sesi gelince kapıyı açtım. "Yaşar Amca." Yaşar Amca'nın yüzüne koca bir gülümseme gelince konuştu. "Belgin, ne işin var kız burada?"
"Seni ziyarete geldim." Hemen yanına geldim ve ellerimi beline doladım. Ayrılınca "Bu da arkadaşım Ezgi." dedim. Ezgi gülümseyerek "Merhaba efendim."
"Efendim demene gerek yok kızım, Yaşar Amca desen yeter."
"Peki Yaşar Amca."
"E nasılsın kızım, bir ihtiyacın var mı?"
"Sağ ol Yaşar Amca. Keyfimiz yerinde elhamdülillah."
"Bu hergele sataşıyor mu sana, bak sataşıyorsa çekerim kulağını."
"Yok Yaşar Amca biz onunla böyle anlaşıyoruz." Yaşar Amca güldü.
"Küçükken de böyleydiniz. Bir çizgi film izlerken kavga etmiyordunuz."
"O benim oyun oynamıyor diye kavga çıkarıyordum."
"Şişmandı ya o zaman, özgüveni yoktu. Şimdi hay maşallah." Güldüm. "Ziyaretin kısası makbuldür, biz gidelim artık, daha buradayız. Timin yanına uğrayacağız."
"Tamam siz gidin tanışın benim hergelelerle."
Yaşar Amca'nın yanından ayrıldıktan sonra bahçeye, timin yanına doğru yürümeye başladık. Bizi ilk gören Alpay oldu. Hemen yanımıza geldi ve bize sarıldı. "Hoş geldiniz kızlar." Oturdukları masaya yürümeye başladık. İçlerinde tanımadığım bir kadın vardı. Biz de masaya oturunca konuştum. "Nasılsınız, iyisinizdir umarım."
"Allah'a şükür." dedi Fatih Abi.
"Şimdi içmeye kim gitmek ister?" Herkes ayağa kalktı ve koşarak odalarına doğru koşmaya başladılar. Denilen o ki herkes geliyordu. Tanımadığım kadın da dahi. Herkes asker kıyafetlerinin içinden çıkıp sivil hallerine dönmüşlerdi. Hızlıca bir bara gittik. İçerken herkesle konuşmuş, kaynaşmıştık. Herkes çok sempatikti zaten. Zamanla herkes sarhoş oldu. "Benim nöbetim var. Çıkmam lazım." Zaten içmediğinden anlamıştım. "Tamam ben seni bırakırım, çok içmedim zaten. Oradan askeriyeye giderim." Aslan'ın sözleri üzerine onu reddedemedi. Onlar çıktıktan bir saat sonra bir de çıktık.
"Ben seni bırakayım." dedi Yiğit. Arabaya bindik ve hiç konuşmadan evin önüne geldik. O da arabadan çıktı. Binaya girecekken aklıma bir şey geldi ve ona doğru tekrar döndüm.
"Sen geçen ben uyumadan önce bir şey dedin." Kaşlarını çattı. "Ne demişim?"
"Gerçekten ne yapacağım ben seninle, senin güzelliğinle." Gözleri büyüdü. "Sen nasıl duydun?"
"Ya tam uykuya dalacaktım ki konuştun bir de..."
"Bir de?"
"Saçlarımı öptün."
"Hass..."
"Ne o yüzbaşı, masken mi düştü?"
"Maskem yok ki düşsün." Ona doğru bir adım attım.
"Eminsin?" Oda bana doğru bir adım atınca aramızda boşluk kalmadı. "Hiç olmadığım kadar. Şüphen mi var?"
"Hayır, ama konuyu değiştirmeye devam edersen şüpheleneceğim."
"Konuyu değiştirdiği yok." Yüzüme doğru eğildi. "Sen den hoşlandığımı düşünüyorsan..." Dudaklarıyla dudaklarım arasında bir karış vardı. "Evet?"
"Eğer öyle düşünüyorsan..." Vakit kazanmaya çalışıyordu.
"Vakit kazanmaya çalışıyorsun."
"Dikkatine hastayım."
"Benim dikkatim değil, senin salaklığın."
"Eğer öyle düşünüyorsan... Doğru."
"Aşık değilsin yani." Her konuştuğumuzda dudaklarımız birbirine değiyordu. "Aşık değilim, deli divaneyim, etrafında fır dönüyordum anladın?"
"Anlamadım, anlatsana." dediğimde ona izin vermeden yakasındaki elimle onu kendime çektim. Ve ben daha ne olduğunu anlamdan kendimi evimde buldum.
**
Sabah uyandığımda başım zonkluyordu. Yatakta doğruldum ve yorgan üstümden düştüğünde benim ikizleri gördüm. Gözlerimi büyüttüm ve kafamı sol tarafıma çevirdim. Gördüğüm şey karşısında nutkum tutuldu. Yiğit çıplak bir şekilde yanımda mışıl mışıl uyuyordu. Büyük bir çığlık attım.
Ne oldu bu lanet olası yatakta?!
"Yiğit?"
"Belgin?"
"Yiğit?!"
"Belgin?!"
Uzun bir bakışmadan sonra ne yaptık biz diye düşünürken hızlıca birbirimize bakmadan giyindik. Ben ellerimle oynayarak ellerime bakıyordum. "Şey şimdi nasıl nedir bilmiyorum ama unutalım Yiğit." Yiğit'in yüzündeki hayal kırıklığını gördüm. "Yani biz arkadaşız. Ben dün ne olduğunu hatırlamıyorum, sende inşallah. Hem ben sana arkadaş gözüyle bakıyorum. Ama uzun süre görüşmeyelim. Lütfen." Yüzüne bakamıyordum. Çünkü yüzüne baksam bunları söyleyemezdim. "Eyvallah." dedi ve kalktı. Odanın kapısı açık olduğu için çıktığını duydum. Çıktığı an ağlamaya başladım. Hem pişman olduğum için hem de yalan söylediğim için.
-BÖLÜM SONU-
Hepinizi zort ettim dimiiii
Daha çok şaşıracaksınız.
Neyse bir daha ki bölüm haftaya gelir.
Sizi çok sevenzi
İg: cinayaslan0
TİKTOK: cinayaslan0
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskambil
Teen FictionBelgin normal bir hayatı olan bir kızdı. Üniversiteyi yeni bitirmiş ve doktor olmuştu. Görev yapacağı yer olan Hakkari'ye gitmeden önce kendine iskambil falı açar.