"Şu kafanı lütfen sabit tutar mısın?" Yiğit'in kafasını tekrar diğer tarafa çevirdim. Çocuğumun sesi hiç çıkmadı. İçeride babamlar derin bir muhabbetteydiler. Küçük bandajı dudağına ve kaşına yapıştırdım. Burnunun kanamasını tampon yaparak durdurmuştum. Pansuman bitince bana dönmedi. Utanmıştı.
Kaşındaki bandajı öptüm yavaşça ve yine aynı sakinlikle dudağındaki bandajı öptüm. Kafasını bana çevirdi. "Bir şey olmayacak." dediğimde tebessüm ederek bana sarıldı. Yumuşak kumral saçlarını öptüm. "Biliyor musun seni çok seviyorum." Nazlı nazlı gülümsedim. "Biliyor musun bende seni çok seviyorum." Kafasını göğsüme yaslayıp daha çok sarıldı. İçeri bir anda Betül girdi. "Abla, babamlar sizi çağırıyor." Işık hızıyla kalktık ve salona gittik.
Bütün aile üyeleri bize bakıyordu. "Şimdu Yiğidum, yaptuğum şey içun özur dilerum. Ve düğun mevzusina gelursek." Heyecanla Yiğit'in elini tuttum. "Biz erken yapalum deruz." Yiğitle ikimiz aynı anda "Olur!" diye bağırdık. Herkes bize kahkahalarla gülmeye başlayınca bizde gülmeye başladık. "Bence iki üç aya yapalım." dedik yine Yiğitle aynı anda. Herkes daha fazla gülmeye başlayınca birbirimize baktık. Babam sonunda gülmesini durdurup "Haydi artık saat on iki herkes yataklarına." dedi ve ben Yiğit'in odasına girerken herkes bana baktı. Herkesle saçma sapan bir bakışma yaşadım. "Niye öyle bakıyorsunuz?" dediğimde babam "Kızım orası kimin odası?"
"Yiğit'in," derken bir farkındalık yaşadım. "Ya bir konuşup yatacağım." dedim ve onları geçiştirdim. Herkes odasına dağılırken odaya girdim. Birbirimize saçma bir sırıtmayla bakıyorduk. "Ya bir şimdi biz evlenecek miyiz?" Heyecandan konuşamadığı için başını hızlıca yukarı aşağı salladı. Yüzüne tatlı bir tebessümle baktım ve kocaman sarıldım. Oda bana kocaman sarıldı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi benden ayrıldı ama belimi bırakmadı. "Şimdi sen benim karım mı olacaksın?" Başımı hızla aşağı yukarı salladım. "Sen de benim kocam olacaksın. Yiğit biliyor musun, iyi ki o gün karşıma çıktın. Sanki seni görünce tekrar doğdum, mavi gözlerinde hayat buldum." Bana öyle bir baktı ki, sanki dokunsam ağlayacakmış gibi.
"Aslında bir şiir yazmıştım ilk karşılaştığım zaman. Askeriyeye gittim, aldım kalemi elime yazdım. Sonra ezberledim. Şimdi sana söyleme vakti." Heyecanla ona kulak verdim.
Sanki kara bir delik için çekiyor beni,
Nefessiz kalıyorum.
Gözlerini görüyorum sonra
Uğruna canımı vereceğim bakışlarını.Gülüşünü görüyorum sonra
Bakınca kalbim duracak gibi oluyor.
Can alıcı yüzünü görüyorum.
Kalbimi durdurmaya çalışıyorum.Elini uzatıyorsun bana.
Çıkarıyorsun beni bu kara delikten
Bakıyorsun bana en nazlısından
Kalbimi durduramıyorum.Dolu gözlerle ona baktım. Bütün şiiri gözlerime bakarak okumuştu ve bu şiiri bir tek bana yazmıştı. Kaşlarını yapay bir sinirle çattı.
"Ben bu şiiri ağla diye mi yazdım?" Uzun, yapılı kolları belimi sardı. Mis kokusunu içime çektim. Aynı yeni doğan bebek gibi kokuyordu. "Ulan adam, hiç mi acıman yok? Benimki de kalp."
Kırılacak bir şeymişim gibi anlımdan öptü. Bende kendi sevgi dilimi göstererek yanağını ısırdım. İkimizde birbirimize gülümseyerek baktık.
Yarım saat sonra yatakta birbirimize sarılmış konuşuyorduk. "E ne zaman gelinlik almaya gideceksiniz?"
"Yiğit bir bismillah. Yeni öğrendik evleneceğimizi."
"Doğru söylüyorsun." Oflayarak elimi göbeğimin yanlarında gezdirdim. "Çok kilo aldım ya."
"Evet ya, baksana her yerin bıngıl bıngıl." Elimin tersiyle yüzüne vuruyormuş gibi yaptım. "Yiğit, sana şurdan bir çarparım. Bir de duvar çarpar." dediğimde kısık bir kahkaha attı. "Sence bende bunları söyleyebilecek bir yürek var mı?"
Ağzımı şaşkınca açıp kaşlarımı kaldırdım ve kafamı sola yatırdım. "Ha sende bunları söyleyebilecek yürek yok ama her yerim bıngıl bıngıl." dedim. "Öyle olsun, öyle olsun." dedim ve onu yataktan ittim. Yiğit yeri boylarken ben yatağa yattım.
Yiğit yüzünü sıvazlayarak ofladı. Yerden kalktı ve odadan çıktı. Arkasından şaşkınlıkla baktım. Niye yanıma gelmemişti bu hödük!
Uyumaya çalıştım ama bebek kokusu olmadığı için huzursuz hissettim. Kaşlarımı çatarak tam yataktan kalkacaktım ki kapı açıldı. Gözlerimi kısarak baktım. Elinde Veronica Persica tutuyordu. Yanıma yatmadan önce çiçeği önümdeki komidine koydu ve yanıma yattığı anda ona sarıldım ve kafamı boynuna gömdüm. Bebek kokusu... Bayılırım.
Gülümsediğini hissettim. O da bana sıkıca sarıldı ve uykuya daldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskambil
Teen FictionBelgin normal bir hayatı olan bir kızdı. Üniversiteyi yeni bitirmiş ve doktor olmuştu. Görev yapacağı yer olan Hakkari'ye gitmeden önce kendine iskambil falı açar.