13. Bölüm

73 6 0
                                    

Herkes donup kalmış bize bakıyor, bir yandan da gülümsüyorlardı.

Annem hemen bize sarıldı. "Ben biliyordum," dedi. Sonra Özlem teyzem sarıldı. Herkes gülümseyerek bize bakıyordu. "Sabah Gümüşhane'ye gideceğiz, hadi eve gidelim artık." dedi babam. Bizim ellerimiz ayrılmamıştı hala. Yiğit sonunda konuştu.

"E düğün ne zaman?"

Tükürüğüm boğazıma kaçtığı için öksürmeye başladım. "Ula arkandan at mi koşturayi?"

"Yok, yani bence 2 aya yapalım-"

"Yiğitciğim, iki dakika gelsene canım." dedim ve kenara çektim ve annemlerden ileride yürümeye başladık. "Yiğit, ne saçmalıyorsun sen?!" Kaşlarını çattı. "Seviyor musun beni?" Kaşlarımı çattım. "Evet, bir şüphen mi var?"

"Ne alakası var?!"

"Ne demek ne alakası var? Neden sordun o zaman?!"

"Sende beni seviyorsun bende seni seviyorum, değil mi?"

"Evet?"

"O zaman yollarımızı birleştirmemiz lazım."

"Yiğit gerçekten çok erken. Daha birbirimizi yeni bulduk."

"Yeni bulduk, öyle mi?"

"Evet, daha yeni yeni tanıyoruz birbirimizi."

"Peki." dedi ve yürümeye başladı. "Yiğit, trip atmayacaksın değil mi?"

Şuan herkese esip kesen, herkesin korktuğu koskoca bordo bereli adamdan trip yediğime inanamıyordum.

**

Saat gece 2 idi. Ve ben şuan Yiğit'in yanına nasıl gidebileceğimi düşünüyordum. Beni annemle Betül'ün arasına yatırmışlardı. Tere yağdan kıl çıkarır gibi yorganın altından çıktım. Parmak ucunda Yiğit'in odasına yürüdüm. Yiğitler Trabzon'a taşındıkları zaman Yiğit'in kendi odası varmış o yüzden tek yatıyordu. Kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim. Tamda tahmin ettiğim gibi ayıcık tavana bakıyordu. Benim geldiğimi tahmin etmişti ki hareket etmedi. Yavaşça yatağına yaklaştım ve yanına yattım. Uzun süre konuşmadık. "Küs müsün bana?" Cevap vermedi. "Trip mi yiyorum şuan?" Arkasına döndü. "Oldu olacak başım ağrıyor de." Yine cevap vermedi.

Kaşlarımı kaldırdım. "Öyle olsun." Yine konuşmadığında yüzümü astım. Yavaşça kalkmak için hareketlendiğimde bileğimi tutmadı. Kaşlarımı çattım. "Bak gidiyorum. Bir daha nah gelirim." dedim ve dayanamadığı için bir kolunu belime atarak beni yatağa çekti. Şuan bana maviş maviş, içli içli bakıyordu.

Şimdi gel de düşme şu görüntüye!

"Sanırım biraz öküzlük ettim, özür dilerim." Sonunda konuştuğunda en cilvelisinden bakarak dudak büzdüm ve yanaklarını iki yandan sıktım. Diğer erkekler gibi rahatsız olmadı. Herkese esen Yiğit benim yanımda kediye dönüşüyordu. Herkese aslan bana kedi oluyordu. İşte bu yönünü çok seviyordum bir tek bana kızmıyor, bir tek bana çocuk yanını gösteriyordu. Yani koskoca bordo bereli yüzbaşı adam benim yanımda çocuk oluyordu. Diğer erkekler gibi asla değildi. Beni kırdığı zamanlar olmuştu ama hatasını hemen anlayıp özür diliyordu. Benimle küs kalmaya bile dayanamıyordu. Beni delicesine seviyor ve evlenmek istiyordu.

Şimdi gel de bu adama nikahı basma!

"Ya sen şaka mısın?! Yiyeceğim seni ha!" dedim ve yanağını ısırdım. Ellerimi boynuna sardım ve kendime çektim. Başı göğsüme yaslı duruyordu. Ellerini belime sarmıştı. Ben sağ ayağımı kaldırıp onun üzerine attım ve daha sıkı sarıldım. Saçıyla oynarken "Affettin mi beni?" diye sordu. Saçından öpüp "Sence?" dedim.

İskambilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin