10. Bölüm

111 7 2
                                    

Üniversite zamanım. Hiç sevgili derdim olmamıştı, sadece derslerime bakıyordum. Aşık olduğumu hiç hatırlamıyorum, çocukluğum hariç ve tek bir kişi; Ayıcık.

Aklımdaki plan şuydu; O da bana aşık olduğunu söyleyecek sonra sevgili olacağız ve evleneceğiz. Ama işler istediğim gibi gitmedi.

"Beni hata olarak gören biri mi söylüyor bunu?" demesiyle yüzümdeki gülümseme silindi ve yerini çatılan kaşlarım aldı. "Ne, ne diyorsun-"

"Benimle birlikte yatmanın hata olduğunu düşünen birinin bunu söyleyebileceğini aklım almıyor diyorum. Ya sen hangi yüzle benim karşıma çıkabiliyorsun?" Sinirliydi. Hem de çok sinirliydi. Dolan gözlerime engel olamadım ve yaşlar akmaya başladı. "Gerçekten birde sevgilin varken mi? Yazık." Tişörtünü tekrar giyerken duyduğum şeyle kaşlarımı çattım ve kapıdan çıkıyordu ki arkasından konuştum. "Sevgilim olduğunu nerden biliyorsun?"

O adımı atamadı. Derin bir nefes vererek bana döndü ve kapıyı kapattı. " Köpek gibi merak ettim seni, sana aşıktım anlıyor musun? O yattığımız gecede sana aşıktım. Hatta ben çocukken aşıktım ama bunu çocukluğuna verdim. Benim sevgimi görmeyecek kadar mı körsün?!"

"BURAYA NEDEN GELDİĞİMİ SANIYORSUN?!" O sinirliyse ben daha çok sinirliydim. "AŞKINI, SEVGİNİ GÖRDÜM ÇÜNKÜ, ANLADIM. SEVGİLİMDE AYRILDIM BEN."

"HİÇ BİR ŞEY ANLADIĞIN YOK-"

"BAĞIRMA BANA!" diye yükseldiğimde derin bir sessizlik oldu. Onun masmavi gözleriyle göz göze gelince kendimi kaybettim. Hızlı adımlarla ona sımsıkı sarıldım. Ağlamaya başladığım an o da bana sımsıkı sarıldı. Hani derler ya şöyle sarılsak geçerdi, bizde öyle sarıldık. "Özür dilerim sana bağırdığım için."

"Asıl ben özür dilerim seni hata olarak gördüğüm için. Ama bir süre arkadaş kalsak?" Uzun süre konuşmadık ama sımsıkı sarıldık. "Peki sen nasıl istersen." Gülümsedim. "Çok anlayışlısın ya, senin gibi bir erkeği kim kaçırır."

"San kaçurursun," Karadeniz kanalına geçince güldüm. "Ama ben sendan başkasuna yar olmam."

"Ula senun kafa iyuca tayyare olmuş da." Aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı. "Babanlar ne zaman gelecek?" Gözlerimi büyüttüm. "Lan koş Allah kahrı bela." Yiğit'in elinden tuttum ve çıkışa doğru sürüklemeye başladım. Arabasına koştuk ve hızlı bir şekilde bindik. "Babamın seni öldürmesini istemiyorsan ecelinden kaçarmış gibi sür ayıcık." dedim ve o da gaza yüklendi. Işık hızıyla havalimanına geldik.

Arabadan indiğimiz an babamın sert ifadesini gördüm ve ikimizde derin bir şekilde yutkunduk. Anneme baktığımda Yiğit'e gözleri dolu bir şekilde bakıyordu, ama şaşırdığım bir şey daha vardı; abimde yanlarındaydı. "Koçari..." Annem kollarını Yiğit'e sardı, Yiğit ona sarılan bedeni asla yadırgamadan sarıldı. Yirmi yıl... Koskoca yirmi yıl sonra ilk defa birbirlerini görmüşlerdi. Yiğit boyu uzamıştı, annem ise onun kollarında küçücük kalmıştı. "Uy benum paşam buyumüşte asker mi olmiş?" Göz yaşlarının arasında gülümsedi annem. "Züleyha teyzem benim." Yiğit ayrılıp elini öptü. Çekingen bakışlarını babama çevirdi. "Bekir amca..." Babam Yiğit'i kendine çekti ve babacan bir tavırla sarıldı. Konuşmadılar ama sarıldılar, sarılmaları sessiz konuşmalarıydı. Sonra abimle sarıldılar ve şükürler olsun benim olduğumu fark ettiler. Babam çatık kaşlarıyla bana döndü. Gülümsediğimde "Senu zillu kiz senu, kapmişsun yakuşuklu oğlani gülersun tabi." diye fısıldadı. Tek koluyla beni kendine çekti, sıkıca sarıldı. "Telefonda deduklarun doğri midur?" Soruyu cevapsız bırakarak anneme sarıldım. "Ula bu çocuk ne olmiş da? Allahum birde damadum olacak." Abime de sarıldığımda kulağıma "Bu benim eniştem olacak? Allah'ım günahım neydi." diye fısıldadı. "Ağla." dediğimde kafama vurdu. Kaşlarımı çatarak "Abi!" diye yükseldim ve bir tekme savurdum. Bacağımı havada tuttu ve ben olduğum yerde zıplamaya başladım. "Ula gafasız bırak ula kizı." Babamda araya girerek abimin kafasına vurdu. Abim beni bıraktığında Yiğit'e baktım. Şefkatli gülümsemeyle bize bakıyordu. "Hadi gelin arabaya binelim." diyerek konuyu değiştirdiğimde Yiğit ile abim bavullara sarıldı. Yiğit bagajı açtı, bavulları koydular ve babam öne benim oturmam için kaş göz yaptı. Bende karşı gelmeyerek ön koltuğa bindim. "E benum devrem nerda, ne yapayi?" Babamın sorusu üzerine konuştu Yiğit. "Babamla abim burada görev yapıyorlar, isterseniz götüreyim."

İskambilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin