"Melodi haydi. Geç kalacaksın!" "Tamam anne kahveyi bitirip çıkıyorum." "Tamam ama acele et! Yoksa antrenmana geç kalacaksın."
Derin bir nefes alıp elimdeki kahveni masanın üzerine bıraktım. Homurdanan anneme göz devirerek yanından geçip, elimi cibime salarak arabanın anahtarını aldım. "Görüşürüz!" diyerek arabama oturdum."Hadi, iyi dersler."söyleyerek yüzünde yalancı gülümseme yaratdı. Başımla onayladım. Arabanı çalıştırarak bale okuluna doğru yol aldım. İstanbul sokakları yağmurlu olsa da bulutlu bir sabahtı. Sokaklar, çocuklarını sabahın köründe özel okullarına götürmek için evden çıkan ebeveynlerin arabalarıyla dolmaya çoktan başlamıştı. Ancak gerçek yoğunluk için saat henüz çok erkendi.
Karşımdakı trafik ışığı kırmızıyı gösterince yavaşladım ve cebimdeki telefonu çıkardım.
*Bir yeni mesaj*
Lara: Matematik notları açıklanmış.
Derin bir nefes alarak direksiyonu bırakıp iki elimle telefona sarıldım. Kalp atışlarımın hızlandığını hiss ettim. Uzun zamandır bir not için bu kadar heyecanlanmamıştım. Son zamanlarda matematikten düşük not alıyordum. Bunun sebebi baleyle derslerimi çokta iyi yetiştirememdi. Tüm notlarımın iyi olmasına rağmen matematikin kötü gelmesi beni ister-istemez kötü hiss etdiriyordu. Ne kadar çapa harcasam da ilerleme kaydedemediğim tek ders matematikti. En çok sıkıntı çektiğim dersin notuna bakmak üzreyken her şeyi unutup gitmiştim.
Aynı anda hem dersleri yapıp, hem baleyle meşgul olmak kolay olmasa da performansımı mümkün oldukça zirvede tutmaya çalışıyordum. Ama zorlanıyordum. Zaman benim en büyük düşmanımdı. Belki günler 48 saat olsa her şeyi mükemmel derecede yapabilirdim. Ama gün 24 saatten ibaret olduğundan çok zorluk çekiyordum. Ayriyetten annem beni çok zorluyordu. Benden hep iyi performans bekliyordu. Baleyi iyi şekilde tamamlasam da notlarım kötü geldiğinde benim canımı okuyordu. Bu seferde matematik kötü gelse beni gerçekten öldürecekti.
Tüm bu düşüncelerin içinde kaybolduğumda arabamın güçlü bir darbe aldığını hiss etdim. Sabahın köründe sinir krizi geçirmek için bu iyi bir sebepti. Telefonu yan koltuğa fırlatarak, koruyucu kemerimi açıp hışımla arabadan indim. Arkada öfkeyle arabadan inen kişi hasarı kontrol edebilmek için yanıma geldi. Sarı saçları, 1.90 metre olan boyu ve deniz mavisi gözleri vardı. Sert elmacık kemikleri bile benim hiç dikkatimi çekmemişti. Benden çokta büyük görünmüyordu, 23 yada 24 yaşlarında biriydi. Çok yakışıklıydı. Ama beni asla etkilememişti. Ona bakınca hissettiğim tek duygu öfkeydi.
Ellerinden birini montunun cibinden çıkarıp parmaklarını sarı saçlarının arasında gezdirerek mavi gözleriyle hasarı kontrol etti.
"Neden ışıklara bakmıyorsunuz? Işıklar kırmızını gösteriyor. O zaman neden sabah sabah keyfimi kaçırıyorsunuz?" Sinirden ağlayacaktım. Bir bu eskikti. Ben sinir krizi geçirecek haldeyken o umursamaz ve boş gözlerle bana bakıyordu. Yüzünde bir gülümseme yarattı. Ne yani, bu kadar mı komik görünüyorum?
"Sakin olun. Birincisi, arabanıza doğru düzgün vurmadım bile. İkincisi ise araba kullanırken telefona bakmamalısınız."
"Kırmızı ışık!"Onun kıkırdadığını görünce bana daha fazla öfke geliyordu. Daha fazla söylenmeye başlayacaktım ki telefonunun çaldığını görünce arabasına geçti. "Neyse, görüşmek üzere." "Görüşmemek üzere" diye sinirle ona bağırdım. Ayrıca nerede görüşecektik ki?
Arabama geri döndüğümde ilk işim saati kontrol etmek oldu. Dersin başlamasına daha vardı. O yüzden bir azda olsa rahatlamayı başarmıştım. 5 dakika sonra artık sinirim geçmeye başlamıştı. Daha sonra aklıma birden bir şey geldi. "Adil herif! Onun yüzünden notuma bakmayı bile unutmuşum." Kendimden habersiz alt dudağımın sağ tarafını kemiriyordum. Arabanı durdurdum. Telefonu açıp notuma baktım. 68 almıştım. "Kötü değil, yani en azından daha kötü de olabilirdi." diye mırıldandım ekrana bakarak. Daha sonra düşündüm. Ve kendimi yine de sinirlendirmeyi başardım. "Daha iyi de olabilirdi." Kendi kendime mırıdanıyordum sürekli. Ve kendimi sinirlendiriyordum. Telefonu sinirle yanımdaki koltuğa attım. Ve arabanı çalıştırdım. Kendime söylemek için pozitiv bir şey arıyordum. Nihayet bulabildim. "Sorun değil Melodi. Finalde toparlarsın." Daha çok kendi kendime konuşuyordum.
Ailedeki tek çocuk bendim. Babam yıllar önce vefat etmişti. Sanırım benim 10 yaşım vardı. Ve şimdi 18 yaşındayım. Aradan geçen 8 yıl boyunca babamı çok özlüyordum. Lafı aramızda babamı annemden daha çok seviyordum. Annem sanki bir imparatordu. Ya da bir kraliçe. Bana durmadan emirler veriyor, beni hep sıkıyordu. Kısaca benimle çok ciddi davranıyordu. Ve bu, benim anne kız ilişkisinde en nefret ettiğim şey. Anne kız ilişkisinde sevgi olmalı, arkadaşlık olmalı. Ama bizde böyle bir şey yok. Bazen annemin sevgisinden bile şüphe duyuyordum. Hatta bazen değil! Her zaman.
Bu düşüncelere daldığım zamanda artık bale okuluna gelmiştim. Ben 4 yaşımdan itibarem baleyle meşgul oluyordum. Ve baleyi çok seviyorum. Hatta en sevdiğim şey baleyle meşgul olmak. Sanırım annemin benim için yaptığı en iyi şey. Bu yüzden ona minnettarım. Baleyle meşgul olurken streslerimi, sinirimi, düşüncelerimi atıyordum. Kısaca rahatlıyordum.
Okula girdiğimde ilk işim soyunma odasına gitmek oldu. Bale kiyafetlerimi giydim. Daha sonra dans edilen yere geldim. Burada arkadaşlarım azdı. En yakın arkadaşım Lara okuldan arkadaşımdı. Burada ise kızlar bana çok yapmacık geliyor. O yüzden onlarla çokta iyi anlaştığım söylenemezdi.
Isınmaya başladığımda Ecemin yanıma geldiğini gördüm. Burda iyi anlaştığım tek arkadaşım Ecemdi. "Nasılsın Melo?" "İyidir senden?" "Bende de iyi. Noldu sinirli görünüyorsun?" "Hangisini anlatıyım Ecem? Annemin her zamanki gıcık karakterini mi? Arabama çarpan geri zekalını mı? Matematikten 68 aldığımı mı?" "Aslında hepsini anlatdın." dediğinde beni güldürmeyi başardı. O yüzden Ecemi seviyordum. Çok pozitif, akıllı biriydi. En sevdiğim özelliği ise zor anlarda beni güldürmeyi başarmasıydı. "Ecem ciddi bir şey konuşuyorum!" derken bile gülüyordum. "Bir şey söylemedim ki." O da gülüyordu. "Güldürmeyi bırak, bana pozitif düşünmek için bir şey söyle." "Tamam. Birincisi anneni takma, her zamanki hali. İkincisi matematikten üzülme. Daha kötüsü olabilirdi. Dua et 30 falan almamışsın." söyledikten sonra durdu. "Araba için bir az açman gerek." "Neyi?" "Pozitif bir şey söylemem için. Kısaca bir konuş." Olanları Eceme anlat. O ise ağzı açık beni dinledikten sonra söylediği ilk cümle bu oldu. "Bu ne lan. Demirden filan mı yapılmış bu? Nasıl bu kadar duygusuz ola bilir?" "Bilmiyorum! Allahtan hasar az. Yoksa vallah gebertirdim onu." Gülerek bana baktı."Kızım takma. Söylediğin gibi hasar az. O zaman bitti. Düşünüp sinirlendirme kendini."
Gülümseyerek ona baktım. "Teşekkür! Bir az da olsa rahatlattın." Başıyla beni onayladı. Daha sonra gözlerim sımsıkı yaptığı saçlarına kaydı."Ecem. Bakıyorum yine gözlerin kaymış." Neyden bahsettiğimi anladığı an gülerek "Bu sefer o kadar da sıkı yapmadım." söyledi. "Bu sıkı değilse sıkı olan halini görmek istemiyorum." "Kızım o kadar da değil be." "Ecem bize topuz yapın dedilerde sen kafanı resmen cezalandırıyorsun!" Bunu söyledikten sonra bir şey söylemedi. Topuz söylemiştiler ama bu kadar sıkıya ihtiyaç yoktu. Ben de her zaman topuz yapıyorum ama normal sıkıyla.
Isınmanı bitirdikten sonra öğretmenimiz geldi. İsmi Arazdı. Onu hiç sevmiyordum. Eski eğitmenimiz bizi daha iyi yönlendiriyordu, eğitiyordu. Bu adanmsadece burada durup bize bakıyordu. Ecem hemen yanımdaydı. "Geldi yine buz küpü." Bunu duymuş olmalıydı ki bana döndü. "Sen kendini ne zannediyorsun?" Kaşlarımı çattım ve yüksek tonla sordum "Anlamadım?" "Seninle konuşuyorum Melodi. Sen söyledin öyle değilmi?" "Evet ben söyledim. Ve bunu hakketdiniz." Kaç gündür bize doğru düzgün ders vermemiş gibi birde bana durmadan kaba ve kötü davranıyordu. "Derhal çık buradan. Beni senin sesini duymak değil yüzüne bile bakmak istemiyorum!"
Bunu söyler söylemez bende onun gözlerinin içine bakarak "Harika! Bende bayılmıyordum size!" söyledikten sonra hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Ecemin "Melodi, dur!" demesine bile arkamı çevirmedim. Tam kapıdan çıkacağım esnada sevgili Arazın sesini duydum."Kim beni beğenmiyorsa kapı orada." Kimse korkusundan oradan çıkamadı. Bu yüzden kendimle gurur duyuyorum. Herkesin yapmaktan kortuğu şeyi yaptığım için.
Helooo. Yeni maceranın, yeni hikayenin ilk bölümüüü. Nasıldı? Ana karakterimizi beyendiniz mi? Sizce sonda haklımıydı? Her cümartesi yeni bölümle karşınızda olacağım. Şimdilik göşrüşmek üzere. Seviliyorsunuz♡~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALERİNA
RomanceMelodi, yetenekli bir balerindir. Bir gün ailesi onu efsanevi balerin okuluna getirir. Bu özel okul buraya gelen tüm yetenekli balerinlere kapılarını açmıştır. Ancak, sadece en iyilerin hayalini gerçekleştireceği bir yerdir. Melodi, diğer yetenekli...