🌑 29.02.1992 bir kurdun doğuşu

319 19 25
                                    




''Doğum günleri hep yeniden doğuş değildi,
kimi zaman hep yeni bir kaybedişti.''



29.02.2008
Isparta



Doğum günleri daima sevinç ve huzur dilekleriyle kutlanır, pastalar kesilir, mumlar üflenirdi. Fakat bu herkes için böyle değildi. Bazıları için o gün dünyanın en mutlu günüyken, bazıları için ölümden beter günlerdendi. Nefes almanın zehir olduğu günlerdi.

Yavuz içinde bu böyleydi bugün. Zira bugün doğum günüydü ve o doğum gününde erkek kardeşini kaybetmişti. Tek gücü olan kardeşini. Tek dostunu ve sırdaşını. Bugün o doğmuştu ama aynı zamanda onun kopyası olan kardeşi de ölmüştü. Bir can gözlerini aralarken, bir can kapatmıştı.

Oğuz.

Yavuz'dan iki yaş küçüktü fakat aralarında hiç yaş farkı yokmuş gibi geçinirlerdi. Birbirlerini tamamlıyorlardı aslında. Bakılınca çok zıtlardı. Ama bir o kadar da aynı. Yavuz kumraldı, ela gözlü, kumral saçlıydı. Oğuz ise beyaz tenli, kestane saçlı, kahve gözlüydü. Fiziki özellik olarak Oğuz daha iriydi. Boy olarak aynı olsalar dahi, yan yana geldiklerinde Oğuz daha iri gösteriyordu. Bundaki sebeplerden biri ve en önemlisi ise Behzat Özçelik'in evlatlarını daha küçük yaşlarında askerî eğitimden geçirmesiydi. Bu eğitimlerden en çok etkilenense Oğuz olmuştu.

Karakteristik özelliklerine bakınca Yavuz daha sessizdi, bir köşeye çekilir uyuklardı çoğu zaman fakat Oğuz daima çılgın olan taraftı. Kanı deli akıyordu. Sürekli hareket hâlinde olmayı, bir yerlerde macera peşinde olmayı seviyordu. Kısaca Oğuz daha atikken, Yavuz daha pasifti.

Daha 15 yaşındaydı Yavuz, hayattaki tek gücünden ayrılmıştı. 15 yaşında aslında dünyanın ne kadar acımasız olduğuna şahit olmuştu. Babaları onları daima bunlara hazır etmek adına eğitmişti fakat insan, kendi canından kanından olan birini kaybedince asıl o zaman anlıyordu hayatın acımasızlıklarını. Ve Yavuz da, 15 yaşında anlamıştı.

Daha 13 yaşındaydı Oğuz, ömrünün ilkbaharını dahi yaşayamadan varlığını sildirmişti hayattan. Daha o yaşında hayatın zorluklarıyla tanışmıştı. Bir aile olmayı, aileden vazgeçmeyi, zorunda bırakılmayı ve kayıpları daha o zamandan öğrenmişti.

Sevmezdi işte Yavuz, doğum günlerini sevmezdi. Ona erkek kardeşini kaybettiği günün şafağını hatırlatırdı. Bu yüzden sevmezdi. Her doğum gününü, normal bir gün gibi geçirirdi. Bir kez daha mum üfleyip, bir hayatı söndürmemek için.



29.02.2012
Irak sınır bölgesi



Doğum günleri, artık ölüm günleriydi Yavuz için.

KANLI AYWhere stories live. Discover now