ON BEŞİNCİ BÖLÜM

338 29 24
                                    

ali kınık - tanrının ordusu
büşra bilge demir - kerkük zindanı
edip akbayram - aldırma gönül
manas - gözlerin elaya
emir yılmaz - kolay değildir
pera - sensiz ben (bu şarkıyı iyi dinleyin, birkaç bölüm sonra sözlerinin anlamlarını daha iyi kavrayacağız.)
selda bağcan - öyle bir yerdeyim ki


🌑


''KERKÜK'ÜN ZİNDANI''


His yok, hareket yok, acı yok...
Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana...
Sen böyle değildin.
Feryadı bırak kendine gel,
çünkü zaman dar...
Uğraş ki,
telafi edilecek bunca zarar var...

Mehmet Âkif Ersoy



''Tarihini kanla yazmış bir milleti, kan dökerek korkutamazsınız.''



***



Hakkâri - Irak sınırı



Yorgun ve yolcuydu dağların gardiyanları.

Yağmurun ıslattığı bu dağlarda, nöbettelerdi. Yorgunlardı, çok yorgunlardı fakat yolları uzundu. Hava soğuktu. Fakat vatan aşkının ısıttığı gönüllerine bu soğuk değmiyordu. Çünkü onların gücü vatan aşkından doğuyordu. Her sabah güneş üstlerine doğsun diye savaş veriyorlardı. Onlar bir bayrak var olsun diye can verirlerdi de boyun eğmezlerdi. Hepsinin bildiği tek şey buydu. Can ver ama boyun eğme.

Çünkü Türk boyun eğmez. Tarihin hiçbir döneminde Türk boyun eğmez. Dün gibi, bugün gibi, yarın da olacağı gibi.

Siyah tüm asilliğiyle varlığını korurken, saatlerdir yağan yağmur da siyaha yıldız oluyordu. Yağmurlu bir gecede gökyüzüne yıldız oluyordu. Ay, yıldız ve gece. Kurtların uğultusunun kesilmediği bu saatlerde dağlarda silah sesleri yankılanıyor, yağmur damlalarının arasından kurşunlar uçuşuyordu. Sonra bir rüzgâr esti, tüm leşleri temizledi.

Ardında durduğu kayanın kenarından bir taş yuvarlandığında hızla kafasını geri çekti Yavuz. Düşmanın kalleş kurşunuyla değil de, dağların darbesiyle gidecekti az kalsın. Sesli bir nefes verip ileri atıldı ve karşı kayaya ilerleyene dek açıkta gördüğü tüm teröristlere ateş etti. Saatlerdir dağlardaydılar. Gün henüz doğmamıştı. Hava soğuk, yürekler sıcaktı. Ve sis timi, yine görünmeden görüp, ölmeden dönmeye çalışıyorlardı.

İsimleri gibi. Sis. Gözün gözü görmediği her yerde görünmeden görürdü onlar.

''Herkes başlangıçtaki yerlerinde hazır beklesin!'' Diye net bir emir verdi. Yüzüne düşen yağmur damlalarından sıkılmıştı. Ateş etmeden hemen önce elini kaldırıp yüzünü sildi. Tekrar pozisyon alıyordu ki silahı tutan elinde gördüğü kan ile duraksadı. Yaralanmıştı. Ela gözlerini kısıp elini tekrar yüzüne attı. Yine kan vardı elinde. Muhtemelen bir yere çarpmıştı. Kaşlarını çatıp derin bir nefes verdi ve umursamadan önündeki kayaların ardına saklanmış çakallara nişan aldı.

KANLI AYWhere stories live. Discover now