0.6

285 32 10
                                    

Osman Alp Atay

Acaba ben mi yanlış anlıyordum? Karşımda duran kadın bana anonim olarak nefretini kusan kişi miydi?

Bir yıldır aynı okulda görev yapıyorduk ve ister istemez muhabbetimiz olmuştu. Soğuk biriydi ama aynı zamanda bana karşı bunu kırmaya çalışıyordu. Hatta bunu Tuba da fark edip bir süre benle dalga geçmişti.

"Herkese hır sana mırr..." deyip evin içinde kahkalarla Deniz'in taklidini yapıyordu.

Bana gelen mesajlarda sevgi olsaydı belki o derdim ama ya nefret? Aşkını böyle mi dile döküyor acaba?

"Daldınız hocam?" bir kaç santim önümde yükselen ses ile irkilip kendime geldim ve Deniz'in mavi gözleri ile aramda çok az bir mesafenin kaldığını gördüm.

Yok hocam çok yaklaşmadınız! Ağzımın içine de girseydiniz!

Hızla bir adım geriye gidip kaşlarımı çattım. "Daldım diye de ağzıma girmenize gerek yok. Öğretmen evindeyiz hocam. Burda herkes birbirini tanıyor, yanlış anlaşılacak!" Sakin tuttuğum sesim ile onu direkt uyarma gereği hissettim.

Gözlerinde bir an hayal kırıklığı gördüm ve bunu saniyeler içinde sildi. "Adınızın yanında ismim geçerse bu kadar rahatsız mı olursunuz hocam?"

Omuz silktim. "Adımın yanına sadece sevdiğim kadının ismi geçebilir, hocam."

Bir an büyülenmiş gözlerle bana baktı. Yanlış bir şey mi dedim diye düşündüm. Ben şimdi ayak üstü kadına umut mu verdim? Ama onu bile kastetmiyordum ki!

"Böyle bir adamı bu devirde bulmak zor." hayranlıkla çıkan sesine gözlerimi devirdim.

"Sevdiğim kadın için kolay olcak eğer şu evden kurtulursam. Bu yer yüzünden sevdiğimi bulamayacağım gibi." Denizde burda kalıyordu ve an itibarıyla onu kast etmediğimi anlamıştı.

Az önce tebessüm eden yüzü saniyeler içinde soldu ve ben buna üzülmedim. İlerde bu iki dakikalık konuşma ile kendine umut bağlayıp sabahlara kadar ağlamasından iyidir. "Burda kadın yokmuş gibi konuşuyorsun!" hafif yüksek çıkan sesi ile göz devirmemek için zor durdum.

"Burda bulunan her kadım benim kardeşimdir." Yeterince açıklayıcı olmuştur umarım.

Tek kaşını kaldırıp sorgular şekilde "Tuba?"

"Ne?"

"Diyorum ki Tuba ile pek kardeş gibi değilsiniz hocam." sesindeki her Tuba deyişle çıkan o tını beni rahatsız etti.

Ondan tiksinir gibi konuşamazdı.

Aramızda duran o bir adımı yok edip üzerine eğildim. Gözlerim gözleri ile kenetlendiği an nefes almayı bırakıp umutla dudaklarıma baktı. Dudaklarımı, soluğumu, bedenimi arzuladığını gözlerinden ve yutkunmasından net bir şekilde belli ediyordu. Tek sorun şu an bile yolda görsem dönüp selam vereceğim biri bile değildi!

"Ben de size diyorum ki," Kısık çıkan ses tonum ile göz bebekleri iyice büyüdü. "Bir daha beni itham ettiğiniz şeylere dikkat edin! Hayatımdaki kişilerin konumu da sizi ilgilendirmez!" Başımı eğdiğim gibi hızla kaldırdım.

Bir süre ne dediğimi anlamamış onu öpmediğim için gerilmişti. Dudaklarımda olan bakışları kayıp gözlerime geldi. Bir süre daha bekleyip ne dediğimi kavradı. "Ben öyle demek..."

Sözünü kesip onu susturdum. "Öyle demek istediniz! Tubadan nefret ettiğimi de düşündünüz aslında bu yüzden ondan tikdindiğinizi belli edip onunla aramdaki şeyleri size anlatmamı beklediniz!" Tuba ile ilgili araştırma yaptığını bilmediğimi sanması onun aptallığı! O kız benim sorumluluğumda ve ona zarar vermek isteyen herkes ilk benimle karşı karşıya gelirdi.

KEKRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin