3.8

96 12 89
                                    

Yıkım ne demekti? Yok olmaya yol açabilecek herhangi bir eylem, büyük acıya ya da derde yol açan duygular ya da bizi tamamen baştan aşağı yıkacak kadar büyük bir zarar mıydı?

Yıkım ne demekti? Yıkım, yok olmak demek miydi acaba? Eğer yıkım yok olmak ise ben yok oluyordum. Ben şuan hayatımın ikinci yok oluşunu yaşıyordum.

Karşımda durmuş sadece beni izleyen bir çift yeşilliklerde yok oluyordum. Kalbim acıyordu ve ben bunu hissedemiyorum. Acının var olduğunu, orda olduğunu biliyorum ama hissedemiyorum. Hissedebildiğim tek şey yok oluşum.

Baktım sonumu getiren kadına. “Neden?” diye sordum tüm acımı bir kelimeye sığdırarak.

Neden?

Neden bize bunu yaptın?

Neden beni sevdiğine inandırdın?

Neden beni öptün?

Neden… Neden beni gerçekten de sevemedin?

Gözlerini benden kaçırdı. Bana cevap dahi verme gereğinde bulunmadı. Güldüm. En içten gülüşümü sundum ona. Ayağa kalktım. Tüm bakışlar bana döndü. Haktan da her an ayağa kalkacakmış gibi gergin bir şekilde oturmaya başladı. Ceren de gözlerini kısıp Tubaya bakıyordu.

Başımı iki yana sallayıp güldüm yeniden. “Değmezmişsin.” Gülüşüm büyüdü. Herkesin gözleri bendeydi. Gözlerinin önünde yok oluyordum ama onlar sadece beni iziyordu.

Haktan ayağa kalktı. “Kardeşim gel senle dışarı çıkalım.” Gergin sesi ile masada oturanlar konuyu anlamaya çalışıyordu.

Gülüşüm durdu anında. Başımı sağ omzuma yatırıp Haktan'a baktım. “Neden” Yine aynı soru.

“Gel dışarıda açıklarım.” Kolunu uzattığı an kendimi geri çektim. Hayır çıkmıyorum dışarı falan. Ben açıklama istiyordum. Neden? Neden bize bunları yaşatıyor?

“Uzak dur benden.” Az önce gülerek konuşuyordum şimdi ise buz gibi bir sesle.

Bakışlarım yeniden Tubaya döndü. “Neden, diye sordum sana?” Tiksinerek baktım yüzüne.

Alt dudağı titredi bir an. Gözlerimi kaçırdım ordan. Yine kitlendi bakışlarımız. Başını iki yana sallayıp yutkundu. Ne demek istedi? kahretsinki ben aklımı kullanamıyordum. Ne demek istediğini anlamıyordum. Konuşsun bana bir açıklama yapsın bunların sadece koca bir şakadan ibaret olduğunu söylesin istiyordum.

Gözüme baka baka beni yok etsin istemiyorum. Hayır, o bu kadarını yapmazdı ki. O benim Tubam. O bunu bana yapmaz. En iyi o biliyordu bunu.

Ellerimi masaya yaslayıp ona doğru yaklaşmaya çalıştım. Az önce var olan tiksinti yerini anlayışa bırakmıştı. “Tamam. Sadece şakaydı bu. Lütfen bana bunu tek söyle.” Başımı iki yana salladım. Gözlerim doldu. “Yemin ederim tek bir kez bile bunun konusunu açmam.” Yalvarır gibi baktım ona. Hayır, yalvarır gibi değil. yalvardım ben ona. “Bana bunun gerçek olmadığını söyle, sarışın.”

Gözlerinden bir damla yaş aktı. Ağlamasın. Ağlamasın. Ben onun yerinede de ağlarım. Aktı bir göz yaşı sol gözümden. Haktan'ın iç çekip küfrettiğini duydum.

“Özür dilerim.” Kısık ve acı çeken sesi ile nefesim kesildi. Neden özür diledi ki. Bu şaka için mi? Yemin ederim affederim. “Hepsi gerçek, Alp.”

Güldüm. Güldüm, gözlerimden yaş akana kadar gülüşlerim kahkahaya dönüşene kadar.

Neden gözlerimden yaş akıyordu. Güldüğümden mi yıkıldığımdan dolayı mı yok olduğumdan mı?

KEKRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin