Sabahın en erken saatleri. Gün daha aydınlanmamıştı. Dışarıdan gelen tek ses kuşlara aitti. Gözlerimi aralayıp cama baktığımda bu kadar erken uyandığıma şaşırmıştım. İlk başta gözlerimi ovuşturdum ve esnedim. Ağrıyan vücudumla yattığım yerden doğruldum ve sağımda duran komodinin üzerindeki bardaktağı aldım. Yavaşça suyu yudumlarken bir yandan da boş gözlerle odayı izliyordum. Bir süre yatakta oyalandıktan sonra banyoya gitmek için ayaklandım.
Dünden sonra kızlarla birimizin numaralarını almış ve bir grup kurmuştuk. Bayan Marie numarasını Sana'ya vermiş, Sana da kendisini gruba eklemişti. Acaba ilk görevimiz ne zaman olacaktı?
Banyoya geldiğimde aynaya bakmadan sadece elimi yüzümü yıkayıp çıktım.
Moralimi bozmak istemiyordum.
Acıkmıştım. Uzun zamandır kendimi aç hissetmiyordum. Hep zorunlu olarak yemiştim. Fakat şu an gerçekten açtım. Mutfağa gittim ve dolaptan dün aldığım poğaçaları çıkarıp yemeye başladım.
Zeytinli poğaçanın tadını aldığım anda gözlerimi kapatıp zevkle çiğnemeye başladım. Bu kadar güzel tatlar almayalı bayağı oluyordu!
Bir yandan poğaçamı yerken, bir yandan da karşımdaki camdan dışarıyı seyrediyordum. Böyle havaları çok seviyordum. Bence gezilmek için en güzel zamanlar bu zamanlardı. Sıcak havalarda gezmeyi hiç sevmezdim.
Gezmek demişken, dışarıya çıkıp biraz tur atsam mı?
Bu saatte aşağıda kimse olmayacağı için direkt pijamalarımla inebilirdim. Hemen kapıya yöneldim, ayakkabılıktaki not defterimi, kalemimi ve anahtarımı aldıktan sonra aşağıya indim.
Hava hafif esiyordu ve serinletiyordu. Gökyüzündeki o soğuk gri ton herkesi mest edebilecek güzellikteydi. Kuşların rahatlatıcı sesi buradan daha iyi duyuluyordu.
Nedense çok huzurlu hissetmiştim. Çünkü şu an yanlızdım ve bu manzara bana özel gibiydi. Etrafta kimse yoktu.
Yani kötülük te yoktu.
Güven vardı,huzur vardı.
Hemen dün gittiğim parka doğru ilerledim. Park çocuklar olmadan hiç renkli durmuyordu. Bu dünyada her şeyi çocuklar zevkli kılıyordu. Onlarsız her şey anlamsızdı.
Dün oturduğum yeri gördüm ve oraya ağır adımlarla yürümeye başladım.
Fakat bir gariplik vardı.
İzler görüyordum.
Daha fazla yaklaştım. Kalem izleri miydi onlar?
Bir şeyler mi çizilmişti?
Yaklaştıkça daha net görmeye başladım. Kaldırıma oturunca gördüğüm şey şaşırmama neden oldu.
"Lotus çiçekleri favorimdir."
Birisi notumun altına cevap yazmıştı! Fakat kim olabilir ki? Üstelik bir çocuğun yazısına da benzemiyordu. Düzgün, sağa eğimli bir yazıydı. Yaşı büyük birinin yazdığı çok belliydi. Fakat burada benim yaşıtım pek olmazdı.
Elimi yazının üstünde gezdirdim. Acaba yazılalı ne kadar olmuştu? Belki de birkaç saniye önce buradaydı... Düşünmesi bile heyecan vericiydi!
Hızlıca cebimden kalemimi çıkardım ve altına bir not daha yazdım:
"Lotus çiçeklerne en çok yakıştırdığınız renk hangisi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who? || Chaelisa
РазноеHayatı hep şansızlıklarla geçmiş, eski neşesi ve enerjisinin eksikliğini uzun süredir hisseden Chaeyoung, bir yandan eskisi gibi olmaya çabalıyor, bir yandan da zorluklarla savaşıyordu. Hayatının bu noktasında onu tanıyacak olan Lisa, Chaeyoun...