5

53 7 13
                                    


Dışarıdan gelen seslerden dolayı korkarak uyandığım bir geceydi. Hava henüz aydınlanmamış, ürkütücü tonda bir karanlıktaydı. Çığlıklar atan bir kadının sesi, kulaklarımı işkence edercesine tırmalıyordu.

"Yardım edin! Kimse yok mu?"

Hemen hızlı bir şekilde yataktan kalkıp sesin geldiği yönde olan camdan dışarıya baktım. Yan binalardan birindeki orta yaşlı bir kadın kapının önüne cam şişeler fırlatıyordu. Fakat kime ya da neye attığını göremiyordum. Eşyalarımın içinde olduğu çantamı alıp koşarak aşağıya indim. Kadının sesi aşağıya indikçe ve yakınlaştıkça netleşiyordu.

"Hoşt! Hoşt!"

Hızlıca sesin olduğu yere doğru geldiğimde yorulmuş ve nefes nefese kalmıştım. Fakat bağıran kişinin kim olduğunu gördüğümde gözlerimi devirdim.

Bu Bayan Yubin' in ta kendisiydi. Sitedeki herkesin şikayetçi olduğu ve sitedeki çocuklar tarafından "Deli" lakabıyla bilinen o kadın. Kim bilir yine hangi saçma sebepten dolayı bu kadar zırlıyordu.

"İyi akşamlar Bayan Yubin. Bir sıkıntı mı var?"

"Kızım, şuradaki köpek benim çiçeklerimi yiyor! Emek emek büyüttüğüm güzel çiçeklerimi! Çıkar şu sıçanı şuradan!"

Etrafa baktım fakat köpek göremiyordum. Bayan Yubin şizofren deseler inanırdım.

"Köpek tam olarak nerede?"

Bayan Yubin derin bir nefes verdi. "Kızım şurada, görmüyor musun? Köşeye sinmiş çirkin şey!"

Bayan Yubin'in gösterdiği yere dikkatlice baktım. Küçük, siyah bir gölge görüyordum. Biraz daha yaklaştım, fakat etraf çok karanlık olduğu için hala göremiyordum. Çantamdan telefonu çıkarıp flaşı açtım. Flaşı açmamla ağzımın açık kalması bir oldu.

"Bayan Yubin, bu bir köpek değil!'"

"Siz gençlerin gözlerinin bizden iyi olması gerekmiyor mu? Nasıl köpek değil ya? Besbelli işte kızım çıldırtma beni!"

Bir yandan ne söylemem gerektiğini düşünüyor, bir yandan da Bayan Yubin'in "köpek" dediği, korkup köşeye sığınmış simsiyah yavru kediye bakıyordum.

"Bayan Yubin, bu size zarar vermez. Bu daha yavru bir kedi!"

Ben kedinin yanına yaklaşıp onu kucağıma alırken Bayan Yubin söyleniyordu:

"Ne işi var bunu bu saatte burada?"

"Acıkmış olmalı. Ben ona yiyecek bir şeyler veririm. İyi geceler."

Kucağımdaki minik kediyle binanın kapısına doğru gidiyordum. Küçüktü fakat sert mama yiyebilirdi. Çok masum ve tatlı bakıyordu. Bir de şişeyi bu zavallıya mı fırlatmıştı cani kadın?

Kedi kucağımda bana o kocaman gözleriyle bakarak miyavlıyordu. O kadar tatlı duruyordu ki... Elimi çenesinin altına götürüp sevmeye başladım. Bu onun hoşuna gitmiş olacak ki gözlerini kapatıp kafasını yukarı kaldırdı.

Bu sitedeki her kedinin bir ismi vardı. Ona da bir isim koymalıydım.

"Senin ismin Gece olsun."

Hem çok asil, hemde farklı bir enerjisi olan siyah rengini taşıyan bu kediye verilebilecek en güzel isim.

Bir yandan eve yürürken, bir yandan da Gece'yi seviyordum. Bu gecelik bende kalması daha doğru olurdu. İlk önce Gece'yi eve bırakıp, daha sonra markete mama almaya gidebilirdim. Belki ona bahçede bir ev yapar, oraya da koyabilirdim. Ne de olsa her binanın kendine ait bir bahçesi vardı.

Who? || ChaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin