Kafam çok karışıktı bir yandan Boran'a aşık mıyım bir yandan Helin aklımda Lale ve müthiş çocukları "kızım yemeği yakacan" deyip uyarmıştı Fatma teyze hemen ocağın altını kapatmıştım "kusura bakma Fatma teyze dalgınım bu aralar" "iyisin dimi kızım" "değilim Fatma teyze" "de anlat bana bakıyım"
Fatma teyzeye her şeyi anlatmıştım "kızım bence sen git bir Lale denen kadın ile konuş" "asla hem abim de izin vermez zaten bir kere gittik ortam kaos" "kızım hadi hiç değil o bahsettiğin kardeşlerinle Helinle konuş" "yok Fatma teyze yok" Fatma teyze elimi tutup "ben seni tanıyorum kızım siz Abinle sadece Helin'e kızgın ve kırgınsınız ama hala ondan faz geçmiyorsun onun başına bir şey gelse ilk koşucak kişi sensin"
Gözlerim dolmuştu ne yapabilirdim ki Helin çok kırgın dım hemde çok neden bir kere bizi dinlemediki "Hande abla" Buğlem'in seslenmesi ile "efendim" "bir adam var kapıda seni soruyor" "tamam"
Kim gelmişti kapıya gittiğimde Kıvanç kapıdaydı ne işi vardı burda "buyrun" dememle Kıvanç bana dönmüştü "biraz konuşalım mı?" "Şuan işim var" "ne zaman müsait olursun" "bilmiyorum"
"Handee!!" Gülen hanım bana seslenmesiyle Kıvanç'a beklemesini işaret edip içeri geçmiştim "buyrun Gülen hanım" "Hande pazara git Fatma söyledi sebze kalmamış para ord" tamam anlamında başımı sallayıp parayı çantama atıp dışarı çıktığımda kıvanç hala kapıdaydı "hadi gel pazara gidicem ne konuşmak istersen konuşursun"
Oda aynı sürekli benim yaptığım gibi tamam anlamında başını sallamıştı birlikte konaktan çıkıp pazara doğru yürümeye başladık biraz daha yürüdükten sonra konuşmaya başladı "öncelikle buraya hesap sormaya gelmedim sadece neden annem den bu kadar nefret ettiğinizi anlamak istiyorum" ona anlatmak istiyordum ama annesi ile arasına bozmak istemiyorum
"Lütfen bu annemle sizin aranızda" "abimle tartışmak istemiyorum" "onla konuştum oda bana aynı şekilde Hande ile tartışmak istemiyorum dedi" uzun süre konuşmadım derin nefes alıp konuşmaya başladım "doğduğumdan beri annen benden nefret eder aynaya bakamazdı yoksa beni görürdü sadece bağırıp abimle benden ne kadar nefret ettiğini söyleyip ağlardı genellikle abim evde olmazdı çalışırdı annen de benden sinirini çıkartırdı beni sürekli görmezden geliyordu en ufak hatamda beni gördüğünde konuştuğumda nefretini kusardı" "şimdi sen onu görmezden geliyorsun" "sen sevmediğin birini ne yaparsın görmezden gelirsin peki bir gün pişman olduktan sonra o kişi seni görmezden gelirse pişmanlık ne işe yararki" Kıvanç sessiz kalmıştı "şuan ben onu görmezden geliyorum" "şans veremez misin"
Gülmeye başlamıştım "bizi terk ettiğinde 14 yaşındaydım abim iş yaparken ben küçük anne rolündeydim Helin'e bakardım yemek yapardım temizlik yapardım okumam gereken yaşta her işi yaptım abimde aynı şekilde" bunları anlatırken ağlıyordum "ne iş yapıyorsun" "ben bir ortaokulda Türkçe öğretmeniyim" gülümsemiştim Helin eline mesleğini aldığında böyle gurur duymayı beklerdim ama ilk erkek kardeşimle duydum "sen" "gördün ben hizmetçiyim ama aslında Fen bilimleri öğretmeni" "neden mesleğini yapmıyorsun" "Annen bizi terk ettikten sonra o babamız olucak adam bizi içip içip döverdi mesleğimi yapmak istediğimde Helin'i öldürmekle tehtid etti"
Kıvanç bana şok içinde bakıyordu ona dönüp gülümsedim "senle gurur duyuyorum her başarılı birisin kardeşim" diyip onu geride bırakıp pazara girdim
Bir sürü şey almıştım zar zor poşetleri taşıyordum "alıyım" diyip elimden almıştı poşetleri "Boran ne yapıyorsun" "ne yapıyorum ama sen bugün nasıl utandın ama" "sus Boran yaa" "neyse akşam saat 8'de buluşalım" "tamam"
~Bölüm sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞA BEY (TAMAMLANDI)
Short StoryHande Kız kardeşi ile en büyük aşiret olan Demirkanlara hizmet ederken Demirkanlıların en büyük oğlu Boran ona sevdalanırsa (Eğlence amaçlı yazdığım bir kitap yazım yanlışı falan olabilir)