0.23

5.3K 281 49
                                    



Bölüm Kayla'nın anlatımıyla başlıyorr. Kayla'nın anlatımında okuyacağınız karakterler yeni karakterlerimiz. Ve yeni bir kurgumuzun da başlangıcı diyebilirim.

Yeni kurguyu ne zaman yayımlamaya başlarım henüz karar vermedim ama yakında buluşmak dileğiyle diyeyim ve susayım.

Vee şu an profilimde GÖRDÜM SENİ| TEXTİNG adlı bambaşka bir kurgu daha var. Gidip bakabilirsiniz.

Keyifli okumalar!

Kayla Taypars

Elimdeki son küçük çantayı da valizdeki zar zor açtığım boşluğa sıkıştırdığımda rahatça bir nefes aldım.

Saatlerdir durmaksızın eşya toparlıyordum. O kadar yorulmuştum ki artık Mardin'e götürmem gereken başka bir şey varsa bile şu dakikadan itibaren umrumda değildi. Şimdi zar zor son valizimin kapağını kapatıp fermuarını çekmiştim. Başka bir eşya, kıyafet veya her neyse... görmek istemiyordum. Sadece oturup bir süre kollarıma uyguladığım işkenceye son vererek dinlenmek istiyordum.

Valizi kaldırmadan öylece yerde bırakıp uyuşmuş olan bacaklarımla zorda olsa ayağa kalkmayı başardım.
Odamın kapısı açık olduğundan alt kattan gelen seslerle Uygar'ların uyandığını anlamıştım. Saat neredeyse öğlen dörde gelmişti ve ben o kadar iş yaparken asla uyanmamışlardı. Öldüler mi diye kontrol etmeye gidecektim biraz daha uyanmasalardı.

Ama bir yandan da alışık olduğum için çokta garip gelmemişti. Dört yıldır beraber yaşıyorduk ve bazı zamanlar hariç hiç erken kalktıklarını görmemiştim.

Dört yıl önce annemle babamın emekli olup Antalya'ya taşınmasıyla bende İstanbul'da Uygar'ın yanına taşınmıştım.

Aslında kendime ev tutabilirdim veya ailemle kaldığımız evde de yaşamaya devam edebilirdim ama babam, Taypars soyadına sahip olmamdan dolayı tek kalmamın güvenli olmayacağını; tek başına bir eve çıkarsam korumalarla çıkabileceğimi ya da Uygar'la kalmamın daha mantıklı olabileceğini söylemişti.

İlk başta Uygar ve evindeki birkaç arkadaşı ile kalma düşüncesi kesinlikle fazla saçma ve rahatsız edici gelse de daha sonra tek kalmaktan daha iyi olabileceğine ikna olmuştum.

Uygar Taypars.

Taypars soyunun gözbebeğiydi Uygar. Baba tarafından olan tek kuzenimdi. Ve tabi bu soyadı taşıyan tek erkek çocuğuydu.

Uygar aile içinde hep en iyilerine layık görülen çocuk olmuştu. Hayatı adeta kusursuzluğun üzerine kurulmuş; bir dediği iki edilmemişti. Dışarıdan gören herkesin kıskanarak bakacağı bir yaşam sürüyor gibi görünüyordu. Kim kıskanmazdı ki daha 14 yaşına yeni giren çocuğa alınan milyon dolarlık saatleri? Veya üstündeki ceketlerin, tişörtlerin dokunmaya korkacağınız fiyatlarda olmasını?

Her çocuk bunlara imrenir özenirdi bence. Değerin, önemin; tüm ilginin birisinde olmasını her çocuk içi burukça izlerdi. En azından ben hep Uygar'ı uzaktan seyreden o çocuk olmuştum.

Ne kadar yaklaşmak istesemde o büyülü gibi gözüken yaşamı, kırılmaz bir camın arkasından izletmişlerdi. Bizi bir kuzen olarak değilde aynı olmadığımızı göstermeye çalışarak büyütmüşlerdi.

İSPANYOL PRENSİ | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin