Bölüm II

191 23 33
                                    

Yıldızı parlatmayı unutmayın 😇🙏✨ iyi okumalar...

Annemin odasının önünde durdum ve birkaç kez tıklattım kapısını

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annemin odasının önünde durdum ve birkaç kez tıklattım kapısını. Ses yoktu. Uyuyor olabilme ihtimaline karşın yavaşça içeri baktım. Yatağında uzanıyordu: daha doğrusu sırtını bazanın başlığına dayamış, yan tarafında kalan pencereden uzaklara bakarken bulmuştum onu. Yanına gitmek için hareket aldım. 

Yaklaştıkça gözlerine set çekmiş yaşların ıslak hatları belirginleşiyordu. Tam o anda gördü beni. Varlığım sessiz matemini bozmuş gibiydi. Surları yıkıldı ve  gözyaşlarını bıraktı. Utançtan kızarmış yüzü pişmanlık taşıyan bir ifadeyle bakıyordu. Bir suçlu, bir günahkâr gibi... 

Hemen yanına oturdum. "Ne oldu anne, neyin var?" diye sordum, bir yandan elini tutarken. "Ben, ben çok utanıyorum kızım." dedi, gözlerini benden kaçırarak. O an ne olduğunu anlamıştım. Bu böyle uyandığı ilk sabah değildi. Bütün üzüntüsü yatağını ıslattığı içindi: elinde olmadan yaptığı bir kaza için.

Bu haline içerlediğimi belli etmemek için yüzüme çaldığım zoraki bir gülümsemeyle baktım. "Merak etme annecim, ben şimdi sana güzel bir duş aldırır, yatağını da temizler öyle çıkarım." dedim. 

Tam gidecekken yakaladı beni. Önce bileğimi tutan eline, ardından yaşların nemli yollar çizdiği yüzüne baktım. Gözlerim gözleriyle buluştuğunda elimi avucuna alıp sıktı. "Sedef, beni iyi dinle kızım. Artık buna dayanamıyorum. Benim yüzümden bu küf tutmuş duvarlar arasında çürümene dayanamıyorum." 

Dayanamadım. "Sen neler söylüyorsun anne?" diyerek araya girdim.

Yüzüne yerleşen acının buruk tebessümüyle gülümsedi ve "Şimdi söyleyeceklerimi bölmeden dinle," dedi, sözlerine verdiği kısa esten sonra devam ederken. 

- "Şu gencecik yaşında, sırf bana bakmak için çektiklerin... bunca ağır yükün altında tek başına ezilmen zoruma gidiyor kızım. Ben senin annenim yavrum, seni böyle görmeye dayanamıyorum. Ne olur beni bir huzur evine yatır. Üniversitene başla... Kendinle ilgilen, yaşıtların gibi yaşa hayatını. Benimle birlikte bu cezaya sürgün etme kendini."

Mahcup bir ifadeyle başını eğen annemi izledim. Göz pınarlarıma yerleşen yaşlarla mücadele ederken yapmıştım bunu. O lanet yaşların gözümden süzülmemesi, zaten üzgün olan annemi daha fazla üzmemesi için tutmuştum onları. 

Sessizce yanına sokuldum ve elini öptüm. "Bir daha böyle şeyler söyleme." Parmaklarını okşadım. Kızıl buklelerini sevdim ve titreyen sesime rağmen konuşmamı sürdürdüm konuşmamı. 

- "Sen benim annemsin, eğer sana bakamayacaksam, seni bakımevleri köşelerine atacaksam evlat olmamın ne önemi var ha." 

Başını kaldırdı ve bana baktı. Taze bir esintinin geçtiği yeşil gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Rahatlamıştı. Bu tam zamanı demekti. Üzerindeki hüznü dağıtmanın tam zamanı... 

TARÇIN KOKULU MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin