Bölüm IV

164 22 18
                                    

Tatlı bir bölümle daha karşınızdayım ^_^ <3 iyi okumalar

Tatlı bir bölümle daha karşınızdayım ^_^ <3 iyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kafenin önüne gelmiştim. Dükkân hala açılmamıştı. Ege buraya yakın oturduğu için normalde hep o önce gelirdi. Hayret... Cebimden çıkardığım anahtarla açtım kapıyı. İçeri girer girmez "Hoş geldin Sedef!" dercesine çalan kapı ziline bakıp gülümsemiştim. Çok tatlı bir sesi vardı ve sadece gelip gidenlerin arkasından duymak bile beni mutlu etmeye yetiyordu.

İnsanlar görebilsin diye camdaki tabelayı 'Açık' yazısı gözükecek şekilde çevirdim. Elimi belime koyup tuğla duvarlarla örülmüş iş yerimi inceledim. "Pekâlâ, şimdi şuraları halledeyim."

İş önlüğümü giymeye, abanoz tezgâhın sağ tarafında kalan ıvır zıvır odasına doğru ilerledim. İki dakikada hazırlanmıştım. İçerisi, dışarıdan birkaç derece -bu yine de üşümeme engel olamıyordu- daha ılıktı.

Isıtıcıları ve ışıkları açtım. Sonra dışarıyı bakındım. "Hava neden böyle bozdu ki?" diye mırıldanıp, tezgâhtan kaptığım yoldaşımla; toprak tonuna çalan ahşap masaları silmeye başladım. Sıra yerlere: tezgâh ile aynı renkteki döşemelere geldiğinde temizlik paspasını hazırladım ve işe koyuldum.

Hızlanan yağmur camları dövmeye başlamıştı. Ege için endişeleniyordum. Neyse ki korkum boşa çıktı. Yolda başına bir şey gelmemesi için dua ettiğim sırada görmüştüm bizimkinin yeşil bisikletini.

İçeri girince gülümseyip "Güno abla," demişti. Ben, onun için endişelenmişken bu kadar rahat olmasına şaşırmıştım.

- "Neden erken gelmedin, ya başına bir şey gelseydi!"

Omuz silkti.

- "Ay abla ne olacak yani, sende..."

"Ben anlamam!" dedim, kolundan tutup ıvır zıvır odasına doğru iteklerken. "Git hemen üstünü değiştir: hasta filan olacaksın yoksa." Yarı yolda durdu. "Okey ama gelince anlatacaklarıma hazır ol..."

Sadece Barışla ilgili bir şeyin onu bu kadar mutlu edeceğini bildiğim için arkasından baktım. Köşe kaybolduğunda ise "Şapşal âşık'" dedim ve işime, yerleri paspaslamaya devam ettim.

Temizlik işi bitmişti. Elime aldığım kovayla birlikte lavabonun yolunu tuttum. Fırçayı temizledim önce, sonra da kirli suyu döküp temizlik malzemelerinin olduğu odaya kilitledim hepsini. Dışarı çıktım. İlk iş tezgâhın başına geçmiştim. Çeşmenin yanında bekleyen silim beziyle temizledim çalışma alanımı. Ege'de tam o anda arka taraftan çıktı.

- "Bak ablişkom, nasıl? Güzel ama değil mi?"

Başımı kaldırıp ona döndüm, uzattığı eline verdim dikkatimi. Parmağının üzerinde parlayan, iç içe örülmüş iki parçadan bir yüzük ile karşılaşmıştım. Elimdeki bezi yavaşça bırakırken Ege'ye yaklaştım ve "Aman Tanrım, Ege bu çok güzel." dedim, ciyaklar gibi bir sesle. "Sana çok yakışmış,"

TARÇIN KOKULU MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin