Bölüm XVIII

61 8 39
                                    

Keyifli okumalar canlarım 🦋

Eve nasıl vardığımı ve kapıyı kilitlediğimi hatırlamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eve nasıl vardığımı ve kapıyı kilitlediğimi hatırlamıyordum. Canım yanıyordu. Tüm hislerimi önüne serdiğim adamı unutmalıydım: buna mecburdum.

Islak yanaklarımı elimin tersiyle silerken annemin odasına bakındım. Uyuyordu. Derin bir nefes verip içeri geçtim. Üstümdeki ceketi asıp çöpü çıkardım, etrafı düzelttim ve mutfağa geçtim.

Camı açar açmaz eski parka uzanan ince uzun asfalt şeridi takip etti gözlerim. Sokak hareketlenmeye başlıyordu. Çiçeklerimle ilgilendim bir süre, sonra kahvaltı hazırladım.

Günlük rutinlerimizin tekrarını takiben hafta sonu temizliği baş göstermişti. Yazdan kalma havanın evimize akın etmesine izin verirken yerleri paspaslıyordum. Mırmır, annemin kucağında pineklemişti. Doğrusu bu haliyle aşırı sevimli görünüyordu.

Ne kadar iyi temizlersem temizleyeyim annem; arada bir 'şu köşeyi bir daha al' ya da 'suyu değiştir de parkenin üzerinden son kez geç' gibisinden şeyler söyleniyordu. Onu ikiletmeden ne derse yapıyordum.

Temizlik işi gerçekten de işe yaramıştı: acıyı hafifletmese bile o an için unutmamı sağlıyordu. İnsan bir şeylerle uğraşırken duygularını geriye atıyordu sanki.

Yorgunluk beni ele geçirmişti. Koltuğa uzandım. Rutubetten yer yer yeşilimsi bir renge dönen tavanda asılı kaldı gözlerim. Ancak birkaç dakika sonra kendime gelebilmiştim. Buna değerdi.

Evin istediğin gibi görünmesi ve tarif edemeyeceğim ferah kokunun verdiği o haz bir başkaydı.

Dirseklerim üzerinde yükselerek doğruldum olduğum yerden. Annem de Mırmır ile birlikte olduğu yerde şekerleme yapıyordu. Onları rahatsız etmeden kalkıp yastık yüzlerini ve çarşafları makineye doldurdum.

Mutfağa geçtiğimde guruldayan midemin acı feryadına kulak kesilmiştim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, boş karnım kendi kendini doyuramazdı ya...

Annemle ikimize göre atıştırmalık hazırladım ve onu uyandırdım. Birlikte yemek yerden masamıza gelen dostumun hareketleri görülmeye değerdi.

Dakikalar su misali geçmişti.

Bulaşıkları yıkayıp mutfaktan ayrıldım.

Güzel bir duş gibisi yoktu. İnsanın tüm kasları rahatlıyor, gerginliği gidiveriyordu.

Saçlarımı tarayıp havluya sardığım sırada gözüm, duvarda asılı duran saate ilişti: beşi on geçiyordu. "Aman Tanrım!" diye ciyakladım birden. "Efkaristiya'ya geç kalacağız."

Sesimi duyan Mırmır yanıma gelmiş, annem ise uyanarak etrafına bakınmıştı.

Önce kraliçemi hazırladım, ardından kendime giyecek bir şeyler bulup takıp takıştırdım. Rabbin huzuruna giderken ona yaraşır olmalıydım.

TARÇIN KOKULU MUCİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin