Bölüm 1

19.2K 60 29
                                    


Şefine ağladığını görmesinin zevkini yaşatmak istemediğinden, Bengi, kısa bacaklarının izin verdiği ölçüde hızla arabasına doğru koşuyordu. Oluk oluk akan gözyaşları nedeniyle görüşü bulanıklaştığından hangi yöne gittiğine pek emin değildi ama hiç durmadan koşuyordu.

O anda arkasından gelen sesi duymuştu. Birisi adını mı sesleniyordu yoksa sadece "iyi geceler" mi demek istiyordu, emin değildi. Durmaya cesaret edemiyordu. Mümkün olan en kısa sürede oradan defolup gitmek istediği için arkasına bakmadan elini kaldırarak seni duydum ya da iyi akşamlar der gibi bir işaret yaptı.

Bengi, arabasına binip kendini güvende hissettiğinde, önce gözlerini sildi, arabanın aynasında akmış makyajlarına baktı ve hiçbir şey bundan kötü olamazdı diye düşünüp bir sigara yaktı. Bir kaç nefes çekip sakinleşti.

Camına vurulduğunu duyduğunda ise çoktan kendini toparlamış, akan makyajını kabaca silmiş, yola koyulmak üzere arabayı geri vitese takmıştı. Bakmaya korkuyordu. Camı tıklatanın şefi olabileceğini ve ne kadar ondan kaçmak istese de onu cevapsız bırakamayacağını bildiğinden pencereyi indirdi.

"İyi misin?" Bir iş arkadaşının, pazarlamadan Can'ın sesini duyunca şaşırmış ve rahatlamıştı.

"Pek sayılmaz," diye yanıtladı onu.

"Mehmet'in ne dediğini duydum. Bu gerçekten kötüydü."

Bengi ne diyeceğini bilemeden başını sallayarak onayladı.

"Biraz konuşmak ister misin?"

"Bilmiyorum Can," diye içini çekti Bengi.

Gerçek şu ki, başka zaman olsa onunla konuşma fırsatı yakaladığı için bu teklif hoşuna giderdi. Ama şimdi çok üzgündü. Ve onun karşısında ağlamak fikri gerçekten hoş değildi. Bengi sadece eve gidip sıcak bir duş almak istiyordu. Sonra bir çay yapıp neler olup bittiğini düşünecekti.

"Hadi," diye ısrar etti Can. "Biraz konuşuruz, anlatmak iyi gelir, ferahlarsın."

Arabasını tekrar park yerine çekip motoru durdurdu. Sigarasından son bir nefes alıp arabasının küllüğünde söndürdü. Sakinleşmek için derin bir nefes alarak arabadan indi.

Bengi, kapısını kilitleyip arkasını döndüğünde kendisini Can'a tehlikeli derecede yakın bulmuştu. Otoparkta sadece onlar vardı. Kendini loş ışıkta garip bir şekilde parlayan Can'ın o güzel kahverengi gözlerine bakarken yakalamıştı.

Belki de sırf onun önünde ağlamak istemediği için kendini toparlamaya çalıştı. Can hafifçe ona doğru eğildi. "Mehmet'in söyledikleri için gerçekten üzgünüm. O bazen tam bir pislik olabiliyor."

"Bazen mi? Burada çalışmaya başladığımdan beri bana pislik gibi davrandığını düşünüyorum. Bana karşı ne hissettiğini anlamıyorum. Hem sen neden özür diliyorsun? O lafları söyleyen sen değilsin."

"Biliyorum ama yine de..." diye onayladı Can.

Şefi Mehmet, konu Bengi olduğunda her zaman kızacak bir şeyler buluyor gibiydi. Sürekli olarak ona sinirleniyordu. Burada çalışmaya başladığından beri durum böyleydi. Ve bunun nedeni hakkında hiçbir fikri yoktu. Altı aydır sürekli Mehmet'in baskısı altındaydı ve artık istifa etmeyi düşünüyordu.

Bengi hep çok çalışmıştı, her zaman işlerle meşguldü. Kimsenin işine burnunu sokmazdı. İşe ara verip sigara bahanesiyle binanın önüne çıkan, bir kahve içimi sohbet eden biri değildi. Sosyalleşmek için değil, para kazanmak için orada olduğunun bilincindeydi.

Dörtlü İlişki (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin