14.BÖLÜM:BİR KAÇIŞ İŞİ

12 3 0
                                    

Keyifli okumallarr canlaarımm:)

Evet, korkuyor muyum? Hayır. Korkunun ecele faydası yok. Bizim ecelimiz o adam Ali. Ecelimle aynı binada olmaktan korkmuyorum. Evet ben ecelimi belirledim Ali Bey. Ben neden Ali Bey diyorum ki? Kendisi bir psikopat. Ama büyüğüm olduğu için öyle diyorum. Ben yine saçmaladım galiba. Bu da Sinem sorunsalı işte. Endişeli miyim? Birazcık. Çünkü birazdan veya da saatler sonra buradan çıkacak dışarı adımımızı atacak nefes alacağız ama yinede endişeliyim. Tamam o adamın yemeğine ilaç koyup daha fazla uyumasını sağlayabilirler ama Ali Bey'in arkasında duran onun gerçek bir adamı var o birşey yaparsa diye biraz endişe var bende. Peki cesaretli miyim? Sonsuza kadar. Buradan çıkana kadar. Hayatımın sonuna kadar cesaretliyim.

Şuan hepimiz Emir Bey'in dediği gibi olduğumuz yerdeyiz koridora hiç çıkmadık. Poyraz ve Ömer'i düşünmekten içim içimi yiyorken diğer yandan açlıktan olan karın ağrımı durduramıyordum. Hepimiz yerde oturmuş montlarımıza iyice sarılmış soğuğa karşı direnmeye çalışıyorduk. Burası o kadar soğuktu ki bir ölüyü buraya koysan dirilir. Keşke dediğim bu şey Enes için gerçekleşseydi onu geri hayata getirebilseydik. Ama bu bir söz işte. Gerçekleşemez.

Karnım o kadar ağrıyor ki montumu karnıma daha fazla sıkıca sardım dayanamayıp montumun şapkasını hızla kafama geçirdim. Berk sessizce
"montumu verebilirim" dediği an kaşlarımı çatıp ona baktım
"beni iyice tanıyorsan bunu kabul etmeyeceğimi biliyorsundur"
"Sinem biliyorum ama üşüyorsun karnın ağrıyor bu çok belli ben sadece   daha fazla ısınmanı istiyorum"
"Berk montunu çıkarmıyorsun ve benim gibi şapkanı kafana geçiriyorsun üşüteceksin"
"Sinem'e bak sen emir de verirmiş"
"emir vermiyorum Berk"
"tamam tamam yapıyorum dediğini."

Hemen montunun şapkasını tuttu ve bir hışımla kafasına geçirdi bana baktı ufak bir gülüş attı. Bu gülüşü biliyorum yıllar önce ona yine böyle şeyler söylediğimde biraz inada girer sonra dediğimi yapıp ufak bir gülüş atardı ve şimdi aylar ve yıllar sonra yeniden yaptı. Bu hareketi biraz da olsa içimi ısıtmıştı.

Yanımda oturan Nazlı'ya baktım benden daha kötüydü karnını daha fazla sıkıca tutmuş aralıklarla hafifçe inliyordu. Ağlamak istiyordum ama onun için güçlü kalmalıydım.

Biraz geçti ve Ece isyan ederek hızlıca  konuşmaya başladı olduğum yerden onu dinledim
"ya ben artık dayanamıyorum karnım çok ağrıyor kurtulmak istiyorum buradan yeter artık!"
Ece ile sanırım karakterimiz biraz uyuşuyor gibiydi. Çünkü sergilediği tavırlar ikimizde de aynıydı. Acaba kardeşim olabilir mi? Şaka şaka. Gülün diye.

Harbiden kardeşim olabilir mi? Ya ben neler düşünüyorum ya burada rehin tutulduğumuzdan beri kafayı yedim. Ben böyle değildim ya. Ya da vazgeçtim sanırım ben böyleydim ve burada daha fazla kafayı yedim.

Dayanamadım iç sesimde ki düşünceleri bir kenara atıp olduğum yerden biraz doğruldum kafamı sola çevirdim Nazlı'nın yanında duran Zeynep'in yanında ki Ece'ye bakarak konuşmaya başladım
"Ece sen benim ruh ikizim veyada kardeşim olabilir misin?" dedim. Berk hafif bir kahkaha attı sorduğum bu soruya.
Ben ne yapayım bunu hem meraklarıma bir çare bulmak için hem de onun, acılarını unutup benle konuşması için sordum.

Ben ne dedim? Meraklarıma bir çare bulmak için mi dedim?
Sinem sen iyice kafayı sıyırmışsın. Kızım ne oldu sana?

Ece hemen benim onu görmem için doğruldu onu görebiliyordum.
"Sinem balım bunu sana düşündüren şey ne?"
Balım mı?
Ben niye şaşırıyorum şimdi? Bunu ben de bazı kızlara söylüyorum. Ama Ece'nin bana balım demesi biran tuhafıma gitti.

O an nedense burada biz kızlar hariç tüm erkekler kahkaha atmaya başladı. Taha'nın kahkaha atması içimde biraz huzur oluşturmuştu. Biraz da olsa acıları yavaş yavaş diniyordu. Biliyordu ölen arkadaşının ölümünün cezasız kalmayacağını. Ama diğer erkeklerin kahkahası sinirimi bozmuştu.
Normal Sinem onlar ne anlar samimiyetimizden.

İntikam Mevsimi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin