16.BÖLÜM:ÜÇ İKİ BİR

12 1 0
                                    

İyi okumalarrr dileriimm:)

Sanki her tarafıma duvar örülmüş, cennet görünümlü cehennemde gibiyim. Aksini iddia edersek gerçekten de bir cehennemin ortasındayım. Keşke diyorum, keşke bu yaşadığım herşey bir rüya olsaydı, bunları yaşamamış olsaydık, ailemin yanında olsaydım. Bu yaşadıklarım sanki, yürü yürü bitmeyen, bir çıkmazı olmayan, büyük ve etrafı alaca karanlık olan ve bu karanlık yüzünden olduğum yerde yıkılmış halde durduğum
bir mağaradaymışım gibi hissettiriyor bana. Bu yaşadıklarım sona erse, Ali neredeyse bulunsa herşey bitecek. O mağarada ki karanlık süzülüp gidecek yerine ortalığı aydınlatan ışıklar gelecekti. Ama biliyorum o mağarada ki karanlık hep öyle kalacak. Bu çıkmazdan asla çıkamayacağız. Daha doğrusu çıkamayacağım. Biz bir çıkmaza girdik fakat tehlikede olan bendim. Ali ERSOY'un tek derdi benim. Ve o, her neredeyse beni bir şekil bulacaktı. Onun gözü dönmüşse herşeyi yapar. Aileme ve arkadaşlarıma bir şey olmasın gerek bana birşey olsun hatta beni öldürsün buna bile razıyım. Yeter ki sevdiklerime bir şey olmasın...

Saatler geçmişti akşam olmuştu. Saat kaçtı hiç bilmiyorum. Sadece bu zamana kadar, Emir, herkesin kafasını dağıtmak için sanki bu olanlar yaşanmamış gibi iki tane oyun konsolu getirmişti televizyondan oyun açmıştı ilk başta kimse oynamak istememişti ama Emir herkesi ikna etmeyi başarmıştı. Erkekler oyunu bildiği için oynayabiliyorlardı fakat biz kızlar sadece izlemiştik. Oyun neydi biliyor musunuz? Futbol.

Evet futbol oynamışlardı ve biz kızlar sadece izlemiştik. Tamam futbola merakım var hatta Beşiktaşın çoğu maçını kaçırmadan izlemişliğim bile var ama hayatımda hiç oyun konsoluyla futbol oynamayı denememiştim. Evet ben Sinem, kitap okumayı sevdiğim gibi maç izlemeyi de seviyorum.

Neyseki Berat, biz kızlara da oynamayı öğretmişti hiç zor değilmiş. İlk başlarda biz kızlar biraz zorlansakta oynaya oynaya alışmıştık.

Zamanımızın yarısı böyle geçmişti. Şuan sadece Mert ve Poyraz futbol oynuyorlardı. Berat herkese ne içmek istediğini sormuştu herkes çay içmeyi tercih etmişti.

Çaylarımızı içiyor diğer yandan da maç oynayanları izliyorduk. Biraz geçtikten sonra Ömer ve Berk sıkılmış olmalılar ki herkese oynayıp oynamayacaklarını sordular kimse oynamak istememişti. Berk konsolları televizyonun oraya koydu ve tekrar yerine geçti.

Poyraz yine Ali'den bahsedecek bir soru sormuştu.
"Osman Abi, Ali ne zamandır siz polisler tarafından aranıyor?"
Osman Abi yaslandığı koltuktan biraz doğruldu hepimize göz gezdirdikten sonra cevap verdi,
"Tam iki yıldır aranıyor." Bu cevabı duyunca herkes Osman Abi'ye şaşkınlık içinde bakmaya başladı. Ömer sinirli bir tavırla soru sordu,
"Osman Abi bu adamda ne varda iki yıldır yakalayamadınız? Aklım almıyor nasıl kötü nasıl iğrenç bir adam bu ya?"
Osman Abi'nin yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Sorusunun cevabını hemen verdi,
"Ali öyle bir adam ki yaptıkları biran gözümün önüne geldi gerçekten trajikomik." Ne yapmış olabilir ki? Hepimiz soran gözlerle Osman Abi'ye bakıyorduk. Hafif bir kahkaha attı, iki elini yukarı kaldırdı,
"Tamam gençler öyle öldürecek gibi bakmayın söylüyorum." Ellerini geri indirdi koltuğuna yaslandı.
"İnsanları tehdit edip kullandı mı desem, çocuk kaçırıp fidye istedi mi desem, banka soydumu desem, bir ara yurt dışına kaçtı mı desem, polislerden birini öldürdü mü desem? Siz seçin bakalım gençler acaba hangilerini yaptı? Tabi ki seçim yapmanıza gerek yok çünkü cevap çok basit, hepsini yaptı."

Poyraz bu sefer konuştu fakat ilk defa bu kadar ciddi ve öfkeli görmüştüm onu.
"Bu adamın istediği ne ya bakın harbi çok merak ediyorum?" Haklıydı çok haklıydı. Gerçekten bu adam ne istiyor anlamıyorum. Bizden istediği şeyi biliyorum kızının olmayan intikamını almak. Ama başka insanlardan ne istedi neden bir polisi öldürdü onu hiç anlamıyorum.

İntikam Mevsimi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin