Lee sarayında çoktan düğün hazırlıkları bitmişti ve davetliler gelmeye başlamıştı. Felix ayna karşısında bir kendisine bir de gelinliğine bakıyordu. Bu kadar kısa süre içerisinde harika bir şey çıkartmışlardı ortaya ve Felix'e de çok yakışmıştı. Saç - makyaj konusunda sadece Jisung'a ve Seungmin'e güvendiği için için Jisung makyajını yaparken Seungmin de bir yandan saçını yapıp duvağını sabitlemişti. Felix kendini çok beğenmişti.
"Harika oldun bebeğim."
"Of Felix, hani ikimiz evlenecektik? Boş ver sen o deltayı gel benimle evlen kaçalım buradan."
Felix, Seungmin'in dedikleriyle kıkırdamıştı. Çok küçükken Seungmin'e sürekli onunla evleneceğini söylerdi. Kapı çaldı ve Hyunjin'in sesi geldi. Hızlıca Felix'in duvakını yüzüne örttüler ve ardından Hyunjin'e gel komutu verdiler.
Hyunjin içeri girdiğinde ilk dikkatini çekecek şeyin Felix'in güzelliği olacağını biliyordu. Güzel yüzünü kapatan duvağına rağmen tek kelimeyle mükemmel görünüdüğünü düşünüyordu.
Hyunjin Felix'in yanına adımlayıp koluna girmesi için kolunu Felix'e doğru uzattığında Felix ilk başta tereddüt etsede yine de koluna girmişti.
"Tanrım ne kadar güzelsiniz böyle."
Jisung kurduğu cümleyi ikiliyi süzerken söylemişti ve ekleme yaptı. "Gerçi Hyunjin sen pek bir şey katmıyorsun. Benim kuzumun güzelliği olmasa oldukça standart bir şeysin." Jisung'un söyledikleriyle kıkırdamasını engelleyememişti.
"Gidelim?"
Sorar gibi söylediği tek kelimelik cümlesine başını olumlu anlamda sallarken cevap verdi. "Gidelim."
İkili odadan çıktı ve düğünün olduğu salona indi. Salonun kapısının önünde muhafızlar kapıyı açacakken onları durdu çilli olan. Ardından Hyunjin'in bakışları bir şey olduğunu düşündüğü için Felix'e dönmüştü. Sorunun ne olduğunu sorduğunda sadece çok heyecanlandığını ve biraz nefese ihtiyaç duyduğunu söyledi ona. Gülümseyerek cesaret verme amaçlı bakışları onu oldukça etkilemişti açıkcası. Hyunjin kaşlarıyla kapıyı işaret ettiğinde dudaklarını birbirine bastırırken usulca başını salladı Felix. Baş sallamasıyla muhafızlar kapıyı açmıştı. Kapının açılmasıyla onları alkışlar karşılamıştı. Usulca, resmi olarak ikiliyi evlendirecek adamın yanına, kral Lee'nin yanına, ilerliyorlardı.
Yeminler edildi, dilekler dilendi ve imzalar atıldı. Sıra taç takma törenine gelmişti. İki adam ellerinde kırmızı, muhtemelen kuş tüyü olan yastıklarla içeri girmişlerdi. Bir tanesinde Felix'in Lee sarayında kullandığı tacı yerine müstakbel kraliçeye yakışacak bir taç duruyorken diğeri boş duruyordu. Eski taç boş yere koyulacaktı. Hyunjin nazikçe Felix'in başındaki taca uzandı. Tacı koyması gereken yere koyduktan sonra diğer, gösterişli ve Felix'in eski tacına nazaran biraz daha ağır tacı aldı eline. Aynı naziklikle Felix'in güzel yüzünü ve tüzündeki galaksiyi örten duvağı açtı ardından tacı Felix'in başına koydu. İşte şimdi evlenmiş sayılıyorlardı.
Yaşlı kral minik oğlunun ne çabuk büyüdüğünü düşünüyordu bu sırada. Onun hiçbir zaman evlenmeyeceğini ve sonsuza kadar bu sarayda yaşayacağını düşünüyorken birden oğlunun düşman krallığa müstakbel kraliçe olarak gitmesi onu baya üzmüştü fakat belli etmemeliydi. Üstelik Felix mutlu görünüyordu. Mutlu ve huzurlu. Her ne kadar istemese de Hyunjin'e Felix'i öpebileceğini söylemişti. Hyunjin yavaşça bir elini Felix'in beline, Diğer elini ise Felix'in çenesine koymuştu. Dudaklarını Felix'in alnına değdirdiğinde minik bir öpücük bırakıp geri çekilmişti. Deltasını içinde zor zapt ediyordu. Büyük bir alkış tufanı koptuktuğunda ikili yüzlerini salondakilere çevirmişlerdi. Hyunjin hâlâ Felix'in belini bırakmamıştı ve olduğu yeri okşuyordu eli. Felix'in içi tuhaf olsa da bir şey demedi çünkü omegası çok huzurluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hostile Kingdoms//Hyunlix
FanfictionLee krallığı ve Hwang krallığı yüzyıllardır düşman iki krallık. Lee krallığının küçük prensi, dünyanın en güçlü omegası olarak da bilinen Lee Felix ve Hwang krallığının veliahtı, dünya üzerindeki iki deltadan biri Hwang Hyunjin. Hiç ummadıkları bir...