Sayın mahalle sakinleri, iki haftalık bir iş seyahati nedeniyle bölümler fazlasıyla aksadı. Ancak yeni bölüm ile karşınızdayım.
İyi Okumalar!
***
Ayaklarımı koltuğa uzatırken abime en içten nefret dolu bakışlarımı yollamayı ihmal etmemiştim. Canım abim ara dönemi boş geçirmemem gerektiğini, onun ofisine giderek staj yapabileceğimi söyleyerek sabah beni de yanında götürmüştü. Tabii ki de melek yüzlü abim şeytanlıktan bir an olsun vazgeçmemişti. Bütün gün ofiste çay kahve servis ettirip temizlik yaptırdığı yetmiyormuş gibi beni ofisteki herkese şahsi asistanı olarak takdim etmişti. Ayağımı hızlı bir şekilde abime doğru kaldırdığımda ayağımdaki terlik fırlayarak hemen önünde yere düşmüştü. Abime denk getirirsem kalkıp kaçmam gerekeceği için bilerek denk getirmemiş, yavaş atmıştım. Abim bana yan bir bakış atarak telefonuna döndüğünde sinirimi hala alamamış kendi kafamda abime işkence etmeye devam ediyordum. Benim canım kıymetli tatil günümü boşa harcamıştı.
Çalan zil sesi televizyonu bastırırken sanki benim dışımda kimse sesi duymuyormuş gibi çaylarını içmeye devam edince söylenerek ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Bütün gün çalışmışım, abimin ofisinde harcanmışım kime ne? Hale çayı koyar, Hale kapıyı açar ama her zaman hayırlı evlat Çınar paşa. Kendi kendime söylenerek kapıyı açtığımda karşımda elinde dosyalarla Poyraz'ı görmeyi beklemiyordum. Onun geri döndüğüne ve artık aynı apartmanda yaşadığımıza hala alışamamıştım.
Poyraz siyah eşofmanının üzerine beyaz ince bir tişört giymiş, kış ayında olmamıza rağmen kol kaslarını karşısındakine servis etmekten çekinmezken karşısında üzerinde beyaz bulutlar bulunan pembe pofuduk bir pijamayla dikiliyordum. Poyraz bana aldırmadan yanımdan geçerek içeridekilere "Melek Teyze, Halil amca iyi akşamlar. Kusura bakmayın rahatsız ediyorum akşam akşam. Babam sağ olsun prizi tamir edeyim derken kısa devre yaptırdı. Benim de incelemem gereken bazı dosyalar vardı aklıma siz geldiniz."
Annemin şu hayatta en sevdiği iki şey misafir ve Poyraz'dır. İkisinin bir arada olması annem için dünyanın en güzel olayıymışçasına annem ayağı kalkarak Poyraz'ın yanına geldi. "Ne kusuru oğlum iyi ki geldin. Gel gel içeri geç kendi evinmiş gibi. Hatta Çınar'ın odasına geç istersen rahatça çalış masasında."
Abim sanki kendisinden bahsedilmiyormuş gibi kafasını kaldırıp bakmamıştı bile. Annemle babam bir şey istesin diye Poyraz'ın gözünün içine bakarken o "Yok yok Melek teyzem hiç gerek yok, ben şurada okurum hemen. Siz hiç bozmayın düzeninizi, televizyon sesinden de rahatsız olmam ben." Babam kumandaya uzanırken Poyraz'ın rahatsız olmadığını söylemesi üzerine yeniden arkasına yaslandı. Poyraz ise televizyonun karşısındaki üç kişilik koltuğun ortasına otururken onun önüne bir sehpa bırakarak kendi yerime, Poyraz'ın yanına oturdum. Bu sırada annem de Poyraz'a çay ve kek getirmişti.
Poyraz rahatsız olmadığını söylemesine rağmen televizyonun sesi kısılmış, kimse çıt çıkarmadan bir televizyona bir de Poyraz'a bakıyordu. Annem ve babam Poyraz'a karşı her zaman çok şefkatli olmuşlardır. Belki de 6 yıl boyunca Ankara'ya adım dahi atmamasının arkasında oğullarının olduğunu biliyorlardı. Ya da sadece sevdikleri için ayrı bir özen gösteriyorlardı. Sonuçta aynı özveriyi Beste için de gösteriyorlar, Beste geldiğinde prenses gibi davranıyorlardı. Ben üst kata çıktığımda da Beril teyze ve Mustafa amca bana aynı ilgiyi gösterirlerdi. Poyrazlar mahallemize taşındıktan sonra çok kısa sürede iki aile kaynaşmış ve bir aile gibi olmuştuk.
Herkes televizyonun izlerken kendimi Poyraz'ı izlemekten alıkoyamıyordum. Hemen yanımda oturmuş, sol bacağının üstüne attığı sağ bacağında duran dosyaları karıştırıyor, bir şeyler not alıyorken hayattan tamamen soyutlanmış gibiydi. Poyraz aniden ayağa kalktığında abim de dahil herkes ona döndü. Poyraz açıklama yapma zorunluluğu duymuş gibi "Kendime Türk kahvesi yapacağım, isteyen var mı?" diye sorduğunda annem benim adıma konuşmaktan hiç çekinmeyerek "Otur oğlum sen, işine bak. Hale koyar şimdi kahveleri." diyerek Poyraz'a koltuğu gösterdi ancak Poyraz nazik bir şekilde gerek olmadığını söyleyerek mutfağa yöneldiğinde annem kaş göz işaretleriyle "İş yaptırma çocuğa!" ikazını yaparak beni de peşinden yolladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Arasında
Teen FictionYüzüme çarpan hava ile uykum da açılmış, yere ve oynayıp durduğu ellerine bakarak yürüyen Beste'nin ne söyleyeceğini merak etmeye başlamıştım. "Dökül bakalım esmer şekerim." diyerek ortamdaki gerginliği azaltmaya çalıştım. Beste gözlerini yerden kal...