Bölüm 12

319 29 68
                                    

Sayın mahalle sakinleri, yüzleşme bölümü ile karşınızdayım.

Bu arada, Hale ve biz bunları hak etmedik... 

İyi okumalar.

***

Art arda dört kez zile basarak anneme geldiğimi belli ettikten sonra çantamdan çıkardığım anahtarla kapıyı açtım. İçeri girip kapıyı kapattıktan sonra odama gitmeye bile uğraşmadan kendimi yere bırakarak gözlerimi kapadım. Pazartesi gününden nefret ediyordum, okuldan nefret ediyordum, hukuk okumaktan nefret ediyordum. Bıraksalar da bütün gün uyusaydım ne olurdu sanki.

Canım annem merak edip bakmaya bile gelmediği için on dakika boyunca yattığım yerden kalkarak odama doğru yürümeye başladığımda abimin "Sürüme ayaklarını!" diye tabiri caizse böğürmesiyle yerimden sıçradım. Elimi hızla atan kalbimin üstüne koyarak sakinleşmeye çalışırken bir yandan da koltukta yüz üstü yatan abime bakıyordum. Bu saatte evde normalde annemden başka kimse olmadığı için boş anıma denk gelmiş, fazlasıyla korkmuştum.

Her ne kadar eve odama gidip yatağıma kavuşma hayalleri kurarak gelmiş olsam da abime karşı merhamet duyguları besleyen küçücük bir kardeşlik tarafımın ağır basmasıyla abimin yattığı koltuğun önündeki yere bağdaş kurarak oturdum. Bu abimle benim depresyon yatışımızdı, yani abime bir şey olmuştu. Elimi şefkatli bir şekilde abimin saçlarının arasında dolaştırırken "Sen neden evdesin bu saatte, bir şey mi oldu?" diye sordum. Abim bunu bekliyormuş gibi koltukta bana dönerek oturur pozisyona geçti ve yanına gelmem için koltuğu işaret etti. Ben de onu ikiletmeden yanına oturduğumda başını omzuma koydu.

"Hale ben neyi yanlış yapıyorum?" 

Beklemediğim bu soruyla bir süre sessiz kaldıktan sonra abimin konuşmaya devam etmesi için "Hangi konuda?" diye sordum.

"Ben artık ne yapacağımı bilmiyorum. İşler o kadar karıştı ki. Başta her şey çok güzel gidiyordu. Melike ile çok iyi anlaşıyorduk. Beraber vakit geçirmeyi çok seviyor, yan yanayken eğlenebiliyorduk. Ama son zamanlarda anlamadığım bir şekilde değişti. İlişkimizi ailelerimize açıkladıktan sonra paranoyaklaştı resmen. Yanımdan biri geçse kimdi o kadın diye kavga çıkarıyor. Ya Beste ile aynı apartmanda oturmamıza bile laf ediyor. Ne yapayım Hale, Melike kıskanıyor diye tası tarağı toplayıp taşınalım mı? Bir mekana oturduğumuzda telefonumu karıştırmaktan benimle konuşmaya dahi fırsat bulamıyor. Şimdi de tutturdu bu yaz evlenelim diye. Şu an bile nefes alamıyor gibi hissediyorum, evlenirsek beni eve kilitleyecek herhalde. Hale, yakışıyor diye beyaz giymeyi yasakladı lan kız bana. Avukatım ben, ne giyeyim sweat mi giyeyim!" 

Abim resmen yıkılacak omuz arar gibi nefes dahi almadan konuştuğunda ne diyeceğimi bilememiş, sessiz kalmıştım. Her ne kadar Beste'nin duygularından dolayı abimle Melike'nin beraber olmasını istemiyor olsam da Melike'nin güzel ve öz güvenli bir kız olduğu gerçeğini inkar edemezdim. Bu kadar kendine güvenen birinin sevgilisini böylesine kıskanıp kısıtlaması bana mantıklı gelmiyordu. Yine de bu ilişkiye tarafsız bakamayacağımı bildiğim için yorum yapmamayı tercih etmiştim. 

Abim omzumda yatmaya devam ederken ikimiz de konuşmuyor, sessizce oturuyorduk. Annem de büyük ihtimalle ilişkilerine karışmak istemediği için mutfaktan çıkmıyor, görmezden gelmeye çalışıyordu. 

Bir süre daha sessizce oturduktan sonra kapıdan gelen anahtar sesiyle abim ayaklanarak odasına doğru yürümeye başladı. Çok da doğru bir karardı, sonuçta babamın yanında depresyona girecek değildi ya. Yine de babam da abimde bir gariplik olduğunu anlamıştı. Nasıl anlamasındı zaten, hep şen şakrak geçen akşam yemeğimiz ölüm sessizliğine bürünmüş, kimse konuşmadığı için tabak çatal sesleri mutfağı dolduruyordu. Bizimkiler böyleydi işte, biz anlatmadan bir şey sormazlardı. Bu huylarını çok seviyordum çünkü hiçbir zaman onlara iyiyim diye yalan söylemek zorunda kalmıyordum.

Mahalle ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin