Bölüm 2

27 5 3
                                    


   Yarın yeni hayatımın ilk günü olacak. Yeni arkadaşlıklar, yeni bir ev, yeni okul, yeni tecrübeler ve yeni bir şehir...

Yeni olan her şeyi çok severim. Her zaman bir şeyi ilk görmeyi, dokunmayı, hissetmeyi, kimsenin göremediği durumları ilk görmek özel hissettirir. Benim için çok değerlidir. Mesela yeni bir kitabı alıp okuduğunuzda ilk sizin eliniz değer ve o kitaba sizin yaşanmışlıklarınız, duygularınız devam ettirir ya başka kimse ile o kitap bağ oluşturmaz aynı öyle.

Yorucu bir günün ardından sonunda doğup büyüdüğüm şehirde son gecemdi. Evdeki herkes uyumuştu ve beni heyecandan uyku tutmuyordu. Bir ağustos gecesi, yazın en sıcak olduğu aylardan, sıcaktan uyuyamadım ve mutfağa gitmek için yatağımdan kalktım. Odamın beş adım karşısında mutfağımız vardı. Girişte gri bir buzdolabı. Dolabı açtım içinde sadece yolda yanımızda olması için su şişeleri duruyordu. Üç şişe de buzluktaydı buz tutmuştu. Suyumu içtim balkona doğru yürüdüm. Sol tarafta duvara yaslanmış en az on koli paketlemiştim ve hepsinin üzerinde dikkat kırılabilir, mutfak için yazıyordu. Balkona geldiğimde üç adım boyuna bir adımda enine olan küçük bir balkonumuz vardı. On ikinci kattaydık ve korkulukları maviydi. Gece saat iki buçuk üçe geliyordu ve dışarıya baktığımda sadece sokak lambaları yanıyordu. Diğer binalara baktığımda da tek tük bazı evlerin ışıkları yanıyordu. Kim bilir onlar ne için ayaktaydılar. Camdan aşağı bakarken sıcak bir rüzgar da yüzüme değiyordu. Camdan baktığımda bütün şehri görebiliyordum. Öyle uzaklara daldım, gelecekle ilgili birkaç an canlandı gözümde, yeni okulum, acaba kimlerle arkadaşlık kuracaktım. Daha gideceğim okul bile belli değildi. Her zaman olduğu gibi son dakikaya bırakılmıştı. Kardeşlerimin okulları da öyle. Çok detaylı hayal etmiştim bunların hepsini emimdim. Ama balkondan çıkarken saate baktığımda sadece yirmi dakika geçmişti. Mutfaktan çıktığımda sağ tarafta beş adımlık mesafede erkek kardeşimin odası vardı. Onun hemen yanında da büyükçe salonumuz. Her yer o kadar boştu ki. Salonda koltuk takımı vardı, halılar sarılmış ve duvara yaslandırılmıştı. Yarın sabah taşıma şirketi gelecek ve kaba eşyaları yükleyip İstanbul için yola çıkacaktık. Yatağıma gittim uzandım. Perdeleri de topladığımız için odamızda perde yoktu. Kız kardeşim cam kenarında üzerine çarşaf bile almadan uyuyordu. Bizim odanın camları da büyük ve uzun olduğu için buradan da görebiliyordum her yeri. Aynı zamanda her yer karanlık olduğu için içeriye ay ışığı da giriyordu. Bu odada o kadar çok yazı yazmıştım ki. Özellikle ay ışığı olduğu zamanlarda. Ay ışığı beni her zaman yazmaya itmiştir ve yazmadan da duramam. Genelde dolabımın içindeki deftere yazardım ama her yer boş ve kalem bile bulamazdım şu an. Telefonumun notlar kısmını açtım ve yazmaya başladım.

'Odamdan içeri ay ışığı giriyor sanki beni yazmaya itiyor. Yazmak bir özgürlük ve ben yazdıkça nefes alabiliyorum. Ay ışığında yazılan cümleler ağızdan çıkan kelimler sanki aklımdan başka sözcükler olup çıkıyor. İnsanı büyülüyor sanki ay ışığı. Düşünüyorum insanları, yeryüzünü, gökyüzünü...İnsanların çok acımasız, vefasız, vicdansız oldukları çok doğru. İnsanlar hiç gökyüzüne bakmıyorlar. Hatta birbirlerini bile tam dinlemiyorlar. Geleceğimi düşünüp duruyorum. Bundan beş- on yıl sonrasını. Sonra şimdiye odaklanmak istiyorum. Geçmiş geliyor aklıma İnsanın geçmişinden kaçması nasıl bir şeydir ya da hatırlayamaması. Günler, aylar hatta yıllar çok çabuk geçiyor. Bu gece de insanlar evlerine kapadı, doğa kendiyle baş başa kaldı. Acaba ondan mıdır bu ayın güzelliği. Bu kuşların özgürce uçması. Ondan mıdır ayın bana;

-umutlar hayaller çok yakında mesajını hissettirerek göz kırpması. Onca felaketin içinde bu ayın umut vermesi, bu da felaket midir? Yoksa gelecek olan umutlar mı?

İçimde sanki kalemimden dökülenleri onlarca kişi okuyormuş gibi bir his var. Yazdıklarım biraz karışmış olsa da. Ay ışığı kafa karıştırır, umutlar verir, hayaller kurdurur ve düşündürür. Ama hissedilen duyguların, hissetmeye değer olduğunu insanlara hatırlatır.'

Yazmayı bitirdiğimde telefonumun ışığının beni ne kadar rahatsız ettiğini fark ettim. Telefonu kapattım ve uykuya daldım. 

ASLINDA O YOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin