Günleri hep birbirinin aynısı geçiyordu. Sabah okula gitmek için hazırlanıyor, okula yürüyor, okulda sekiz saat geçirdikten sonra tekrar eve geliyordu. Hayatında da herhangi bir zorluk yoktu. Derslerden, sınavlardan kaynaklanan stres seviyesi artsa da zaman zaman oluyor, hayatını çok etkilemiyordu. Bugün okula gitmeyi diğer günlerden daha çok istiyordu. Bulduğu ismi arkadaşlarına anlatmak için sabırsızlanıyordu. Okula gittiğinde söylediği ilk kişi Beren oldu.
Her zamanki gibi arkadaşlarıyla selamlaştı, sırasına oturdu, bulduğu ismi söylemek için doğru zamanı bekliyordu. Öğretmen dersini işlerken, bütün sınıf sessizce not alıyorken Beren'e döndü, başını yaklaştırdı ve kısık bir sesle,
'Beren, ben bir şey yaptım.' dedi.
Beren yazmayı bıraktı pür dikkat Öyküye bakıyordu. Heyecanlı ve meraklı bir ses tonuyla,
'Sende bir haller var zaten, geldiğinden beri sürekli sırıtıyorsun. Ne zaman söyleyeceksin diye bekliyordum. Ne yaptın?'
'Ya, nasıl belli oluyor. Göz kırpan çocuk var ya, biraz merak ettim.'
'Eee' hafif alaycı bir tavırla sözünü kesti.
'Ya ama bunu söyleme. Çok garip ee diyorsun anlatasım gelmiyor.'
'Merak ettim işte o yüzden söylüyorum hadi anlat.'
'İşte ben onun adını buldum. Hatta hesabını buldum.'
'Ne, neden böyle bir şey yaptın?'
'Dedim ya, merak ettim sadece.'
'Zaten önce merak edersin adına bakarsın, sonra gerisi gelmez mi...'
'Bak böyle söyleme işte, sadece bir kerelikti.'
'Adı neymiş.'
'Atlas.'
'İsmi çok güzel değil mi?' son kelimesini uzatarak ve gülümseyerek konuşuyordu, Beren de bunları kaçırmıyordu.
'Güzel güzel de. Ne yani enişte mi yapacaksın bize.'
'Yok yok o kadar değil.'
'Senden bekliyorum sanki Öykü. Yaparsın gibi.'
'Hayır ya, onun için bakmadım ki. Neyse başladın yine saçma konuşmaya hadi kapat konuyu bu kadardı.'
'Ben konuyu kapatırım da sen kendini kaptırmayasın.'
'Yok diyorum.'
'Not alamadık farkındasın dimi.'
'Ben ne anlatıyorum sen ne diyorsun ya, bulurum ben sana not.'
'Teneffüs zili çalsın da dışarı çıkıp Leylaya da anlatayım.'
'Çık tabi çık belki Atlasını görürsün.'
'Ya demesene öyle, onun için çıkmıyorum ki.'
'Göreceğiz, çok ileri görüşlüyümdür.'
Kendi aralarında bu kadar derin sohbet yaparken öğretmenin dersi bitirdiğinin farkına varamamışlardı. Yanlarına Leyla da geldi.
'Ne konuşuyorsunuz, birbirinizin içine girmişsiniz. Hadi, bahçeye çıkıyor muyuz?'
'Anlatır şimdi sana Öykü.'
'Ne oldu?'
'Anlatacağım hadi bahçeye çıkalım.'
Bahçeye çıktıklarında uzun ve kısa olan iki çocuk hep gittikleri bankta oturuyorlardı. Öykü onları gördüğünde,
'Anlatacaklarım gözlüklü olanla ilgili.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLINDA O YOK
Teen FictionHiç sevilmediğiniz bir yeri düşünün orada kalmaya devam eder miydiniz? Ya da orada kalmak için diretir miydiniz? Bazen bir şeyi o kadar çok isteriz ki, ne yapacağımızı şaşırırız, doğru kararlar veremeyiz. Nedeni de olmaz bu hislerin. Sen neden sev...