Sabah olduğunda taşıma şirketi gelmiş ve bir şeyleri bantlıyorlardı. Evimizin içinde en az üç farklı kişiye ait ayak sesi geliyordu. Erkek oldukları belliydi yere çok sert basarak yürüyorlardı. Aynı zamanda babamın;
'Yavaş yavaş taşıyın, daha fazla eşya alamayacağım. Çok para harcadım.' nidaları esip gürlüyordu.
Babam görüp görebileceğiniz en tatlı adamlardan biridir. Herkesle çok çabuk arkadaş olabilir. Konuşmayı, sosyal faaliyetleri çok sever. İşi gereği olduğunu düşünüyorum. Tam bir ticaret adamı. Ağzı iyi de laf yapar. Şeytan tüyü derler ya aynı ondan. Genelde de iş, arkadaş, aile ortamlarında çok sevilir. Bazen konuşmayı kaçırıp, anlatmaması gereken şeyler de anlatabiliyor.
Taşıma şirketinden gelen adamlardan biri;
'Abi yeni bir şehre gidiyorsun, bence her şeyi sıfırlamalıydın.'
'O taşıdıklarınız zaten bizimle gelmiyor, başka bir yere bırakacağız.'
Gerçekten de öyleydi. Doğup büyüdüğüm evdeki hiçbir şeyi götürmüyorduk. Dolabımızdaki kıyafetler bile gitmiyordu. Sadece annemin çeyizindeki bazı antika parçalar bizimle geliyordu. Kalan eşyalarımızla da bir ev daha dizecektik.
Taşıma şirketinin evi tamamen toplaması iki saat sürdü. En sonunda ev artık bomboştu. Artık duvarlara astığımız fotoğrafların sadece çivi izlerini görüyorduk. Evimiz ilk defa o kadar büyük geldi gözüme. Aynı zamanda benim için on beş yıllık yaşanmış gözümün önünden geçti. On beş yılda çok bir şey yaşanmaz ama yaşanmış olan duygular unutulmuyor.
Eşyalarımızı boşaltmıştık evet ama bu buraya tekrar gelmeyeceğimiz anlamına gelmiyordu. Belli mi olur, bir bakmışsın İstanbul'u beğenmez ve tekrar buraya geliriz. Babamın işi gereği biraz zor olabilirdi ama.
Babam bahçede taşıma şirketine paketlenen eşyaların nereye gideceğinin adresini veriyordu. Saat de ona geliyordu. Babamı bekliyorduk evin içinde, son kez herkes evine veda etmek istiyordu.
'Anne gideceğimiz yer buradan daha mı güzel?' dedi erkek kardeşim.
Beş yaşındaydı ve o da anasınıfına başlayacaktı. Çok heyecanlı değildi sadece meraklıydı. Belki taşındığımız evi hatırlamayacaktı büyüyünce. Ama sorular sordukça, aklına birçok soru geliyor ve hepsini sıralıyordu.
'Benim orada arkadaşlarım olacak mı?'
'Biz şimdi evimizi bırakıyor muyuz?'
'Neden evimizi bırakıp gidiyoruz?''Ablamlar neden üzülmüyor, ben biraz üzülüyorum evimizi bıraktığımız için.'
'Hayır anneciğim, biz yeni bir eve taşınıyoruz. Orası da bu ev gibi çok güzel.'
Gideceğimiz evde her şeyimiz hazırdı. Annem ve babam sürekli İstanbul'a gidip geliyorlardı ve evi toparlamışlardı. Biz sadece eve girecektik. Zaten buradan İstanbul altı saat sürüyor. Akşam yeni evimizde yatmış olacaktık.
Kız kardeşimle babamı kapıda bekliyorduk. Kız kardeşim benden iki yaş küçüktü ve sekizinci sınıfa geçecekti. Daha çok içine dönük, herkesle kolay kolay arkadaş olmayan biriydi. Hayatta dikkatli olmayı çok sever ve attığı her adımı temkinli atardı.
Babam sonunda gelebildi ve seslendi;
'Koç ailesi hazır mısınız yeni bir hayata, gerçekten evimizi anneniz harika dizdi, bayılacaksınız. Aşkım sen mimar olmalıydın, her zamanki gibi yaptıkların mükemmel oldu.
'Hazırım.' diye bağırdı erkek kardeşim.
'Bak biliyor musunuz, eğer moda tasarımla ilgilenmeseydim kesinlikle mimar olurdum. Olsun ben de hobi olarak dekorasyon yaparım.'
'Kızlar gerçekten eve bayılacaksınız.'
'O kadar merak ediyorum ki.' dedim.
'Şimdiye kadar biraz üzüntü vardı içimde şimdi sadece merak.' dedi kız kardeşim.
'O zaman babacığım kapıyı kilitle de artık yeni evimize gidelim.'
'Hadi herkes tamamsa asansöre doğru yürüyün de kapıyı kilitleyeyim ben de.'
'Bir dakika.' diye bağırdı annem.
'Fotoğraf çekmemiz gerekiyor, hadi herkes gelsin bir tane fotoğraf çekeceğim.'
Bizim ailede şöyle bir şeyde vardır. Ne zaman bir yerden dönüyor olsak orada bir fotoğraf ve video çekilir.
Annem telefonunu çıkard , herkese gülümsemesini söyledi. Fotoğrafı çektikten sonra da;
'Hadi herkes asansöre.'
Biz asansöre doğru yürüyorduk, babam kapıyı çekti ve önce üst kilidi üç kere daha sonra da alt kilidi üç kere kilitledi. Onlar da asansöre bindi ve kapı kapanıken evimizin kapı numarası görünüyordu. 57.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLINDA O YOK
Teen FictionHiç sevilmediğiniz bir yeri düşünün orada kalmaya devam eder miydiniz? Ya da orada kalmak için diretir miydiniz? Bazen bir şeyi o kadar çok isteriz ki, ne yapacağımızı şaşırırız, doğru kararlar veremeyiz. Nedeni de olmaz bu hislerin. Sen neden sev...