Öykü sınıfa gittiğinde öğretmen derse gelmemişti. Sırasına doğru yürüdü. Beren ondan önce sınıftaydı.
'Kız sen nerelerdesin? Bugün geç kaldın.' tatlı bir ses tonuyla sordu.
'Ben de bilmiyorum ki, sabah erken uyandım aslında. Çok oyalandım sanırım.'
'Bugün önemli bir şey var mı?' diye ekledi Öykü.
'Yok bildiğim kadarıyla, zaten olsa sınıfta bir tek biz biliriz gibi.'
'Haklısın, hocanın da gelmeye niyeti yok sanki, keşke ders boş olsa. Hava biraz güzel gibi.'
Ön sıradan gelen ses ben arabasını gördüm diyordu. Heveslenmeleri kısa sürdü. Beren ve Öykü kendi sınıflarındaki en iyileriydi. Hatta öyle ki neredeyse bütün ders notları aynı geliyor, yedikleri, içtikleri, ağlamaları ayrı gitmiyordu. Derse de en çok katılan da arka dörtlüydü. Önlerindeki ikiliyi de kendilerine benzetmişlerdi. Dersler onlar ile beraber keyifli geçiyordu. Dinledikleri derslerden keyif alıyorlar ve eğer sıkılırlarsa dersi de kaynatıyorlardı. Bütün dersler arka ikilinin isteklerine göre şekilleniyordu.
Dersin ilk yirmi dakikası çoktan geçmişti ve öğretmen derse girmemişti. Sınıfta herkes kendi halinde takılıyordu. Sınıfın uğultuları da gittikçe artıyordu.
Beren Öykü'nün telefonunu aldı ve resim çekmeye başladı. İki ay içinde o kadar çok resim çekmişti ki telefonun hafızası dolmak üzereydi. Derslerde çekilmiş çok fazla videoları vardı. Beren hep bunların bir anı olduğunu ve beş-on yıl sonra izlediklerinde, vay be ne günlermiş, diyeceklerinden emindi.
'Beren bir şey soracağım.'
Berenin elinde telefon fotoğraf çekmeye devam ediyordu ve sor diyebildi sadece.
'Sen Leyla ile tanışıyor musun? O kadar zamandır arkadaşız tanıştırmak aklıma gelmedi.'
'Eski sınıf arkadaşıma ama çok fazla konuşmuşluğumuz yok.'
'O zaman bu teneffüs benimle gel, bahçeye çıkalım. Hem tanışırsın da .'
'Bahçeye çıkmayı hiç sevmiyorum, biliyorsun sen de.'
'Bir kereliğine benim için lütfen.'
'Of Öykü, of .'
'Bunu evet olarak kabul ediyorum. Gel biz çıkalım onlara mesaj atarım gelirler.'
'Tamam.'
Bahçeye çıktıklarında daha zil çalmamıştı ve okulun sol çaprazındaki banka doğru yürüyorlardı. Aynı zamanda iki çocuğun daha yürüdüklerini gördüler. Bahçede sadece dört kişi vardı ve aynı yere yürüyorlardı. O sırada zil çaldı. Okulun bahçesi kalabalıklaşmaya başladı.
Yürüyen iki çocuk Öykü'nün gideceği banka oturdular.
Öykü dönüp; 'Biz de oraya gidiyorduk ya, neyse gel biz karşıdaki banka oturalım dedi.'
'Ben sana çıkmayayım dedim değil mi?
'Ne alakası var alt tarafı başka bir yere oturduk.'
'Ondan demiyorum, normalde gelmiyorlardı değil mi, bugün gelmek isteyesi tutmuş.'
'Bir şey olmaz. Leyla da gelir şimdi.'
Teneffüste Leyla tek gelmişti.
Bankta üçü beraber otururken aynı zamanda, okuldan, arkadaşlardan, derslerden konuşuyorlardı. Bu konuları konuşurken de on dakika şaşırtıcı şekilde yetiyordu. Zil çaldığında herkes sınıfa dağıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLINDA O YOK
Teen FictionHiç sevilmediğiniz bir yeri düşünün orada kalmaya devam eder miydiniz? Ya da orada kalmak için diretir miydiniz? Bazen bir şeyi o kadar çok isteriz ki, ne yapacağımızı şaşırırız, doğru kararlar veremeyiz. Nedeni de olmaz bu hislerin. Sen neden sev...