Onu düşünüp kendimi üzdüğüm o kadar gün var ki. Şimdi bu günleri saymaya başlasam o kadar zor gelecek bana. En son yazdığı mesajdan bir saat geçti ya da bana bir saat gibi geldi.
Dışarıya o kadar çok daldım ki bir motor geçti ve bir anda terasta olduğumun farkına vardım. Vücudum kitlenmiş ve zar zor ellerimi hareket ettiriyorum. Dişlerim birbirine çarpıyor, ellerim buz gibi olmuş ve bacaklarım titriyor aynı zamanda karnıma ağrılar giriyor. Kendimi çabucak evin içine attım. Terasın kapısını kilitledim ve odama doğru yürüdüm. Odaya girdiğimde ilk önce telefonu yatağımın üzerine fırlattım. Arkasından çok zorda olsa yatağa yattım.
Üç sene önceki duygular nasıl olur da aynı ilk günkü gibi tekrar edebilir. Bunun şoku içindeydim. Ona yazarken artık içimdeki duyguların bittiğine çok emindim. Öyle değilmiş.
Ne kadar kendimi inandırmak istesem de duygularım tohumundan tekrar filizlenmiş. Hatta sanki filizlenen bu tohum kar kışa inat, olmaması gereken mevsimde kök saldıkça salıyor. Ne kadar sağlam bir filiz olur tartışma konusu olacak. İçimdeki hislere bakılırsa beni epey zorlayacak gibi.
Yıllar sonra aynı konuşma, aynı kişi, aynı duygu ve ondaki duygusuzluk. Hiç değişmeyen çabalarım, karşı tarafın ilgisiz ve umursamaz olması. Bunlar sanırım hiç değişmeyecek. Sürekli aynı konuşmaları yapıyorum ve hiçbir şekilde ileriye gidemiyorum. Kendi etrafımda bile değilim, ne kadar başım dönerse dönsün sürekli onun etrafında dönüp duruyorum. O kadar yoruldum ki, bu hisleri tekrar yaşamak korkunç bir deneyim.
Gözlerim kapalıyken o kadar çok düşünce aklımdan geçiyor ki ben bile kendime şaşırıyorum. Uyumak istiyorum, bu gecenin hiç yaşanmamış olmasını diliyorum. Uyumaya çalıştıkça aklımda,
Acaba ben mi düzgün konuşamıyorum, kendimi inandıramıyor muyum, ona yetemeyecek gibi mi görünüyorum yoksa sadece beni mi istemiyor. O kadar çok yetersiz cümleler geçiyor içimden. Saçmalamaya başlıyorum farkındayım.
Ona yetememek konusunda hiç inanmıyorum ben bu üç sene içinde boş durmadım. Kendimi geliştirdim, ona yetemeyeceğimi hiç düşünmüyorum. Bunları bile düşündürüyor bana. Hiçbir açıklama da yapmıyor.
Ben istiyorum ki şu sebepten ötürü seni istemiyorum desin. Bana hiçbir nedeni yok diyor. Nedensiz dünyaya bile gelmiyoruz. Nasıl bir nedeni olmaz?
Nedenleri düşünmekten bir ara psikolojim bozulmuştu zaten. Kafamı yastığa koyduğumda birçok neden sayabilirim. Belirsiz saçmalık dolu nedenler. İnsana çok zor geliyor ama kocaman bir boşluğu tek başına doldurmaya çalışmak. Ne başı var ne sonu. Sadece boşluk var ve neye göre doldurulacağına dair en ufak bir fikir yok.
Kafamda geçen konuşmaların, neden beni istemediğinin, neden olamadığımızın cevaplarını ararken uykuya dalmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLINDA O YOK
Teen FictionHiç sevilmediğiniz bir yeri düşünün orada kalmaya devam eder miydiniz? Ya da orada kalmak için diretir miydiniz? Bazen bir şeyi o kadar çok isteriz ki, ne yapacağımızı şaşırırız, doğru kararlar veremeyiz. Nedeni de olmaz bu hislerin. Sen neden sev...