Slytherin ortak salonuna gelmiştik öyle oturuyorduk.Dersler bitmişti.Bugün Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinden sonra hiç bir derse girmemiştim.Lily: Sizden bir şey isteyebilir miyim?
Draco ve Pansy: Tabi
Lily: Beni ağlarken görmemeniz lazımdı. Ben ağlamam normalde. Size bu anları unutturmam gerek.
Pansy: Nasıl yani?
Draco: Lütfen Lily gerek yok.
Lily: Üzgünüm Obliviate***
Draco ve Pansy'e olanları büyü ile unutturduktan sonra hızlıca odama gittim. Acaba yanlış bir şey mi yapmıştım. Ama ben ağlamazdım bu benim suçumdu. Çok güzel anlar geçirmiştik özellikle Draco'nun dedikleri benim için çok önemliydi. Hiç unutmayacağım. Ve Pansy ona ilk başta çok ısınamamıştım ama o da çok iyi bir dost.
***
Sabah olmuştu tüm gece uyumamış olanları düşünmüştüm. Pansy geldi yanıma.
Pansy: Lily uyandın mı kahvaltıya az kaldı birlikte gidelim.
Lily: Evet Pansy uyandım bekle beni hazırlanıyorum.
Pansy: Tamam bekliyorum.Hazırlanmaya başladım. Giysileri giyindim şapkamı taktım. Aslında şapka takmayı pek sevmezdim ama zorundaydım işte. Çantamı aldım bugün ders yoktu o yüzden ders kitaplarını almadım çantama bir türlü okuyamadığım melez prensin kitabını asamı ve çok değerli fotoğrafı koydum.
Lily: Hazırım Pansy hadi kahvaltıya gidelim.
Pansy: Tamam ben de hazırım.Slytherin masasına oturduk kahvaltımızı yapıyorduk Draco yoktu normalde hep zamanında gelirdi bir sorun mu vardı acaba?
Lily: Draco nerde Pansy biliyor musun? Normalde geç kalmazdı.
Pansy: Bilmiyorum bana da garip geldi.
Lily: Ben biraz bahçede dolaşacağım gelmek ister misin Pansy
Pansy: Yok ben gelmeyeceğim sen git belki sonradan gelirim yanına.Bahçeye doğru ilerledim. Boş bulduğum bir yere oturdum. Ve okuyamadığım kitabı okumaya başladım. Melez Prens kim acaba? İçinde çok işime yarayacak büyüler var.
(45 dk sonra)
Kitap gerçekten çok güzel. Baya bir büyü öğrendim ve bunları kullanmam gerekirse kullanmaktan çekinmezdim de. Etrafı incelerken gözüme birşey takıldı. Harry Hermione ve Ron bir yere gidiyorlardı. Harry ile konuşmam gerekiyordu. Onların peşinden ilerledim. Biraz ilerledikten sonra büyük bir ağacın önünde durdular. Hermione'nin kedisi Ron'un faresini kovalıyorlardı birdenbire kedi ve fare ağacın içine ilerlediler. Üçlü de onların peşinden ve tabi ki ben de onların peşinden. Ağaç bir yere çıkıyordu merdivenlerin arkasına saklanıp onları dinlemeye koyuldum. Birisiyle konuşuyorlardı çok tanıdık bir ses. Biraz daha ilerledim ve gördüklerim karşısında donakaldım. Babam karşımdaydı.
Sirius: Sen kimsin?
Harry: Sirius o sen-
Lily: Ben Alice Harry'nin arkadaşıyım. Siz de Sirius Black olmalısınız. Azkaban'dan kaçan ilk kişi.diye bir yalan söyledim o beni tanımamıştı. Umarım Harry beni anlar ve gerçeği ona söylemez o beni tanımayıp Harry'i tanımıştı. Harry anlamış gibi baktı ve:
Harry: Evet Alice bizim arkadaşımız o da hep bizimle takılır. Yani buraya geleceğimizden de haberi var. Ona güvenebilirsin.
Harry'e teşekkür eder gibi baktım. Ve onların yanına geçtim. Sonra birdenbire Profesör Snpape geldi ve Sirius'a bir büyü savurdu. Daha sonra:
Snape: İntikam daima tatlıdır hep seni yakalayan ben olmak istemişimdir.
Sirius ve Lupin konuşuyorlardı. Profesör Lupin'in burada olduğunu yeni fark ediyordum. Harry asasını doğrulttu Snape'i arkadaki yatağa doğru itti.
Hermione: Bir öğretmene saldırdın.
Harry asasını Lupin'e doğrulttu.
Harry: Peter Pettigrew'i anlatın.
Lupin: Okulda bizimle birlikteydi dostumuz olduğunu sanıyorduk...
Harry: Hayır Pettigrew öldü.
Lupin: Onu haritada gördüğünü söyleyene kadar ben de öyle sanıyordum.
Harry: Harita yalan söyledi.
Sirius: Harita yalan söylemez. Pettigrew yaşıyor ve işte orada.diyerek Ron'u gösterdi. Ne! Ron Pettigrew olamaz değildir imkanı yok.
Ron: Ben mi aklını kaçırmış.
Sirius: Tabi ki sen değil o senin faren.
Ron: Scabbers uzun zamandır benimle olamaz.
Sirius: Evet 12 yıl sıradan bir fare için oldukça uzun bir yaşam süresi değil mi?Sirius Ron'dan fareyi aldı. Ron fareyi geri vermesi için yalvarıyordu. Sonra fareyi masaya bıraktı ve asalarıyla bir büyü doğrulttular. Tam kaćmaya çalışırken fare bir adama dönüştü. Bir animagus olmalıydı. Daha fazla burada durmak istemiyordum. Çıkışa doğru ilerledim.
Harry: Nereye gidiyorsun Li- Alice?
Lily: Bu kadar saçmalık yeter. Bunların hepsini Dumbledore'nin bilmesi gerek. Farkında mısınız bilmem ama yanımızda Azkaban'dan kaçmış bir suçlu var!
Hermione: O Harry'nin vaftiz babası.
Lily: Demek öyle o zaman vaftiz babana veda et Harry.
Lupin: Bir dakika Alice de kim?
Lily: Benim profesör.Olamaz Lupin herşeyi anlatamazdı babam beni tanımamıştı ve hiç de tanımayacaktı.
Lupin: İkinci bir ismin olduğunu bilmiyordum Alice.
Asamı çıkardım ve babama doğrulttum. Gözümden bir damla yaş geldi.
Harry: Ne yapıyorsun Alice?
Lily: O bir suçlu .
Harry: Ama Pettigrew'i o öldürmedi görmüyor musun o yaşıyor. Bu da onu suçsuz yapar.
Lily: Ama o aranıyor suçsuz olduğunu onlara kanıtlasın. Sectumsem-
Harry: Sersemlet!Yere düşmüştüm ve şapkam yoktu odanın diğer köşesindeydi.
Hermione: Saçlarının turuncu olduğunu bilmiyordum Lily.
Sirius: Lily mi?716 kelime💚🐍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MRS BLACK
FanfictionMuggle bir anne babası olduğunu sanan Lily'nin hayatı anne babası sandığı kişilerin gerçek anne babası olmadığını öğrenen Lily Hogwarts'a gider ve hayatı değişir...