BÖLÜM _ 2 DOSTLAR VE DİĞERLERİ

403 86 88
                                    


" Offf?!!! " derken sinirle yukarı bakıyorum. Sırıtan Melina –ki kendisine Mell diye hitap ederiz- elinde rulo haline getirdiği kağıtla başımda dikiliyor.

 " Günaydın! " diyor net bir sesle.

  " Günaydın! " diyorum ben de hislerime zıt bir sesle. İnce ve tiz bir ses. Sinirliyim ama çaktırmak istemiyorum sesim.

Tatil hakkında konuşuyoruz. Günler, insanlar, biz ve muhteşem kişiliklerimiz. Sıradan konular anlayacağınız. Yeni insanlar gelip bizimle konuşmaya çalışıyorlar. Benim cevaplarım her zamanki monotonluğuyla;

 " Evet, iyiydi, ne olsun işte? Senden? " şeklinde diyologlarla sınırlıyken Mell, maalesef aradığı kurtuluşa çok daha uzun yollardan ulaşmak zorunda kalıyor. Sevgili arkadaşımın istemsiz bir şekilde karşısındakinin gönlünü hoş tutmaya bir eğilimi var. 

 Bense gayet istemli olarak herkese defolup gitmelerini söylemekten mutluluk duyuyorum. Kötülük ruhumda var.

Zombilerle dolu okulumda gerçekten insan olarak nitelendirebileceğim çok az kişi bulunuyor -ki bunlardan üçü de zaten benim arkadaşlarım. Mell, Iven ve Jenny. Benimle beraber 'Gardiyanlar'. Düşüncelerini koruyup, çalışmalarıyla bir yerlere gelmeye çalışan üşengeç 'Donkişotlar'.

Mell, biraz benim gibidir. Çok iyi bir yalancı ve bazen, nadiren de olsa, beni kandırıp kandıramayacağını görmek için yalan söyleyen arkadaşım.

Aslında pek yalan söylemez ve bunu başkalarına da yaptığı söylenemez. Sanırım test ettiği kişi benim, anlayıp anlayamayacağımı görmeye çalışıyor. Neredeyse her zaman yemiş gibi yapıyorum. Sorun değil, açıkçası benim için eğlenceli bile oluyor diyebilirim. Böylece o beni okumaya çalışırken nelere dikkat ettiğini daha iyi görebiliyor, yüzünü ifadesiz tutmaktaki başarısını görünce içten içe takdir edebiliyorum. İçimde gerçek bir şeytan var.

Sırıtmamı bastırmaya gerek bile görmeden hala esir olan arkadaşıma bakıyorum.

Sakın yanlış anlamayın. Bizim yaşadığımız ortamda insanları anlayabilmek, onları bir şeylere inandırabilmek büyük önem taşır. Size yalan söylendiğini anlayabilmek için öncesinde çok iyi birer yalancı olmanız gerekir. Daha sonra bunu kullanıp kullanmamak size kalmış -ki benim de tam bir Jedi (1) olduğum söylenemez.

Jenny de Mell ve benim gibi burada yani Türkiye'de doğmuş. Tanıştığımızda bize gerçek adını söylemiş olmasına rağmen kendisini asıl ismiyle çağırmamamızı tembihlediği –aslında biraz da tehdit ettiği- için bu isteğini büyük bir soğukkanlılıkla yerine getiriyoruz. Kendisi gurubun eğlenceli kızıdır ve onun bulunduğu ortamda herkes mutlaka güler, tabi eğer düşmanı değilseniz.

Normalde oldukça kırılgan bir yapıya sahiptir, yine de insanlara karşı kalın derili olmayı zamanla öğrenmiş gibi görünüyor. 

 Onu kolay kolay üzemezsiniz ya da üzdüğünüzü göremezsiniz. Benim pek çok davranışımı sevmediğini biliyorum ve tam bir hippi ruhuna sahip olmasaydım ona hak da verebilirdim. 

 Kimseyi dinlemiyor olmam, sürekli sırıtmam, durup dururken şarkı söyleyip dans etmem ve metroda kahkahalarla yol boyunca gülmem gibi çeşitli anormalliklerimin ne kadar normal davranışlar olduğunu bir gün herkesin anlayacağını ümit ederek yaşıyorum.

Gelelim Iven'e. Doğudan gelen dostumuz. Tam olarak neresi olduğunu bilmiyorum ama geldiği yerde suyun oldukça az olduğundan eminim. Ya da en azından yüzülebilir olanlarının. Çünkü buradaki denizi her gördüğünde dışarı yansıttığı sevincini anlatabilmem pek mümkün değil. Gerçi üç yıl sonra artık biraz daha normalleşti diyebiliriz.

Kendisi aramızda her şeyi duyma yetisine sahip olan kişidir, daha çok meraktan özellikle dinler demek daha doğru olur belki. Ben insanları okuyabildiğim için onlara dikkatlice bakmaktan kaçınırken o, tam da aynı nedenden dikkatini çektiği takdirde tırnağına kadar inceler.

Bir konuşmanın ortasındayken üzerinden yarım saat geçmiş bir konu hakkında bir anda yorum yaparak herkesin kendisine boş boş bakmasına neden olabilir ve bunun nedeni o konu konuşulurken aslında kendi evreninde kaybolmuş olmasıdır. Böyle bir şey olduğunda gözlerinin donuklaşmasından gelecek olana hazırlık yapabilirsiniz aslında. 

 Yine de sizi dinlemiyor olması başka hiçbir şey duyamadığı anlamına gelmez, çünkü kendisi o an yan masaya kulak kabartmış olabilir.

Ve işte Iven de gurubumuzun sessiz gözlemcisi. Sessizce çevreyi gözlemleyerek size koordinat verir ve sizde nokta atışıyla hedefinizi tam on ikiden vurursunuz.

Böylece gardiyanları tamamladık. Bu isim benim bir zamanlar yarısını yazıp bilgisayarımın çökmesiyle kaybettiğim romanımdaki bir gurubun adıydı. Artık bize ait.

" Cehennemden geçiyorsan, sadece devam et "

W. CHURCHILL 


Bilgilendirme 1 : Jedi (ceday): Yıldız Savaşları filmlerinde, barışın koruyucuları olarak adlandırılan kurgusal gruptur.

GARDİYANLAR VE KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin