BÖLÜM_11 MİNKABH TEREMUN

201 35 274
                                    

                                                                               https://www.instagram.com/reel/C5OfUnNtf6H/?utm_source=ig_web_copy_link&igsh=MzRlODBiNWFlZA==


                                                                                 MİNKABH TEREMUN

Çemberin içinde kalakalmış karşımızdakilere bakarken;

"Ne halt etmeye tek başınıza ara sokağa giriyorsunuz?!" diye isyan eden Mell'e 'uzun hikaye' dercesine bir bakış atarak fötr şapkalı adama dönüyorum.

"Zarların gözcüsü?"

"Gözcü demeniz yeterli" diyerek geçiştirmek istercesine elini sallıyor adam. "Bence artık gitsek iyi olur baş gardiyan, tahminimce yeniden geleceklerdir."

Kaşlarını çatarak fazlasıyla düşünceli bir hale bürünmüş Craig'e bakıyor ve göz göze gelmeye çalışıyorum. O'ysa bakışlarını karşısındaki adama sabitlemiş ve gardını indirmemiş bir halde poker suratını takınıyor.

"Pekala, hadi gidelim." diyorum çemberi yok ederken yeniden adama dönerek. "Konuşabileceğimiz bir yer biliyorsunuz anlaşılan."

Gülümseyen adam yalnızca;

"Beni takip edin" demekle yetinerek yürümeye başlıyor. Arkama hızlı bir bakış atıp onu takip ediyorum.

Uzun ve çevrenin gürültüsünü saymazsak tamamen sessiz yürüyüş sırasında, ekipten yükselen bütün hisleri ve engellemeye çalışıp başarılı olamadıkları düşünceleri bastırmaktan ter içinde kalıyorum.

Bunun yanında, adamın düşüncelerine ulaşmaya çalıştığımdaysa, içimde sanki bilinçli bir şekilde düşüncelerin odak noktası saptırılıyormuşçasına teğet geçtiğime dair bir his oluşuyor. Ne zaman bir düşünce parçasını net olarak yakalar gibi olsam, o anda düşünce basit bir kumarhane olayına kayıyor.

Zarlara aşık değilseniz bu kadar sık onları düşlemeniz ilginç olur doğrusu.

Birkaç adım arkamızdan gelin.

Mell hariç tamamı kendi düşüncelerine dalmış arkadaşlarım irkilerek kendilerine gelirlerken dediğimi yaparak adımlarını yavaşlatıyorlar. Koruyucular da onların hareketlerine uyumlu olarak pozisyonlarını yeniden düzenleyerek yürümeye devam ediyorlar.

"Bizi nasıl buldunuz?" diyerek ilk soruyu soruyorum.

"Ah benim her yerde gözlerim vardır Lumiére," diyor adam neşeyle gülerek "yoksa adımın ne anlamı olurdu?"

Ne kadar güzel. Herkeste beni tanıyarak konuşuyor, ben hariç.

"Peki o gözler ne aramaları gerektiğini nereden biliyorlardı?"

Soruma cevap vermek için normalden daha uzun bir süre harcayınca;

"Yani sizi aradığımızı nereden bildiniz?" diyerek sorumu tekrarlıyorum.

"Seni duydum Lumiére" diyerek göz ucuyla bana bakıyor. "Bu taraftan"

Benimle birlikte herkes duruyor. Şüpheyle önümde uzanan eğlence merkezine bakıyorum. Işık ve su oyunları, pahalı arabalar, pahalı elbiselerdeki ucuz insanlar, nadiren de olsa tam tersi... Aldatmalar, sinsilik, heyecan...

Çok fazla his, çok fazla düşünce.

"Şu anda dışarıda olmanız pek iyi bir fikir değil Lumiére. Eminim bunu sen de onaylayabilirsin."

GARDİYANLAR VE KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin