YENİLER
KRİS
Jack yanımdan ayrıldıktan sonra ben de biraz temiz hava almaya karar vererek ayağa kalkıyorum. Bu kalkış biraz önce içtiklerim göz önüne alındığında fazlasıyla normal göründüğünden, barmenin takdir dolu bakışlarına karşılık yüklü bir bahşiş bırakıyorum.
Maalesef ki içki biz koruyucularda sudan daha farklı bir etki bırakmıyor. Tabi damağımızdaki tadı hariç.
Aslında bu oldukça büyük bir ironi. Pek çok yönden sıradan insanlardan iyi oluşumuzu memnuniyetle karşılarken bu durum, hissetmek –veya hatırlamak- istemediğimiz konuları kısa bir sürede olsa sistemimizden çıkarmamıza engel olduğundan canımızı sıkıyor.
Ya da en azından benim canımı sıkıyor. Yine de pes etmek yok tabi, içki yanında her zaman kadınını da getirir. Viski bir, su sıfır.
Giydiğim ceketsiz siyah takımın kollarını düzeltirken lobinin kapısından çıkıyorum. Tam olarak karakterimi yansıtan karanlıktan güneşe çıkınca, gözlerimi kısma ihtiyacı hissederek gözlüğümü almamış olmama sövüyorum.
Temiz hava.. ne kadar berbat. Nerede şu filmlerde gördüğümüz mis kokulu egzoz dumanları?
Yanımdan geçen oldukça gösterişli kadınları gözlerimle şöyle bir takip ederken, her şeye rağmen, sırıtarak, burada olmamıza neden olan ustalarımıza şükranlarımı sunuyorum. Ve her zaman olduğu gibi onların düşüncesi bile yeniden suratımın asılmasına neden oluyor.
Yıllarca ne için savaşacağımızı, nelerle karşılaşacağımızı önemsemeden sırf çok sevgili ustalarımız öyle dediler diye durmak bilmeden çalıştık. Bütün bu çalışma süresi boyunca tek bir gün bile kafa izni yapmamıza izin vermemiş insanlar, bir hafta önce gelip de bir anda eğitime ara verdiklerini söyleyince ne kadar şaşırdığımızı tahmin edebilirsiniz.
Bunun yanında narsist ustalarımız Yoda'dan çok Dart Vader'a benzedikleri için bu yolculukta birinin bile sex kasetini bulursam hiçbir şey boşa gitmemiş olacak, tabi benim açımdan.
Bunları düşünürken merdivenlerden inip yokuş aşağı doğru yöneliyorum.
Buraya gelirken Jack'in bitmek bilmez konuşmalarına göre gitmemiz gereken ilk yer lanet olası bir üniversite.
Eğer biri bana, içerisinde iki saat boyunca moruğun tekinin konuşup bir de bu konuştuklarından sınav yaparak geleceğimi belirlediği bir yere gitmekten bahsederse, büyük bir şevkle harekete geçerim.
Ama aksi yöne doğru.
Ve koşarak.
MATHESON
Otelin restoranında yemeğimi yiyip çıkarken Kris'in hafif bir ıslık tutturmuş caddede aşağı doğru yürüdüğünü görüyorum. Kesinlikle ve bütünüyle tam bir serseri.
Sırıtmamı bastırmaya gerek duymadan arkasından gidiyorum.
"Yov! Kris!"
Neredeyse benimkinden daha büyük bir sırıtışla bana dönen arkadaşım ;
"Ooo küçük kardeş" diyor neredeyse hiç görünmeyen güneşin yansımasına gözlerini kısarak "senin tek başına dışarı çıkman yasak değil miydi?"
"Yanlış hatırlıyorsun Kris, o senin pantolonunun içindeki küçük dostun için geçerli."
"Ow! Bu acıttı " diyerek ellerini kalbine koyuyor dostum "Eğer istemiyorsan bir daha sende olmayan şeylerimi sergilemem. Ayrıca..." diyor savurduğum yumruğumdan sıyrılarak "Bu gece benim -ufaklıktan kesinlikle uzak- dostumla takılabilecek birilerini bulmaya gidiyordum, yani büyüklerin yapacak işleri var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GARDİYANLAR VE KORUYUCULAR
Fantasia+13 İÇERİKTİR '1. KİTAP TAMAMLANDI' Samira üniversitededir fakat burası hiç de hayal ettiği gibi değildir. Dünya git gide daha sıkıcı bir hal almaya başlar ve bu sıkıcılığın içerisinde kaybolmak üzereyken olağan günü olağanüstü bir adam tarafından b...