V

118 16 16
                                    

♪ Göksel – Kıskanıyorum ♪

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


♪ Göksel – Kıskanıyorum ♪

"Divan edebiyatı şiirlerini iyi ezberleyin. Özellikle Ali Şir Nevâi ve Şeyhi'ye. Sınavda çok işinize yarayacağına eminim."

Edebiyat öğretmenimiz her ne kadar bizim için bir iyilik yaptığını düşünse de şu an söylediği her şey bizlerin kulaklarına bir küfür gibi geliyordu. Bütün sınıfın yüz ifadesi de Özge Hocadan ne kadar nefret ettiğini bağırıyordu resmen. Fakat buna rağmen Özge Hoca iyimserliğinden ödün vermiyordu. Hâlâ sevimli sevimli konuşmaya ve bütün sınıfa sınav tüyoları vermeye devam ediyordu.

Aslında edebiyat dersini seviyordum. Hatta bazen canım sıkıldığın da kendimce bir şeyler de yazıyordum ama herkes tarafından bunun hor görüleceğinden korkuyordum. Alay edilmesinden korkuyordum...

Çünkü edebiyat duyguların çıplak haliyle gözler önüne serildiği tek yerdi. Bütün kelimeler ruhumda sır gibi sakladığım hislerimdi ve artık insanları bunu biliyor olacaktı. En yakınlarım dahi olsa bunu öğrensin istemiyordum.

Dışarıdan duygular konusunda her ne kadar sert, alaycı gibi davransam da aslında tek yaptığım topluma ayak uydurmaktı. Yüzümde ağır bir maskeyle kendimi koruyordum küçücük aklımca.

"Açelya," diye seslen Doruk ile sınıfta ki herhangi bir noktaya takılı kalmış bakışlarımı ona çevirdim. "Ne o daldın gittin?"

Umursamazca omuz silktim. "Uykum var." diye mırıldandım. Doruk oturduğu yerden kalktı ve sırt çantasını, sırtına taktı. O an fark ettim sınıfta bizden başka kimse yoktu.

Doruk gülümsedi. "Hadi yine iyisin, son ders zili de biraz önce çaldı."

"Zil ne zaman çaldı ya hiç duymadım." derken bir yandan da çantamı topluyordum. "Ege ve Beste nerede? Ne zaman çıktılar?"

"Beste'nin canı çikolata istemiş, Ege de Beste'nin isteklerini bir saniye bile geciktirmemeye yemin etmiş gibi hızlıca kantine indiler." Doruk'un imalı konuşmasına göz devirdim.

"Umarım bana da almıştır, yoksa kıymeti kopartırım." derken son kitabımı da çantama koydum ve ayağı kalktım.

"Hiç sanmıyorum," dedi Doruk. Sınıf kapısına doğru yürürken benimle arasında bir iki adımlık mesafe vardı. "Gözü Beste'den başkasını görmüyordu. Şu an senin varlığını unutmuş bile olabilir."

"Ege yapmaz öyle şey." diye her ne kadar savunsam da yapacağına adım kadar emindim.

"Ha ha ve ha," diye sahte bir kahkaha attı ve başını geriye doğru çevirip bana baktı. "Adım kadar eminim şu an Ege gözlerinin içi parlaya parlaya Beste'ye bakıyordur."

Okyanus Etkisi | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin