♪ Yüksek Sadakat -
Fener ♪"Afiyet olsun," dedi garson, kahve bardağını önüme bırakırken. "Başka bir isteğiniz var mı?"
"Yok, hayır teşekkür ederim. Kolay gelsin." Garson kızın yanımdan ayrılmasıyla, derin bir nefes aldım ve telefon ekranından saate baktım.
20.36.
Yarım saati aşkın bir süredir Uzay'ın gelmesini bekliyordum fakat kendisi hâlâ ortalarda görünmüyordu. Kafeye ilk geldiğim de onu göremeyince merak edip aramıştım. Aramamı cevaplamamıştı ama aynı dakika içinde, geleceğini ama küçük bir işi çıktığını ve bunun için üzgün olduğunu , dile getiren bir mesaj göndermişti.
Neden geç kaldığını, iyi olup olmadığını merak etmiştim ama Uzay bütün bunlardan kaçmak istercesine anında çevrimdışı olmuştu. Durum böyle olunca sorularımı gelişine bırakmak zorunda kalmıştım.
Üstelik eğer ciddi bir sorun olduysa, bütün bunların arasında benimle görüşmek zorunda bıraktığım için kendimi kötü de hissediyordum.
Umarım öyle bir durum değildir.
"Açelya." Sırtım da hissettiğim el ile irkildim ve duruşumu düzeltim. "Özür dilerim geciktim."
Oturduğum yerden kalktım ve Uzay'a elimi uzattım. "Sorun değil, hoş geldin." Uzay elimi sıktı ve soluklanmak için karşımda ki sandalyeye oturdu.
Daha fazla ayakta beklememek için bende yerime oturdum. Uzay çantasını yanında ki sandalyeye bırakmasının ardından ceketini de çantasının üzerine bıraktı. Bense sessizce onun yerleşip soluklanmasını izliyordum.
Açık kahverengi saçları geç kalmış olmasından dolayı olacak ki dağınık görünüyordu. Ya özenle uğraşamamıştı ya da buraya gelirken bozulmuştu ama sebebi her ne ise önemi değildi çünkü bu hali, belki de özenle yapılmış hallerin aksine çok daha güzel görünüyordu. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Gömleği biraz kırışmış duruyordu. Sanki yanıma gelmeden önce ağır bir iş ile uğraşmış gibiydi. Fakat her ne olmuşsa, göze batacak bir kusur görünmüyordu. Baştan aşağıya iyi görünse bile gözlerinde son zamanlar da çok sık gördüğüm morluklar vardı. Uyku açısından problem yaşadığı bariz ortadaydı. Gerçi hangimiz yaşamıyorduk ki, sınavlar mahvediyordu bizi.
"Tekrardan özür dilerim." dedi Uzay mahcup bir tavırla. Masaya yerleşmişti, hatta çantasından matematik kitaplarını bile çıkarmıştı.
"Hiç sorun değil, bende yeni geldim sayılır." Uzay benim buraya yarım saat önce geldiğimi biliyordu. Bunun üzerine konuşup bana takılacağını hissettiğim anda konuyu kendi üzerimden çekmek adına konuşmaya devam ettim. "Kusura bakma seni beklemeden sipariş verdim ama garsonlar sanki suikast girişiminde bulunan şahısmışım gibi bakmaya başlayınca mecbur kaldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Etkisi | Texting
Teen Fiction059***: Hiçbir duygu bu kadar güzel olamazdı. 059***: Seni seviyorum ve bu dünyada daha güzel hiçbir şey yok. 059***: Seni seviyorum ve bu dünyada senden daha güzel hiç kimse yok. -