Part 1:Sahte Hayat

955 20 8
                                    

Hepinize merhabalar yeni bir bölümle geldim!
Umarım seversiniz hepinize iyi okumalar...

🌼

Kasvetli bir gündü önünde durduğu pencereden siyaha dönük bulutlardan ayrılıp pencersine çarpan yağmur damlalarını izliyordu martin her ne kadar istemesede çoktan geçmişteki kara güne gitmişti zihni o günde aynı bu günkü gibiydi yerlerde olan ölüler ağlayan bebekler ve hala kana doymamış bizanslılara bakmıştı bu zulüm o gün içini yakmıştı ve en büyük kararlarından birini vermeye itmişti onu.
Kaçmaya... Ailesinide arkasında bırakıp onlar için kaçmaya.

Kapının önünden bir askerin müsade istemesiyle daldığı yerden çıktı kendini topladıktan sonra seslenip içeriye girmesini söyledi.

"Efedim tekfur Leo sizi bekliyor"

"Tamam sen çekilebilirsin"

Seri adımlarla tekfurun odasının yolunu tuttu büyük kapının önünde bekleyen askerler onu görünce hemen kapıyı açtılar.
Martini gören Leo yüzünde büyük bir gülümsemeyle kollarını açarak oturduğu tahtta onu karşıladı.

"Martin demek buradasın ha erken dönmüşsün konstantiniyyede kalıcaktın"

"Verdiğiniz görevi layığıyla yerine getirdim... kısa sürdü"

Kendini överek söyledikleri leonun gururunu okşamıştı bu kibir kendi gençliğini hatırlatıyordu adama.

"Ah martin cevherinin farkındasındır umarım"

"Beni siz büyüttünüz efendim sizden öğrendiklerim neyse onu uyguluyorum"

"Sen kendini çok iyi geliştirdin martin seninle birlikte Türkleri tarumar edicez bize çok büyük bir güç katıcaksın"

"Verdiğiniz her göreve hazırım yeterki isteyin"

"Bu sefer senden birini öldürmeni veya baskın yapmanı istemiyorum bu sefer işin birini yakalayıp onu hayatta tutmak"

Zihniyle girdiği savaşa hiç yardımcı olmuyordu bu adam ne yapmasını istiyordu bu sefer nasıl bir görevle türklerle karşı karşıya getirecekti kendini.

"Germiyanoğlu yakup bey haddini fazlasıyla aşmış durumda kendini kaf dağının tepesinde sanır ona haddini bildirmek gerekir"

"Osman beyle birlik olmayarak kendini üstün görüşünü belli etmişti efendim"

"Haklısın tam olarak öyle ama senin sayende onu bir acize çeviricez"

"Ne yapmamı emredersiniz?"

"Kızı Gonca onu kaçıracaksın ama çok dikkatli ol kılına dahi zarar gelmeyecek o bize diri lazımdır"

"Ne zaman olmasını istediğinizi söyleyin yeter"

"Bugün gidip uzaktan gözlemle ve planını yap yarın ise ilk bulduğun fırsatta bitir işi"

"Onun karşılığında ne isteyeceğiz peki"

"Fethettiği kale ve topraklarının büyük kısmı tabi birde bize vergi ödeyeceklerine dair bir anlaşma"

Karşısındaki adamın yüzündeki zafer gülümsemesine karşı martinde adamı tatmin edicek şekilde karşılık verdi.

"Türklerin ciğerini sökeceğiz demek bu darbe onları çok sarsacak"

"Öyle,öyle olucak şimdi gidip hazırlıklarını yapabilirsin"

Martin tekfurun karşısında bir baş selamı verip çıkışa doğru yürüyorduki adamın tekrar konuşmasıyla durdu sırtı hala ona dönüktü.

"Bir hatırlatma daha Gonca denen kız pek yaman kılıç kullanır diye duydum ona göre davranmalısın"

Yüzünde oluşan kibirli gülümsemeyle arkasını döndü o hatun her kimse karşısında diğerlerinden bir farkı olmayacaktı.

"Merak etmeyin efendim karşımda hiç şansı olmayacak"

Odadan çıkıp kalenin bahçesine doğru ilerlerdi koridorda karşılaştığı grace ile gülümseyerek ona döndü tekfur leonun kızıydı kendisini büyütmeye başladığı günden beri birlikte büyümüşlerdi.

"Martin döndüğünü duydum doğruymuş demek"

Kendisine sarılan prensese oda karşılık verdi kahverengi saçları ve mavi gözleriyle herkesi hayran bırakacak bir güzelliğe sahipti kadın.

"Bana görev dayandıramıyorlarda sende bi iş yok gibi"

Grace gülümsemeyle cevap verdi kendisinin ne kadar iyi savaştığını martin bilsede onunla uğraşmaktan geri durmuyordu.

"Hiç vazgeçmeyeceksin değilmi benimle uğraşmaktan?"

"Asla!"

"Hemen gidicekmisin?"

"Merak etme bir süre buralardayım akşam yemekte de olucam"

"Eski günlere dönelimmi biraz"

"Napıcaz yine heryeri karıştırıp suçu banamı atıcaksın?"

"Benimle dalga geçme seninde pek masum bir çocukluğun olmadı"

"Avluda karşı karşıya gelicez kılıcı ilk düşen kaybeder"

"Prensesler önden"

Kendisine yol veren martine gülümseyip yağmurun hızlanmasına aldırmadan avluya doğru yürümeye başladı.

Algon/Gümüşservi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin