Hızlı adımlarla okul bahçesinden çıktım ve anayola çıkıp gördüğüm ilk taksiyi durdurdum.
~~~
Karşımda duran koskoca binaya baktım ve derin bir nefes alıp içeri adım attım.
Asansöre adımlayıp annemin ofisinin bulunduğu kata tıkladım ve kapı kapanırken yutkundum.
Annem dört ay önceki bir konuşmamızda ofisinin burası olduğunu söylemişti, hala burda olup olmadığını ise bilmiyorum.
Asansör durdu ve direkt karşıma çıkan iki kapının birinde annemin şirketinin ismi yazıyordu.
Yavaşça zile bastım ve bekledim.
Gözlerim doluyordu, sebebini bilmiyordum.
Babamın attığı tokatlar sanki canımı şimdi yakmaya başlıyor gibiydi.
Gözümden bir damla yaş akarken kulağında telefon ve elinde birkaç kağıtla kapıyı açan annemle göz göze geldik.
Annem telefondaki kişiye onu sonra arayacağını belirttikten sonra telefonu kapatıp yüzündeki şok ifadesiyle bana baktı.
"Yeonjun?"
Gözümde biriken yaşlar akmaya devam ederken yutkundum.
"Anne."
Kapının yan tarafında bulunan vestiyerin üzerine elindeki kağıtları bırakıp bir peçete aldı ve bana uzattı.
Peçeteyi aldım ama gözyaşlarımı silmeden gülümsemeye çalıştım.
"Anne bana sarılır mısın?"
Transtan çıkmışçasına gözlerini kırpıştırdığında yavaş ve temkinli bir şekilde kollarını boynumun üzerinden sarıp ellerini saçlarımın arasına yerleştirdi.
Nasıl sarılacağını bilmeyen bir insan gibi garip, anne şefkatini hissettirecek kadar sıcak bir sarılmaydı.
Kollarımı neredeyse benimle aynı boyda olan bedene sardığımda gözyaşlarım hıçkırıklı ağlamalara dönüştü.
Annem kollarını yavaşça çözdü ve eliyle içeriyi gösterdi.
"İçeri gel, tekim."
Bana verdiği peçeteyle gözyaşlarımı silip içeri geçtim ve ilk gördüğüm koltuğa oturdum.
Annem en son gördüğüme göre çok daha sağlıklı görünüyordu.
Açık kahverengi saçlarını simsiyah bir renge boyamıştı ve kilo almıştı.
Koltukta yanıma oturdu ve uzamış saçlarımı geriye doğru atıp hissetmiş gibi babamın tokat attığı yanağımı okşadı.
"Soğuktan kıpkırmızı olmuş yanağın."
Söylediği cümle gülmeme sebep oldu.
"Neden seni göremedim?"
"Ne zaman?"
"Son on yıl boyunca."
Yüzüne acı bir gülümseme yerleşti.
"Velayet ondaydı, hiçbir zaman izin vermedi."
"Anne bundan sonra seninle kalabilir miyim?"
Annem yutkundu ve gülümsedi.
Gülümsemesi içtendi ama içinde bir kargaşa da vardı.
"Yeonjun..."
Ellerimi elleri arasına aldığında kabul etmeyebileceği gerçeği de yüzüme kapı gibi çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liquor [] YeonBin, BxB, TxT
FanfictionKafamın güzel olmasıyla birlikte karşımda bana bağıran babamın kelimelerini algılayamıyordum. "Kime diyorum Yeonjun?!" "Hay Yeonjun'unu siksinler..." Fısıldarcasına dediğim şeyi duymuş olacak ki daha çok sinirlendi. "Odana git!"