"Ben gidiyorum, içinizden tek biri Yeonjun'a burada olduğumu söylerse onu bitiririm. O benim için yok artık."
~~~
Soobin'in ayak seslerini duyduğumda yavaşça gözlerimi ovuşturdum ve diğerleri hızla oturdukları yerden doğrulup yanıma geldiler.
Uzandığım yerde yavaşça doğrulduğumda Hueningkai bana sıkıca sarıldı.
Gülümsedim ve ben de ona sıkıca sarıldım.
~~~
Sınıftan çantamı aldım ve sardak adımlarla okulun ana binasından çıkıp saati kontrol ettim.
On beş dakikaya Suyeong okuldan çıkacaktı ve onu alacağıma söz vermiştim.
Haritalardan okulun konumuna baktım ve on dakikalık bir yürüme mesafesi olduğunu görüp kulaklıklarımı taktım.
Okula varıp bahçe kapısından içeri girdim ve kapıya yakın bir ağaca yaslanıp beklemeye başladım.
Çocuklar yavaş yavaş çıkmaya başladığında gözlerim kalabalığın arasında Suyeong'u aradı.
Bina kapısının önünde dikilen Soobin'i gördüğümde gözlerim faltaşı gibi açıldı ve hızlı adımlarla ona doğru yürüdüm.
Omzuna tıklattığımda arkasını döndü ve o da benim kadar şaşırmışa benziyordu.
"Yeonjun, anlıyorum özür dilemek istiyorsun ama beni kardeşimin okuluna kadar takip etmen sence de biraz psikopatça bir hareket değil mi?"
Kurduğu cümle üzerine kendimi gülmekten alıkoyamadım.
"Çok pardon Soobin ama cidden mal mısın?"
O sırada kollarını açarak bana koşan Suyeong'a gülümsedim ve yere çöküp ona kocaman sarıldım.
Sessizce kulağıma fısıldadığı cümleyle birlikte kıkırdadım.
"Sana bahsettiğim gıcık Haerae'nin abisiyle tanışmışsın. Bahse girerim o da kardeşi kadar sinir bozucudur."
"Tahmin bile edemezsin."
Beraber göz devirdiğimizde beraber kahkaha attık ve Suyeong'un arkadaşları olduğunu tahmin ettiğim bir grup küçük kız çevremize doluştuğunda çömeldiğim yerden kalkmadan birkaçının kafasını okşadım.
Bir süre birkaçının ablasının bekar olduğuyla, dizi oyuncularına benzediğimle alakalı birkaç şey dinledim ve daha sonra Suyeong'un çantasını alıp diğer elimle elini tuttum.
"Hepinizle tanışmak çok güzeldi prensesler ama bizim artık gitmemiz gerek."
"Yeonjun Oppa lütfen gitmeyin, sen Soobin Oppa'dan daha yakışıklısın!"
Duyduğum cümleyle kahkaha atarak Soobin'e döndüm ve Suyeong'un çantasını koluma takarak saçımı savurdum.
Soobin gözlerini devirdi ama bıyıkaltından güldüğünü farkettim.
O sırada bize doğru gelen Chaeyoung'la annemi gördüğümde kocaman gülümsedim ve Suyeong'la beraber onlara doğru ilerledik.
Suyeong, anneme sarılırken ben Chaeyoung'a döndüm.
"Zahmet etmeseydiniz keşke biz gelirdik Suyeong'la beraber."
"Yolumuzun üstünde olunca sizi de alalım dedik, hem market alışverişi yapacağız yardım edersiniz bize."
Gülümseyip kafamı salladım ve beraber bahçe kapısından çıkıp arabaya bindik.
Göz ucuyla bahçeden içeri bakıp Soobin'i görmeye çalıştım fakat ortalarda yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liquor [] YeonBin, BxB, TxT
FanfictionKafamın güzel olmasıyla birlikte karşımda bana bağıran babamın kelimelerini algılayamıyordum. "Kime diyorum Yeonjun?!" "Hay Yeonjun'unu siksinler..." Fısıldarcasına dediğim şeyi duymuş olacak ki daha çok sinirlendi. "Odana git!"