² | "Vadideki Zambak" |

20K 1.2K 898
                                    

Dedublüman | Bir İhtimal Halim

BANA AŞIK ÖL

"Vadideki Zambak"

"Neden?" diye sorguladığımda ayaklarıma dolanan gelinlikten tökezlememe ramak kalmıştı. "Neden beni aptal yerine koymayı tercih etti?"

Başka biriyle yatıp kalkmanın, hele de bunu düğün sabahına sığdırmanın nasıl bir açıklaması olabilirdi bilmiyordum.

Açıklama yapmasının bir işe yaramayacağının pekala farkındaydım fakat şu an hissettiğim bu yıkıcı histen şimdiden yorulmuştum.

"Çok az kaldı." dedi elimden tutan, beni nereye sürüklediğini bilmediğim gibi kim olduğundan da emin olmadığım adam. "Biraz daha sabret."

"Annemler beni odada bulamayınca çılgına dönecek." diye mırıldandım, tek yaptığım beni labirent benzeri koridorların arasında sürüklemesine izin vermekti.

"Şu an endişe etmen gereken kişi onlar değil."

"Sertan mı?" diye sordum, dudaklarımdan çıkan ismi bir küfür gibiydi. "Onu rezil edeceğim."

"Bunu yapacaksın." dedi kendinden emin bir sesle. "Ama şu an değil."

"Aslında şu an..." dediğimde elleri her ne kadar nazik olmaya çalışsa da bileğimi sıkıca tutuyordu. "Onları duyduğumu, gördüğümü, bildiğimi bilmeleri gerek."

Böylesine umursamaz bir şekilde arkama bile bakmadan kendi düğünümden kaçmak yerine haksızlığa uğramanın verdiği öfkeyi sonuna kadar hissetmek istiyordum.

"Nereye gidiyorsak gitmek istemiyorum." dedim kararsız bir sesle. Kafamın içi allak bullaktı. "Asıl şu an burada olmalıyım." diyerek bileğimi ondan kurtarmak in çekiştirdim. "Sana diyorum."

"Seni duymazdan gelmek zorundayım."

İçimde yeşeren bu yoğun öfkenin beni tüketmesini istedim.

Her ne kadar Sertan'a karşı bir şeyler hissetmesem de nişanlı kaldığımız dönem boyunca onu aldatacak, gururunu kıracak hiçbir şey yapmamıştım. En başta kendime olan saygım buna engel olmuştu.

"Beni onun yanına götür." diye sızlandım fakat beni yeniden duymazdan gelerek kır bahçesinin bir ucuna doğru sürüklemeye devam ediyordu. O kadar profesyoneldi ki daha önce nasıl tehlikelerden sıyrıldığını merak etmiştim.

"Sakinleştiğinde ne yapacağını düşünürsün." dedi ve beni yığınla arabanın olduğu bir köşeye doğru yürüttü. "Şu an geriye dönersen aynı zamanda deliye de dönmüş olursun."

"Ne güzel işte."

Ağlayamayacak, topuklu ayakkabının verdiği o korkunç uyuşukluğu bile hissedemeyecek kadar delirmek istiyordum.

Konuklar henüz gelmemişti. Kır bahçesinde birkaç komi vardı ve çoğunun dudakları şaşkınlık içinde aralanmış, bize bakıyordu.

Firarımıza.

"Geri dönmem gerek." dedim, "Şu an o odaya girip Sertan'ı basarsam eğer, ondan sonsuza dek kurtulmuş olurum."

BANA AŞIK ÖL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin