7

1.7K 112 64
                                    

Hepimiz hazır olduğumuzda arka odadan sahne gibi olan yere çıktık. Restoran baya büyüktü zaten. Sahnenin ışıkları kapalıydı. Müşterilerin oturduğu yerlerde de tavanda ki ışıkları kapatmışlar, duvarlarda ki beyaz çok göz yormayan ışıkları açmışlardı.

Biz onları görsekte onlar şuan bizi göremiyordu.

Pars burda ki gitarlardan birini aldı eline. Ardınçda diğer gitarı aldı.

Grubun gitaristleri onlardı. Arden ve ben bateristiydik. Ben hemde solistiydim grubun. Benim yapmadığım yerde arden bateristlik yapardı. Bateristliği ben yaptığım zaman da keman çalardı. Parla ise grubun hem piyanisyi hemde org çalanıydı.

Pars ile ben zamanında şan dersleri aldığımız için seslerimiz güzeldi. Grupça söylediğimiz şarkılarda ise o ses uyumunu her defasında yakalıyorduk.

Bazı grup şarkılarımızda bir yere kadar ben, benden sonra da baterinin başına arden geçiyordu. Şimdi de öyle olacaktı.

Hepimizin önünde mikrafon varken. Parsın yanında bir tane daha mikrafon vardı.

Ben şarkının başına girdikten bir süre sonra baterinin başından kalkacaktım. O sırada da arden sahneye girip baterinin başına geçecekti. İçerde böyle anlaşmıştık. Çoğu şarkıda da böyle olurdu.

Herkes yerlerine yerleştiğinde önce pars gitarıyla çalmaya başladı. Sahne ışıkları sadece parsın üzerine düştü.

Biz hala görünmüyorduk ama pars görünüyordu. Pars sözlere girdiğinde ellerim çubukları tutmuş bekliyordum. İstemesem de dinçsoy ailesinin ve başkalarının da olduğu masaya gözlerim kaydı. Beni gördüklerinde ki tepkiyi iple çekiyordum.

Dinçsoylarda bu restorandaydı. Ya iş yemeği idi. Yada aile dostlarıyla bir yemekti. Sanki başka yer yokmuş gibi burda karşılaşmamız da trajikomikti.

Ateşle yaklaşıyor
Ne güzel ellerin var
Yanıyor değdiğinde
Yaklaşık bin yıl kadar

Işıklar hâla parsın üzerindeydi. Cümlesini bitirdiği anda ben ve ardınç hem ritme hemde şarkıya girdik. Bizim girmemizle ikimizin üzerinde de ışıklar yandı.

Bu adamlar gerçekten kaliteli iş yapıyor. Ne yapacaklarını da iyi biliyorlar. Işıkların böyle teker teker ritme göre yanması ortamı havalı kılıyordu.

Biyoların yüzünde ki şaşkınlığı görmek beni yeterince tatmin etmişti. Hepsinin gözleri önce yüzümde sonra saçlarımda oyalandı. Anne dinçsoy ve baba Dinçsoy şaşırmış ve bizi dinlemeye devam etmişlerdi.

Abi tayfası kendi aralarında bakışık konuştular. Kesin benim hakkımda!

Artık sadece parsın değil benim ve ardınçın sesi de şarkıya dahil olmuştu.

Ben başı boş boş bi boşlukta
Meczup gibi sarhoş gezerdim
Koş koş kurtar kendini dedi
Bana kalsa düzene küfrederdim

Işıkların yanması ve şarkıya girmemizle insanların bakışları bize dönmüştü.

Ritimle beraber ellerimi bateriye vurmak gerçekten hem rahatlatıcı hemde havalı hissettiriyordu.

Bende birazcık (!) Narsistlik var alışın bu egolara.

Bizim ardımızdan parlada müziğe girmiş ve onun üzerinde de ışık yanmıştı. Şimdi herkes bizi görüyordu.

İyi gelmiyor bana hayatım leş
Düz çukurlarımı gördün tek tek
Düz dediğin yolların hep tümsek
Uçurumdan hallice

Lavacun | Karışan BebeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin